İlk ABD Başkanı Washington, iki dönem görev yaptıktan sonra üçüncü kez seçime girmedi ve teamül olarak Washington'un halefleri birkaç istisna dışında 1930'lara kadar üçüncü kez başkanlığa aday olmadı
Dört defa başkanlığa seçilen Roosevelt dışındakiler en fazla iki dönem görev yaptılar. Sağlığı yerinde olursa Trump, 2029'da anayasayı değiştirmeye teşebbüs edip 3. kez seçilmek için şansını deneyecektir
ABD, bağımsız olduktan sonra Aralık 1788- Ocak 1789'da ilk başkanlık seçimini yaptı. George Washington, milli kahraman ve partiler üstü lider sıfatıyla tek aday olarak girip seçimi kazandı. Asıl rekabet başkan yardımcısının belirlenmesinde "Federalistler" ile "Anti- Federalistler" arasında oldu ve Federalistler'in adayı John Adams başkan yardımcısı seçildi. 1792'de George Washington yeniden başkan seçildi, John Adams da başkan yardımcısı oldu.
Roosevelt
İKİ ADAYLI İLK SEÇİM
1796'da ise herhangi bir yasal kısıtlama olmamasına rağmen Washington üçüncü kez başkanlığa aday olmadı. Bu seçimler, Amerikan tarihinin gerçek anlamdaki ilk seçimleriydi. İki partiden ondan fazla aday başkanlık yarışına girdi. Oylamada en çok oyu alan aday başkan olurken, ikinci olan kişi ise başkan yardımcılığına seçiliyordu. Bu yüzden her iki parti de rakiplerinden birinin ikinci olup başkan yardımcısı seçilmesini engellemek maksadıyla başkanlık için birden fazla aday çıkardı. Plana göre seçmenlerden biri partinin ana adayına (Adams ya da Jefferson) oy verirken diğeri de ana aday dışındaki birine oy verecekti.
Ilımlı, muhafazakâr, gelenekçi Federalist Parti'nin adayı John Adams olurken Demokrat- Cumhuriyetçi Parti ise Thomas Jefferson'ı aday gösterdi. Demokrat-Cumhuriyetçi Parti, kırsala daha çok önem veren, daha adem-i merkeziyetçi, daha liberal ve seküler bir partiydi. Jefferson ve arkadaşları dış siyasette Fransa'ya çok daha yakın, İngiltere'ye karşı ise daha karşıttılar. John Adams, Thomas Jefferson'ı yüzde 53'e yüzde 47 ile genel oyda, 71'e 68 delegeyle de seçici delegelerde mağlup etti. John Adams başkan, Thomas Jefferson ise yardımcısı oldu. Ancak sıkıntılar meydana geldi. 1797'de başkan yardımcısının aynı partiden olabilmesi adına düzenleme yapıldı ve yeni sistem 1800 yılındaki seçimlerde uygulandı.
Dört yıl sonra 1800'de ise bu kez Jefferson, John Adams'a yüzde 60'a yüzde 40 üstünlük sağladı. Jefferson, 1804'te de tıpkı kendisi gibi eski bir Paris elçisi olan Charles Cotesworth Pinckney'i başkanlık seçimlerinde mağlup etti.
1808'de James Madison, Federalistler'in adayı Charles Cotesworth Pinckney'i yenerek dördüncü ABD başkanı oldu. Madison, Jefferson siyasetinin devamcısıydı. Madison, 1812'de ise DeWitt Clinton'ı mağlup etti. 1816 ve 1820 seçimlerini yine Demokrat-Cumhuriyetçiler, James Monroe ile kazandı. Monroe'nun en bilinen icraatı, Avrupa sömürgeciliğini Amerika'dan uzak tutmak adına Avrupa işlerine müdahil olmamaktı. Monroe Doktrini'nin fikir babası John Quincy Adams ise 1824 seçimlerinde başkan oldu. Adams'ın seçilmesi Amerikan tarihi açısından üç açıdan bir ilkti
Quincy Adams, kurucu babalardan olmayan, yani ABD bağımsızlık savaşı ve kuruluş sürecinde aktif rol almayan ilk başkandı. Ayrıca eski bir başkanın (John Adams) oğlu olan ilk ABD başkanıydı. Üçüncü ve en önemlisi de seçimde seçici delege çıkarmayı başaran dört farklı adaydan biriydi, ancak gerek oy oranı gerekse seçici delege bakımından oyları Andrew Jackson'ın gerisindeydi. Ama hiçbir aday anayasada istenilen yüzde 50'den bir fazla seçici delegeye sahip olmadığı için, başkanı seçme görevi Temsilciler Meclisi'ne devrolundu ve meclisteki oylama neticesinde Quincy Adams, ABD başkanı oldu.
