Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

'Levant' notları

Önceki günkü yazımızda 'Levantenler'i konu almış, İzmir'de yapılan bir sempozyumdan izlenimler aktarmıştık. Sempozyumun en önemli konuşmacılarından ünlü İngiliz Tarihçi Philip Mansel'in, dikkat çektiği birkaç başlığa da değinmiştik. Philip Mansel'in geçtiğimiz aylarda Londra'da yayınlanan ve eksenine İzmir'i oturttuğu, 'Levant' adlı, henüz Türkçe'ye çevrilmemiş, yeni bir kitabı da var. Yani Mansel, 'Levantenler' başlığıyla çok yakından ilgili bir isim. Mansel'in İzmir Ticaret Odası'nın düzenlediği 'Levantenler' sempozyumunda değindiği birkaç noktayı daha paylaşmak isterim.

***
Philip Mansel, 'İskenderiye-İzmir-Beyrut' üçgeninde, limana sahip bu önemli 'kordon şehirlerinde', Levantenlere bütünlüklü bir bakış açısıyla yaklaştı. Mansel'den, o dönemdeki konsolosların, bu şehirlerin korunması, 'barış' içinde gelişmeleri konusundaki önemini; gemilerin limanlara ticaretle birlikte; nasıl fikirleri, kültürleri ve yeni insanları getirdiğini de öğrendik. Özellikle Osmanlı- Fransa arasında 1500'lü yıllar sonrasında gelişen ittifak, 'Zambak (Fransa'nın eski simgelerinden) ile Hilal'in birlikteliğini' çok güçlendirmiş.
***
Bu arada Levant limanlarında konuşulan diller de gündeme geldi. Mansel'in araştırmalarından, 1840'lı yıllara kadar, bu limanların üçünde (İskenderiye-İzmir-Beyrut) ortak olarak kullanılan dilin 'çok basitleştirilmiş İtalyanca' olduğu yansıyor. Özellikle gemiciler, mal indirip yüklemede ve gündelik hayatın tüm zorunlu kavşaklarında, ortak bir algıyla, 'İtalyanca'yı çok basitleştirirerek' başarıyla kullanmışlar. Aynı 'dil' yine basitleştirilip, bu üç kentin kordonunda gündelik eğlence hayatında kullanılmış uzun bir süre. 1840 yılı sonrasında ise Fransızca öne çıkmış ikinci bir dil olarak aynı liman ve kordonlarda.
***
Tarihçi Philip Mansel'in "İzmir Levant'ın Paris'i olarak anılıyordu" sözleri dikkat çekiciydi. Çok doğru. Zaten dönemin çok ünlü Fransız yazarı, şair Victor Hugo'nun 1829 yılında yayınladığı Les Orientales (Doğulular) adlı kitabında, La Captive başlıklı şiiri kaleme alması da boşuna değil. Daha çok İzmir'de yaşayan Fransız kökenli Levantenlerin, aktif Paris ilişkileri, İzmir'in güzelliğini sürekli gündemde tutan söylemleri; Victor Hugo'yu hayatında hiç görmediği İzmir için, şiir yazmaya kışkırtmış. Sefiller'in yazarı Victor Hugo, "İzmir bir prensestir/ Çok güzel küçük şapkasıyla / Mutlu ilkbaharlar durmaksızın, / Onun çağrısına yanıt verir" dizeleriyle başlayan şiirini, kente hiç gelmeden yazmış.
***
Günümüzde, İzmir kadınları, genç kızları; güzellikleri, zarafetleri, başarılarıyla dönem dönem Türkiye'nin gündemine gelir; şarkılara, şiirlere konu olur. Aynı hava, Philip Mansel'in anlatımına göre, İzmir'in "Levant'ın Paris'i" olarak anıldığı günlerde de hakimmiş. Yani İzmirli kadınların güzelliği yeni değil, çok eskilere dayanıyor. Levant şehirlerinin (İskenderiye-İzmir-Beyrut) o dönemde özellikle modernliğin temsilcisi olduğunu vurgulamayı ihmal etmeyen Mansel'e göre, İzmir hep 'ilklerin şehri' olmuş. Gerçekten de böyledir:
***
Osmanlı'nın tiyatro hayatı ilk kez İzmir'de başlamıştır. Operetler ve basın organları İzmir'de filizlenmiştir. İzmir Anadolu'da ilk etkin demiryolu şebekesinin sahibi. İzmir, gazeteleri, tiyatroları, misyon okullarıyla bir dönem Akdeniz'in yıldızıdır. Hatta çok değerli tarihçi İlber Ortaylı'ya göre, 'Bulgar milletinin basına ilk adım attığı yer bile, ne Sofya, ne Petersburg, ne de Paris'tir. Ama İzmir'dir! Ortaylı, bir makalesinde Fotinof'un çıkardığı "Lyuboslovye" ile 'Bulgar milletinin İzmir'de bir gazeteye kavuştuğunu' yazar.
***
Peki bir dönem 'ilklerin şehri' olan, ticaretin kalbinin attığı kent konumundaki, çok dinli, çok kültürlü, hoşgörülü, renkli İzmir; acaba günümüzde hak ettiği yerde mi?
Tam 8500 yıllık tarihsel mirasa sırtını yaslayan İzmir, hala çok güzel, hala çok özel bir şehir ama yukardaki soruya hemen 'olumlu' yanıt vermek zor.
Nedenlerini konuşmak gerekli.
Ama şurası bir gerçek ki İzmir hakettiği yerde değil!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA