19. yüzyılda Londra kulüp kaptan ve temsilcilerinin bir barda toplanarak Football Association'ı kurmalarından sonra futbolun ilk kuralları olan Cambridge Kuralları tespit edildi. Futbol 19. yüzyılın son çeyreğinde de Türkiye'ye geldi.
Futbol kulüpleri, İkinci Abdülhamid döneminde kurulmuş olmasına rağmen aralarında ciddi manada rekabet II. Meşrutiyet döneminde başladı. İstanbul Ligi'ne 1906'dan beri katılan Galatasaray, ilk şampiyonluğunu 1908-1909 sezonunda elde etti. 1909-1910 sezonundan itibaren Fenerbahçe de İstanbul Ligi'nde yer almaya başladı.
1913-1914 şampiyonu Fenerbahçe.
GALATASARAY AVRUPA'DA
Fenerbahçe–Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Galatasaray Lisesi öğrencilerinin takımı ile yeni kurulmuş bir semt takımı arasındaki maçla başladı. Bu özel maçı Galatasaray 2-0 kazandı. Fenerbahçe ise bu ligde ilk 1911-1912 sezonunda şampiyon oldu. Galatasaray bu sezon Avrupa seyahatine çıkmıştı.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasında daha sonra oynanan 6 maçı da Galatasaray gol yemeden kazandı. Bu maçların tarih ve skorları şöyledir: 9 Ocak 1911: 3-0; 12 Şubat 1911: 7-0; 16 Nisan 1912: 1-0; 4 Mayıs 1913: 6-0; 25 Mayıs 1913: 1-0; 26 Ekim 1913: 3-0.
Fenerbahçe, Galatasaray'ı yenmeyi bırakın gol bile atamıyordu. 1913-1914 sezonu, çekişmeli Galatasaray-Fenerbahçe maçlarından birine daha sahne oldu. Maç 4 Ocak 1914 Pazar günü oynandı ve Fenerbahçe'nin 4-2 galibiyetiyle sonuçlandı. Bu netice aynı zamanda Fenerbahçe'nin 1913-1914 sezonunu şampiyon olarak bitirdiği anlamına geliyordu. Çünkü Fenerbahçe, sonraki maçlarını kaybetse bile şampiyonluğu garantilemişti. Diğer taraftan bu maç, Fenerbahçe'nin Galatasaray'a ilk golünü atmasına ve ilk galibiyeti almasına da sahne olmuştu.
1910-1911 şampiyonu Galatasaray.
HEYECAN 1 AY ÖNCEDEN BAŞLADI
İki takım arasındaki rekabet giderek kızıştığından bu maça verilen önem de bir hayli fazlaydı. Nitekim gazete haberlerinden anlaşıldığına göre Galatasaray-Fenerbahçe maçının heyecanı daha bir ay öncesinden başlamış, maçın oynanacağı günün, tarihi bir gün olacağı taraflarca ifade edilmişti. Müsabaka bu derece önemli olunca gazete sütunlarında da geniş yer buluyordu. Tasvir-i Efkâr Gazetesi bu maça dair şunları yazmıştı:
"İki tarafın tarihçe-i mesaisi- Önceki günkü durum- Oyun başladı- Oyun esnasında- Fenerbahçe hakkıyla kazandı. Niçin?"
İki tarafın tarihçe-i mesaisi: "Bir aydan beri spor camiasının büyük bir heyecanla bekledikleri gün gelmişti. Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri arasında pazar günü İttihad Çayırı'nda futbol müsabakası icra olunacaktı. Her iki kulüp mensupları ve taraftarları o günün tarihi bir gün olduğunu iddia ediyordu. Gerçekten Galatasaray kulübünün şanlı bir mazisi vardı: Altı-yedi seneden beri İstanbul'da daima (...........) etmişler ve hatta Budapeşte'ye kadar seyahat bile yaparak bazı yerlerde mağlup düşmüş, bazılarında galip gelmişlerdi.
