Demirel'in bir zamanlar dediği gibi; "Siyasette 24 saat çok uzun bir süre." CHP içinde tanık olduğumuz hızlı yönetim değişimi sürecinde yaşananlar, bu cümle ile özetlenebilir. Hızlı değişimin son halini ise belki de yine Demirel'in "Meşru zeminlerde çare tükenmez" şeklindeki ünlü sözleri, iyi yansıtır. CHP'yi, İzmir'den, Ege'den değerlendirelim.

Daha önce, inişli çıkışlı bu krizin gerçek çözümünün, kurultayda olacağını yazmıştık.
Bir tarafta, daha düne kadar CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav'ın güçlü etkisi altında bulunan kurultay delegelerinin, vicdanlarının sesine teslim olup, taraf değiştirdiklerini izlerken; diğer yanda CHP'nin yeni yönetiminin; 'tüzük' ve 'Parti Meclisi'ni değiştirmeye yönelik bir kurultayın hazırlık sürecine girdiğini gözlemliyoruz. Hatta CHP'den yansıyan bilgiler, 'genel başkanlık' seçimi içermeyecek bu kurultayın, (zorunlu kalınırsa Kılıçdaroğlu'nun buna da hazır olduğu vurgulanıyor.) Aralık ayında yapılacağını gösteriyor.
CHP'nin kurultay delegeleri, böyle bir süreçte nereye yönelecek, nasıl davranacaklar? CHP'nin en güçlü olduğu il sayılan İzmir'den, kulislere yansıyanlar ile bu sorunun yanıtına mercek tutalım. CHP'nin İzmir'de 48 kurultay delegesi bulunuyor. Bu delegelerin çok büyük çoğunluğu (32'si, belki de fazlası) daha düne kadar Önder Sav'ın, dolayısıyla en yakın siyaset yoldaşı, eski MYK üyesi (genel sekreter yardımcısı) İzmir Milletvekili Abdülrrezzak Erten'in etkisi altında, İzmir siyasetindeki 'ekip', 'ekipleşme' anlayışını sürdürüyordu. Şimdi ise durum tamamen farklılaştı. Eğer CHP'de yarın 'seçimli' bir kurultay olsa, İzmir'deki bu kurultay delegelerinin, ancak en çok 8 ya da 9'unun Önder Sav ve ekibinin yanında yer alabileceği öne sürülüyor; ki kurultay tarihine kadar, bu sayı daha da aşağıya inebilir. İzmir'deki bu gerçekçi tablodan Türkiye'ye bakarsanız, CHP'nin bütününde benzeri bir görüntüyü rahatlıkla görebilirsiniz.
CHP kurultay delegelerinden, ancak bugüne dek Önder Sav'ın yanında olup 'çok keskin bir duruş sergileyenler'; partinin yeni yönetimden tabana yansıyan somut zemininde, 'siyaset yapma' şanslarını 'daha az bulacakları' için yine Önder Sav'ın yanında kalmayı, bir alternatif olarak göreceklerdir. Bu delegelerin sayısı ise kurultay sürecine girildiğinde, parmakla gösterilecek kadar az olacaktır. Diğer kurultay delegelerinin ezici çoğunluğu, öncelikle kendi tercihleriyle, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında yer alacaklardır.
Bu ince çizginin bütününde, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile kamuoyunun etkisini de unutmamak gerekir. Sonuçta Aralık ayında gerçekleşme olasılığı çok yüksek olan bu kurultayda; genel seçimde milletvekili adaylarının belirlenmesinde önemli rol oynayacak parti meclisi, baştan aşağıya değişmiş olacaktır.
CHP'de Ankara'dan fısıldananlara göre, kurultayda tüzükle ilgili yeni adımlar atılırken; "parti meclisinin 'çarşaf liste' ile seçilmesi" gibi eklemelerin tüzüğe girmesi hedeflenecek.
Genel başkan adaylığı için de 'delegelerin yüzde 20'sinin imzasının alınması' gibi değişikliklerin yapılması ihtimali konuşuluyor.
Bu arada Önder Sav'ın 'genel başkan seçimli kurultay' olasılığı karşısında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkarabileceği bir 'genel başkan adayı' üretmeye çalıştığı, ilk görüşmeyi Haluk Koç ile yaptığı da, CHP kulislerinde fısıldanıyor.