Trump, ABD'nin 47. başkanı oldu.
KIRILMA NOKTASI
1828 yılı ABD tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Bu tarihte Demokrat-Cumhuriyetçi Parti bölündü. Andrew Jackson tarafından Demokrat Parti kuruldu. Jackson'ın Demokrat Partisi, popülist, güney eyaletlerinde çiftçi nüfusa dayalı, adem-i merkeziyetçi ve köleliği savunan bir partiydi. Jackson'ın karşısına İngiltere'deki Whig Partisi'ne benzer çizgide liberal, federalist, kuzeyli, anti-masonik, endüstriyelleşmeci ve ulusal muhafazakâr bir parti olan Ulusal-Cumhuriyetçi Parti'nin (daha sonra Whig adını aldı) lideri olarak John Quincy Adams geçti. Ancak Adams, Jackson'a yenildi.
Jackson 1832'de ise Ulusal-Cumhuriyetçi Parti'den Henry Clay'i mağlup etti. Demokratlar, 1836'da Jackson'ın yardımcısı olan Martin Van Buren'le seçimi kazandı. 1836'da Buren'e yenilen Whig Partisi'nden William Henry Harrison, 1840'ta rakibini mağlup etti.
1844'te Demokrat Partili James Polk, Whig'den Henry Clay'i kıl payı ile mağlup etti. 1848'de Whig'den Zachary Taylor, Demokrat Lewiss Cass'ı yendi. 1852'de Demokrat Franklin Pierce, Whigli Winfield Scott'ı mağlup ederken, gündemin asıl konusu 1850'deki Compromise (Taviz) Yasası'ydı. Kuzeyli eyaletler köleliği yasaklarken, Güney'de bu hak devam edecekti. Ayrıca California bir eyalet oldu ve Meksika ile savaş sonrası Teksas'ın sınırları belirlendi. Kölelik meselesindeki gerilim, siyasi rekabetin ötesinde, coğrafi bir çatışmaya dönünce, çoğunluğu Whig Partisi'nin bazı mensupları tarafından 1854'te kölelik karşıtı Cumhuriyetçi Parti kuruldu.
George Washington
İKİ PARTİLİ SİSTEM
Whig Partisi'nin ikiye bölünmesi, 1856 seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı James Buchanan'ın işine geldi. Buchanan yüzde 45 ve 174 seçici delegeyle seçimi kazanırken, Cumhuriyetçi John Fremont yüzde 33, Whig'den Millard Fillmore ise yüzde 21.5 oy alarak birbirlerinin oylarını bölmüşlerdi. 1860 seçimleri ise muhtemelen ABD tarihinin en gerilimli seçimleriydi. Kutuplaşmanın etkisiyle, o zamana kadarki en çok seçmen katılımlı (yüzde 81.8) olan bu seçimi Cumhuriyetçi Abraham Lincoln kazanırken Demokrat Parti kendi içinde Kuzeyli ve Güneyli demokratlar olarak bölünmüştü. Lincoln'ün köleliğe karşı net tavrını benimsemekten kaçınan Anayasal Birlik Partisi ise John Bell önderliğinde seçime girmişti.
1864 seçimleri, Amerikan iç savaşının devam etmesi sebebiyle sadece Kuzey eyaletlerinde gerçekleşti ve Abraham Lincoln, Demokrat rakibi ve Ordu Komutanı George McClellan'i mağlup etti. Lincoln, mart ayında 2. dönem için yemin ettikten sadece 1 ay sonra suikastla öldürülünce anayasa gereğince Andrew Johnson başkan oldu.