Fenerbahçe daha yeni olmakla beraber üç seneden beri gösterdiği azim ve sebat sayesinde kendisine pek mühim bir mevki temin edebilmiş ve iki sene evvel İstanbul şampiyonluğunu da kazanmıştı. Fakat geçen ve bu sene bazı vesilelerle hocaları olduğuna şüphe olmayan Galatasaray kulübüyle birkaç defa yaptığı maçlarda muvaffak olamamıştı. Bu başarısızlık nedeniyle kulübün genç futbolcuları hiç gevşemeden çalışıyorlardı. 1913-1914 şampiyonluğu için takip eden müsabakalarda adeta yorulmaksızın kazanıyorlar ve birinciliği hakkıyla ümit ediyorlardı. Ve onların azim ve ümitlerini artıran talihleri de başarılarına zemin hazırlıyordu. Bir ay önce esasen üstün olduğu Strugglers kulübünü, eksik kadro olarak karşılarına çıkması üzerine yirmi dakikada altı gol yaparak kaçırmışlardı. Diğer kulüpleri de bu surette mağlup etmişlerdi."
İngiltere'de bir maç.
MADALYA VERİLMELİ
Önceki günkü durum: "Bundan dolayı Galatasaray karşısına her zamandan ziyade bir güvenle çıkıyorlardı. Talih bu defa yine kendilerinin yanında yer almıştı. Sanki Galatasaray oyuncularının bütünü mevkiinde hazır bulunmuyorlardı. Saat üçe geldiği halde Adnan Bey daha gelmemişti. Yerine başkasını ikame etmek lazım geliyordu. Galatasaray üçüncü timinden Namık Efendi'yi almışlardı. Kendi takımında iyi bir oyuncu olan bu genç böyle önemli bir müsabakaya dâhil olamazdı, olunca herhalde şaşalardı. Nasıl ki öyle oldu.
Karşısında bulunan Nuri Bey kadar koşamıyor, cüssesi ufak olduğu için müsademeden çekiniyor, binaenaleyh topu daima kaçırıyor, hasmına kaptırıyordu. Adnan Bey'in yerine her vakit hücum hattında bulunan Galip Bey ikame edildi. Fakat hücum hattında soğukkanlı bir oyun sahibi olan ve merkez hücumcusuna üstadane paslar veren bu oyuncu orada vazifesini ifa edemiyordu. Çünkü sürati noksan idi.
Fenerbahçe'den Nuri Bey'le Miço kendisini geçiyor, topu Galatasaray kalesine sürüklüyordu. Galatasaray o gün yine bir oyuncu daha almıştı: Hafız, zannedersem Süleymaniye kulübünde oynuyor. Fakat böyle önemli bir maça iştirak edebilmek için bir iki sene idman yapmaya, oyunun inceliklerine vâkıf olmaya muhtaçtır.
Yeni bir oyuncu daha vardı: Nuri Bey. Oldukça eski oyuncudur. Balkan muharebesinde Galatasaray Sultanisi'nin o 12 meşhur gönüllülerinden biriydi. Ayağından yaralanmıştı. İyileştikten sonra bugün yine askerlik hizmetine devam ediyor. Vücudu sağlam, hareketleri seri, oyunu mahir olan bu oyuncu Galatasaray Kulübü'nün hücum hattının sağ tarafında parlak surette vazifesini yaptı."
Oyun başladı: "Oyunun daha başlangıcında büyük bir faaliyet göründü. Top ayaktan ayağa, baştan başa dolaştıktan sonra Fenerbahçe kalesine doğru gitti. Sabri Bey'in şanlı bir havalesi topu Fenerbahçe hücumcularına ulaştırdı. Sol kanatta Hikmet Bey'in iyi bir pası, merkez hücumcusu Kâmil Bey'in kuvvetli bir "şutu" topu Galatasaray kalesine ithal etti. Fener'in taraftarları şiddetli surette alkışladılar. Fenerbahçe Kulübü'nün, üç seneden beri Galatasaray'a ilk golü yapılıyordu. Bu şeref de Kâmil Bey'e teveccüh etmişti. Kulübü kendisine güzel bir madalya verecektir."
