Fransa'nın bulunduğu Galya Yarımadası, insanlık tarihinin en eski yerleşim bölgelerinden biri olmakla birlikte, azınlıkların en çok ezildiği ülkelerden biri oldu. Bu ayrımcılık politikası bazen katliamlara dönüşürken bazen de toplumsal olaylara ve iç karışıklıklara sebep oldu.
DİRİ DİRİ YAKILDILAR
Fransa, Orta Çağ'da bugünkü çekirdek topraklarına ulaştı ve 8. yüzyılda milli bir devlet olan Frank Krallığı'na dönüştü. Frank krallarından Kısa Pepin, Akitinya Krallığı'na bağlı Clermont Kalesi'ni kuşattı. Şehri ele geçiren Kısa Pepin, kalenin komutanı Kont Bladinus'u zincirlere vurdururken, şehirde bulunan halkı büyük küçük ayırt etmeksizin diri diri yaktırdı.
1022'de bu kez dini sebeplerden dolayı, Orleans'ta birçok kimse yakıldı. Kraliçe Arlesli Konstance'ye yakın bazı din adamları, çileciliğe dayalı bir mistisizmi benimsemediklerinden dolayı tahkikata alınmışlardı. Olayın dini olduğu kadar aynı zamanda siyasi yönü de vardı. Kral II. Robert, Orleans'taki din adamlarının kralın en büyük rakibi olan Blois Kontu'na yardım ettiklerini düşünüyordu. II. Robert'in emriyle, Orleans'ta tüm heretik ilan edilenler önce bir binaya kitlenmiş, sonra da hepsi yakılmıştı. Bu olay kilisenin onayıyla ilk büyük katliamdı.
Kısa Pepin.
HAÇLI KATLİAMLARI
1095'te Clermont Konsili sonrasında Papa II. Urbanus tarafından Haçlı seferi kararı alınınca ilk hedef Rouen şehrinde bulunan Yahudiler oldu. 1096 Eylül'ünde Rouen'de toplanan bir Haçlı birliği, şehirdeki Yahudileri Rouen Sinagogu'nda toplayıp katletti. 1142'de VII. Louis'e bağlı Fransız ordusu, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu askerlerine destek verdikleri gerekçesiyle Vitry-en-Perthois'teki 1300 kişiyi kiliseye doldurarak canlı canlı yaktı.
Haçlı seferlerinin önemli figürlerinden Blois Kontu Theobald da Hz. İsa'nın kanının intikamını almak iddiasıyla kendi şehrinde bulunan 17'si kadın toplam 31 Yahudi'yi bir evde toplamış ve bu insanları diri diri yakmıştı. 1192'de ise Fransa Kralı II. Philip'in emriyle bu kez Bray-Sur-Seine'deki Yahudiler öldürüldü.
1209'da ise Papa II. Innocentius'un emriyle sapkın oldukları düşünülen, Güney Fransa'daki Katharlar'a yönelik bir Haçlı seferi düzenlendi. VIII. Louis, önderliğindeki Haçlı birliği, Langedoc bölgesi denilen Güney Fransa'ya doğru ilerleyip binlerce kişiyi katletti.
10 Haziran 1219'da ise o zamana kadar görülmemiş boyutta bir katliam Marmande şehrinde gerçekleştirildi. Daha sonra kraliyet tahtına oturacak olan VIII. Louis, Güneybatı Fransa'da yer alan Marmande şehrini tamamen yakıp 5 bin kişiyi öldürttü.
Yahudi ve heretiklere yönelik katliamlar Orta Çağ boyunca devam etti. 1234'te Moissac'da, 1240'ta Carcassonne'de, 1251'de Dijon'da, 1288'de Troyes'da, 1320'de Touluse'da birçok Yahudi ve heretik katledildi.
Katharlar'ın yakılması.