1868 seçimlerini iç savaşın önemli komutanlarından Cumhuriyetçi Parti'den Ulysses Grant, Demokrat Partili Horatio Seymour'a karşı kazandı. Grant 1872'de ise Liberal Cumhuriyetçi Parti'den Horace Greely'i mağlup etti. Başkanlık süresi bitmek üzereyken, çevresi Grant'ı üçüncü kez başkanlığa aday olmaya ikna ediyordu ki meclis iki dönem geleneğinin, diktatörlüğü önlemek için olduğunu ilan eden bir kararı kabul etti.
1876 seçimleri bir ilke sahne oldu. Cumhuriyetçi Rutherford Hayes yüzde 47.9 ile 185 seçici delege çıkardı. Rakibi Demokrat Samuel Tilden ise yüzde 50.9 oy almasına rağmen 184 seçici delegede kaldı. Sadece 1 delege farkla üstelik halk oyunun çoğunluğunu rakibi kazanmasına rağmen Rutherford Hayes ABD başkanı seçildi. Oyların çoğunluğunu alamayan bir liderin, seçici delegelerde çoğunluğu sağladığı (meclise gitmeksizin) ve başkan olduğu ilk seçimdi.
ARA VERİP SEÇİLEN İLK BAŞKAN
1880 seçimlerini Cumhuriyetçi James Garfield, yine eski bir general olan Winfield Scott Hancock'a karşı kazandı, ancak seçildikten 1.5 yıl sonra suikastla öldürülünce görev dönemini yardımcısı Chester Arthur tamamladı. 1884 seçimlerini ise İç Savaş'tan beri ilk kez bir Demokrat Parti adayı olan Grover Cleveland, Cumhuriyetçi James Blaine'e karşı kazandı. 1888'de ise Grover Cleveland bir kez daha aday olup en fazla halk oyunu aldı, ancak seçici delegelerde 233'e 168 ile üstünlük sağlayan Cumhuriyetçi Benjamin Harrison, ABD başkanı seçildi.
1892'de ise her iki isim tekrar aday oldu. Bu kez başkanlığı Demokrat Partili Grover Cleveland kazandı. Cleveland bir dönem görev yapıp ara verdikten sonra tekrar başkan olan ilk kişi olmuştu. Bu yüzden kendisi ABD'nin hem 22. hem de 24. başkanı olarak kabul edilir. Donald Trump ise bunu başaran ikinci başkan olarak hem 45. hem 47. başkan oldu. Cleveland üçüncü kez başkan adaylığına niyetlenip partisinin önseçimine girdiyse de sonradan vazgeçti.
Demokrat Partili rakibi William Jennings Bryan'ı 1896'da yenerek başkan seçilen Cumhuriyetçi William McKinley, 1900'deki seçimi de yine aynı rakibe karşı kazandı, ancak iki döneminin henüz 6. ayındayken bir suikast sonucu öldürüldü. Yardımcısı Theodore Roosevelt başkanlık koltuğuna oturdu.
SEÇİMİ ÜÇ KEZ KAYBETTİ
Roosevelt 1904 seçimlerinde çok ciddi bir oy farkıyla Demokrat rakibi Alton Parker'i mağlup etti. 1908'de Cumhuriyetçi William Howard Taft, üçüncü kez Demokrat Parti'nin adayı olan William Jennings Bryan'ı bir kez daha mağlup ederek ABD başkanı oldu. William Jennings Bryan, büyük bir partiden üç kez seçime girip kaybeden tek başkan adayı olarak tarihe geçti.
1912 seçimleri ABD tarihi açısından ilginç bir seçimdi. 1908'de seçime girmeyen Roosevelt 1912'de 3. kez başkan olmak için, başka bir partiyle seçime girdi. Mevcut başkan William Howard Taft Cumhuriyetçi Parti'den, eski başkan olan Theodore Roosevelt İlerici Parti'den aday oldu. İki adayın birbirini bölmesinden yararlanan Demokrat Parti'den Woodrow Wilson başkan seçildi. Woodrow Wilson'ın önemli icraatından biri, anayasaya eklenen 19. değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması oldu ve 1920 seçimlerinde kadınlar da oy kullandı.