Tasvir-i Efkâr'da maç haberi.
ÜÇ-DÖRT BİN SEYİRCİ
Oyun esnasında: "Oyun kızıştı. Galatasaray hücumcuları faaliyetlerini artırdılar. Haf bekler de atıldı, nihayet merkez hücumcu "Oberle" topu müdafaalarından kurtardı. Üstadane bir gol yaptı. O derece şiddetli idi ki top kalecinin eline geldiği hâlde tutamadı. Oyun devam etti. Üç çeyrek saat bittikten sonra beş dakika aralık verildi. Bu esnada Galatasaray, topu oyuncularından birine düşürdü. Galip Bey yine hücum hattına geçti. Sağ haf bek Hüseyin Bey müdafaaya geçti. Bu da bir hata idi. Çünkü mevkiinde pek iyi çalışan bu oyuncu bek olamazdı. Çünkü biraz ağırdı. Bu yer daha ziyade sürat ve cevvaliyet ister.
Bu ikinci parti, birincisi gibi yine pek güzel geçti. Galatasaray noksanına rağmen yine üstadane çalışıyor. Fenerbahçe rakibinin daha zayıf bulunmasından dolayı ziyade bir gayret ve istekle çalışıyordu. Seyre gelen o üç-dört bin seyircinin alkış ve teşvikleri arasında futbolcular koşuyorlar, çarpışıyorlar, didişiyorlardı."
MEVKİİNİ TERK EDEN ASKER
Fenerbahçe hakkıyla kazandı: Niçin? "Galatasaray kalecisinin güzel müdafaası pek çok golleri kurtardı. Fakat karşı tarafın kalecisi de pek iyi bir kaleci olduğunu ispat eyledi. Fenerbahçe beki Galip Bey üç-dört defa kendisini yere atmakla birkaç gol kurtardı. Bu müdafaa tarzı yasak değildir. Bir de çelme atmanın diğer bir nevidir. Hata addedilmediği gibi herhalde tehlikeyi de bertaraf eder. Oyun bittiği zaman Fenerbahçe'nin dört golüne karşı Galatasaray iki gol yapmış bulunuyordu. Fenerbahçe o gün hakkıyla kazanmıştı. Çünkü onların o azim ve metanetine karşı Galatasaray yamalı bir takım ile maça çıkmıştı.
Özellikle Adnan Bey'in müsabaka günü çayırda bulunmaması tehlike zamanında mevkiini terk eden askerin hareketine benziyor. Bu hâl futbolculuğa hiç de yakışmaz. Hatta diyebilirim ki Galatasaray'ın mağlubiyeti Adnan Bey'in ispat-ı vücut etmemesinden neşet etmiştir. Çünkü kendisi gayet iyi müdafaa yaptığı gibi Ahmed Cevad Bey de kendisiyle pek iyi uyum sağlıyordu. Bu maçta Ahmed Cevad Bey pek yalnız kaldığı için her vakitki şevk ve hevesi ve ne de faaliyeti ibraz edemedi.
Merkez savunmacı Celal Bey her tarafa koşmak ve birçok yerde arz-ı vücut etmek mecburiyetinde kaldığı için ileri gidemiyor ve hücum hattına lâzım geldiği derecede yardım etmeye muvaffak olamıyordu. Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray'a karşı kazandığı maçtan sonra bu senenin İstanbul şampiyonu olacağına şüphe yoktur. Çünkü Galatasaray'la ikiüç hafta sonra yapacakları müsabakada mağlup olsalar da yine sonuca tesir etmeyecektir."