KÖYLÜLER İSYAN ETTİ
1358'de mevcut feodal sisteme karşı ilk büyük başkaldırı köylüler tarafından gerçekleştirildi. Kuzey Fransa'da yer alan Oise Vadisi'nde köylüler, soylu sınıfa karşı ayaklanıp birçok asilzadeyi öldürdüler. Ayaklanmayı başlatanlar sıradan insanlar olduğundan asilzadeler onları küçümsemek için Fransız taşrasında sıradan insanların ismi olan Jacque ile isyancıları andılar. Bu isyana Guillaume Cale isimli zengin bir köylü liderlik etmiş ve bu yüzden Jean Le Bel'in kroniğinde "Jacque Bonhomme" (Jacquesler'in Sevdiği Adam) lakabıyla anılmıştı.
Fransız soylu sınıfı bu başkaldırıya çok sert karşılık verdi. Fransız soyluları Navarra Kralı önderliğinde bir ordu kurarak Guillaume Cale komutasındaki köylü ordusuyla karşı karşıya geldiler. Asilzade ordusu 10 Haziran 1358'de Mello Muharebesi'nde köylü ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Mello Muharebesi'ndeki yenilgiden sonra dağılan köylü birliklerinden intikam almak isteyen asilzadeler, paralı askerlerden de destek alarak birçok köyü yağmaladılar ve çoğu herhangi bir olaya karışmayan yaklaşık 20 bin Fransız köylüsü öldürüldü.
St. Barthelemy katliamı.
MEZHEP SAVAŞLARI
16. yüzyılda reform hareketlerinin ortaya çıkmasıyla beraber Fransa'da yeniden dini katliamlar başlamıştı. Katolik inancında reform yanlısı mistik-çileci bir grup olan Valdoculuk özellikle Güney Fransa'da kendine taraftar bulmuştu. 1545'te Fransa Kralı 1. Fransuva'nın emriyle Valdocular'ın yoğun olarak yaşadığı Merindol şehrinde, Papalık ve Provans bölgesi askerleri tarafından yüzlerce insanın öldürüldüğü büyük bir katliam gerçekleşti.
Fransız Protestanları olan Huguenotlar büyük bir dini baskı gördüklerinden, kralın çevresine yönelik bir komplo gerçekleştirmeyi planladılar. Jean du Barry ve Conde Prensi Louis'in önderliğindeki Huguenotlar'ın bu eyleminin temel amacı, Fransa'nın 15 yaşındaki ve tecrübesiz kralı II. Fransuva'nın çevresindeki radikal Katolik ve karşı reformcu grubu ortadan kaldırmaktı. Kralın Amboise Şatosu'na gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında bir karışıklık çıkarılmış, ancak olayın sezilmesiyle suikast girişimi başarısız olmuştu. Olaya karıştığı düşünülen birçok Huguenot sorguya çekilip yaklaşık 1500 kişi toplu olarak öldürüldü.
Katoliklerin önde gelenlerinden Duc de Guise'nin emriyle 1562'de Vassy'de büyük bir katliam gerçekleşti. Katoliklerin bu baskılarına karşılık vermek isteyen Huguenotlar ise 1562'de Mornas'ta 200 Katolik askerini öldürdüler. 1567'de ise Nimes şehrindeki Katolikler, Protestanlar tarafından katledildi. Ancak bu intikam hareketlerine rağmen, Katolikler ülkenin birçok noktasında Huguenotlara baskı uygulayıp öldürmeye devam ettiler.
Protestan-Katolik çatışmasında, en büyük katliam ise Paris'teki St. Barthelemy günü gerçekleşti. St. Barthelemy yortusuna tesadüf eden 23-24 Ağustos 1572 tarihinde Paris'te Navarra Kontu ve Protestan bir hükümdar olan IV. Henri'nin (daha sonra Fransa kralı oldu) düğünü için Paris'e gelen Huguenotlar, Kral IX. Charles'ın annesi Catherine de Medici'nin emriyle büyük bir katliama maruz kaldılar. Bu katliam mezhep savaşları döneminin en kanlı olayı olduğu gibi, Protestanların birçok önderinin öldürülmesine ve Huguenotların köşelerine çekilmesine sebep oldu.
Robespierre'in giyotinle idamı.
