Türkiye sağlıklı, içi dolu, geleceğe yönelik, yapıcı, geliştirici, iyi bir muhalefete gereksinim duyarken; CHP ne yazık ki kendi kendisine muhalefet etmeyi sürdürüyor.
Aslında bu siyaset açısından, her ne kadar ilk bakışta 'bir renklilik, çok seslilik' gibi görülse de; genel sıkıntı partinin gerçek bir değişimden, fikirsel ayrımdan çok; tamamen bireylerin konumlanmalarına, duruşlarına, geleceğe bakışlarına göre şekillendirilmeye çalışılması değil mi? Örneğin partinin aylardır 'yeni bir tüzüğü' var. Uygulanması gerekmez mi? Eğer uygulanmayacaksa da, aynı partinin iradesiyle yeni bir kurultayda neden ortadan kaldırılmıyor! Hukuki bir zorunluluk olarak, 'Tüzük uygulanmalı' diye uyaran Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, dün CHP'nin tüzük sıkıntısıyla ilgili "Uygulama için kurultaya gerek yok" dese de, bu kurultayın gerçekleştirilmesi en azından CHP'nin referandum sonrası kendisini siyasi olarak temize çekmesi, kendisine yeni bir büyüteçle bakması açısından, gerçek anlamda fırsat olabilir.
Önceki akşam, CHP eski Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Yiğit Bulut yönetimindeki Basın Kulübü'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Deniz Baykal'ın sahici, samimi tespitleri var, diyor ki; "Türkiye'nin bu ortamında CHP'nin bir lider değişimini gerçekleştirmişken, böyle bir tartışmanın içine sürükleniyor olması çok acı verici bir olay. Hepimiz partinin bir başlangıç yapmasını istedi. Umut ediyorduk ki partimiz daha da genişleyecek. Var olan birikimimiz üstüne, yeni genel başkan kendi sempatisini ekleyecek, oylarını artıracakBu umudun içindeydik."
Hakikatten, bu umut kırılmıyor mu? Kırılmadı mı? Zedelenmedi mi?
Baykal'ın saptamasıyla; 'kabul edilen parti tüzüğünün tamamen hukuksuz bir oldu-bitti ile askıya alınması', hatanın başlangıcı değil mi? Bu anlamda, 'uygulanmayan tüzük tartışması' 'sen-ben tartışmaları', yine Baykal'ın saptamasıyla 'kaygı verici' değil mi? Basın Kulübünde, "Böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmak çok acı vericidir" diyen Deniz Baykal haksız mı?
Kanımca yeni bir kurultayın toplanması, 'tüzük tartışmalarının sona ermesi' en doğrusu.
Çünkü aslında yeni tüzük de; CHP'nin daha dinamik, parti içi demokrasi çıtasının yükseldiği, kendi aralarında yarışan bir merkez yönetimine kavuşmak ihtiyacından doğmuştu.
Aynı model, artık dünyanın bütün siyasi partilerinde uygulanıyor. Aynı modeli, AK Parti de uyguluyor, Avrupa'daki sosyal demokrat partiler de. O zaman CHP, günün ihtiyaçlarından doğan kendi yeni tüzüğünü, neden uygulamasın ki? Neden bundan kaçınılıyor? Kaçınılsın? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yansıyan da, özünde bu 'tüzüğün uygulanması' isteği. Bu isteğin önüne geçilme çabasını ise kesinlikle anlamak mümkün değil. Bu tablo CHP'ye yakışmıyor. Deniz Baykal'ın uyarılarını ciddiye almak gerekli.