Wilson, 1920 seçimlerinde aday olmak istediyse de partisi kabul etmedi. Wilson'ın dünya savaşı konusunda sözünü tutamaması Demokratlar'a seçimde pahalıya patladı ve Cumhuriyetçi aday Warren G. Harding, 1920'de Demokrat Partili rakibi James Cox'u büyük bir farkla mağlup etti. Harding 1923'te kalp krizinden ölünce yardımcısı Calvin Coolidge başkanlık koltuğuna oturdu. Calvin Coolidge, 1924'teki seçimlerde Demokrat John Davis ile İlerici Robert M. La Follette'e karşı galip geldi. 1928 seçimlerinde Cumhuriyetçiler bir kez daha kazandılar ve Herbert Hoover, Demokrat Al Smith'i mağlup ederek ABD başkanı oldu.
Roosevelt'in "3. kez seçilmesine hayır" afişi.
DÖRT KEZ SEÇİLİNCE ANAYASA DEĞİŞTİRİLDİ
1929'da çıkan ekonomik kriz ve yaşanan büyük buhran yüzünden Cumhuriyetçi Parti büyük bir oy kaybına uğradı. O dönem 48 eyaleti olan ABD'de 1932 seçimlerinde, 42 eyaleti Demokrat Partili Franklin D. Roosevelt kazanırken Herbert Hoover ancak 6 eyaleti kazanabildi ve rakibinin 17 puan gerisinde kaldı. Bu olay Kuzey eyaletlerinde geleneksel Cumhuriyetçi Parti üstünlüğünün sonuydu. Bu seçimle beraber anayasal değişiklikle başkanların yemin töreni mart ayından ocak ayına çekildi ve 4 ay süren geçiş süreci 2 aya indirildi. Roosevelt'in "New Deal Coalition" adını verdiği yeni bir koalisyon, toplumun işçi, göçmen, siyahi, Hispanik azınlık gruplarını kapsar hâle geldi ve geleneksel olarak Beyaz, Anglosakson ve Protestan (WASP) Amerikalıların oy verdiği, İç Savaş'tan beri Güneylilerin desteklediği Demokrat Parti kabuk değiştirdi.
Başkanlık seçim afişi.
Roosevelt 1936'da Cumhuriyetçi rakibi Alf Landon'u daha da büyük bir farkla yendi. 48 eyaletin 46'sını kazanırken, rakibine 24 puan fark attı. 1940'ta Roosevelt tarihte ilk kez 3. dönem ABD başkanı seçilmeyi başardı. Cumhuriyetçi Wendell Willkie'yi yenen Roosevelt'in kişisel ihtirası ve başarıları yanında ABD'nin dünya savaşının eşiğinde bulunması, seçmenin Roosevelt'e yönelmesinde etkili olmuştu.
İkinci Dünya Savaşı devam ettiği sırada 1944 seçimleri yapıldı ve Roosevelt, Thomas Dewey'i mağlup ederek 4. kez ABD başkanlığına seçildi. Ancak Roosevelt çok kısa bir süre sonra ölünce yardımcısı Harry Truman başkanlık koltuğuna oturdu. İki dönem teamülü Roosevelt ile bozulduğu için, bu durumu önlemek amacıyla 1947'de anayasaya her başkan için en fazla iki dönem şartı bir kural olarak eklendi.
1948 seçimlerinde Harry Truman, yine aday olan Cumhuriyetçi Thomas Dewey'i mağlup ederek başkan seçildi. Anayasa değişmeden önce iki dönem başkanlık yapan Truman 1952'de 3. dönem için Demokrat Parti'nin önseçimine katıldı, ancak başarısız olunca adaylıktan çekildi. Daha sonraki başkanlar yasal durum yüzünden üçüncü kez başkanlığa aday olamadılar. Bakalım Trump anayasayı değiştirmeye teşebbüs edip 3. dönemi zorlayacak mı?