FRANSIZ İHTİLALİ'NDE YÜZ BİNLERCE İNSAN ÖLDÜRÜLDÜ
Fransız İhtilali özgürlükle özdeşleştirilmiş bir devrim olarak gösterilir. Ancak ihtilal döneminde yüz binlerce Fransız, "Cumhuriyet düşmanı" diye en vahşi şekillerde öldürüldü. Kan ve gözyaşı devrimi olan Fransız İhtilali sırasında Cumhuriyet düşmanı diye Fransızlar katledildi, katliamdan kaçanlar İngiltere, Avusturya, Rusya, Amerika, Prusya ve Osmanlı Devleti'ne sığındılar.
1792'de Fransız meclis üyesi Joseph Ignace Guillotin'in bizzat tasarladığı giyotin, farklı gruplardan birçok insanın toplu şekilde öldürülmesini sağlayan bir ölüm makinesi oldu. Ancak giyotinle idam dışında da bu süreçte büyük katliamlar yaşandı. Bunlardan en önemlilerinden biri 1792'de Eylül katliamlarıydı. 1792'de Prusya'nın Fransa'ya saldırması ve sınırdaki Verdun Kalesi'nin düşüşü, Cumhuriyetçilerde büyük bir endişeye sebep olmuştu. Bu olumsuz ortamın oluşturduğu endişe ve kıtlık korkusu Paris'e yayılmıştı. Cumhuriyete biat etmemiş aristokratlar ve ruhban sınıfın ülke içinde kargaşa ve korku oluşturacağı hakkında dedikodular dolaşıyordu. Mevcut parlamento, yasama çalışmalarını henüz bitirdiğinden ve yeni meclis olan ulusal Konvansiyon henüz ilk oturumunu yapmadığından, şehirdeki gerçek güç radikal sol grupların kontrolündeki Paris Komünü'nün eline geçmişti. Eski rejim yanlıları hapishaneye gönderilmeye başlandı.
Hapishanelerdeki aristokrat kökenli mahkûmlar ve rahipler, çoğunlukla basit dövüş silahlarıyla öldürüldüler. Katliamların en ünlü kurbanı ise tutuklu olan ve kısa bir süre sonra idam edilecek olan eski Kraliçe Marie Antoinette'in arkadaşı olan Prenses de Lamballe idi. Saldırganlar, Lamballe'nin kafasını keserek bir mızrağa koydular ve Temple Hapishanesi'nin dışındaki bir geçit töreninde, eski kraliçeye gösterdiler.
Vendee katliamı.
1793'te ise eski rejime dönülmesini savunan ve Fransız İhtilali'ne karşı olan İngiltere'nin desteklediği Kraliyet ve Katolik Ordusu (Vendee Ordusu) mensuplarını mağlup eden Cumhuriyetçi Ordu, General Sepher önderliğinde Avranches şehrine girdi. Kamu düzeni sağlandı. Ancak büyük bir katliam başladı. Vendee bölgesinde ihtilal yılları boyunca kadın ve çocuk ayırt etmeden 200 binden fazla insan öldürüldü. Bir bölge insanına karşı yapılan bu toplu kıyım Avrupa'da işlenen ilk "genosit", yani soykırım olarak tarihe geçti.
Fransız İhtilali ile başlayan toplu öldürmeler 1794'ten sonra şekil değiştirdi. Başlangıçta kraliyetçi isyancıları ortadan kaldırmaya yönelik bu operasyonlar zamanla Cumhuriyetçilerin kendi iç hesaplaşmasına döndü ve Robespierre yanlıları, Dağlılar (Montanagradlar), Thermidorianlar, Jakobenler birbirleriyle mücadele ettiler.
Fransa 1789'da 28 milyon nüfusuyla Avrupa ülkeleri içinde en kalabalık nüfusa sahip ülkeydi. İhtilalcilerin bazılarına göre nüfusun bir kısmını tüketici olduğunu düşündükleri din adamları, soylular, tüccarlar ve bankacılar meydana getiriyordu. Önce bunlardan başlanarak çok sayıda insan Cumhuriyeti asla sevmeyecekleri için öldürülmeliydiler. Bir milyondan fazla insan ihtilal sırasında öldürüldü.