MACAR mülteci ileri gelenleri, 15 Şubat 1850'de Kütahya'ya gitmek üzere Şumnu'dan ayrıldılar. Kossuth, ayrılırken şu konuşmayı yapmıştı: "Kardeşlerim! Hayatımda ilk zor adımı anavatanımın topraklarını ve asil ulusumu terk etmek zorunda kaldığımda atmıştım. İkincisini de cesur ordumdan arta kalan sizlerden ayrılıp, Avrupa'dan atılıp mezarımın beni beklediği bir yere sürülmek zorunda kaldığım bugün atıyorum. Siz hala güçlü ve dayanıklısınız. Siz hala anavatan için silah tutmak gerektiğinde sırada iken, ben, gücümün biraz daha azaldığını hissediyorum. Ben kaderin kaçınılmaz emrine uyuyor ve benden önce aynı kaderi yaşamış olan Rakoczy'yi takip ediyorum. Atalarımız Asya'dan gelmişlerdi. Torunları olan bizler, şimdi atalarımızın geldikleri yere geri dönmek zorundayız.
Bu, kaderin acımasız emridir. Eğer anavatana dönebilme şansına sahip olabilirseniz kemiklerimin yabancı bir ülkede çürümesine izin vermeyiniz. Bu konuda bana söz verdiğinizi ve sözünüzü kesinlikle tutacağınızı biliyorum ve bundan eminim". Kossuth, 1894'te öldü. Macaristan'a getirilen cenazesi büyük bir törenle gömüldü. Cenaze törenine Macaristan resmi yöneticilerinden pek azı katıldı. Fakat on binlerin katılması milletin Kossuth'a verdiği değeri gösteriyordu. Bayram Nazır'ın belgelere dayalı "Osmanlı'ya Sığınanlar isimli eserinde Kossuth'un Türkiye macerası teferruatlı olarak anlatılır.