Selçuklular, 1018'den itibaren Anadolu'ya gelmeye başlamışlardı. Türkmenler kısa sürede Anadolu'nun doğu ve orta kısımlarına yayılmışlarsa da, burası henüz onlar için emin bir yurt değildi.
Zira Türkmenler'in düzenli Bizans ordularına karşı mücadele edecek güçleri yoktu. Bu yüzden Bizans orduları üzerlerine geldiği zaman Türkmenler, Kafkaslar'a çekiliyorlardı.
Ayrıca Anadolu'da fethedilmemiş birçok müstahkem mevki ve kale vardı. Buraların kuşatma silahlarına sahip olmayan Türkmenler tarafından ele geçirilmesi oldukça zordu.
Selçuklu orduları da Türkmenler'i himaye için her zaman Anadolu'ya gelemiyordu.
ÖNCE HASANKALE
Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yinal, 1047 yılında Nişabur'a gelen Türkmen kitlelerini Anadolu'ya göndermiş ve kendisinin de arkalarından geleceğini vaatetmişti. Bu sırada Selçuklu hanedanından Hasan Bey komutasındaki kuvvetler de, Van Gölü havzasını ele geçirmek için harekete geçmişlerdi. Vaspurakan'da Bizans Valisi Aaron, Selçuklular'ı, Büyük Zap Suyu civarında pusuya düşürerek, mağlup etti. Savaşta Hasan Bey de şehit düştü. Bu olayın ardından büyük bir ordu ile Anadolu'ya gelen İbrahim Yinal ve Kutalmış, Bizans kuvvetlerini Pasin Ovası'ndaki Hasankale'de 18 Eylül 1048'de büyük bir mağlubiyete uğrattılar. Bu zafer sayesinde Türkmenler Anadolu'da yayılma imkânı bularak, Trabzon'a kadar ilerlediler.
1048'deki Hasankale Zaferi'nden sonra Anadolu'ya yayılmaya başlayan Türkmenler, 1059'da Sivas ve Malatya'yı ele geçirdiler. Alparslan, 1064'te Kars'ı fethetti. 1067'ye gelindiğinde Kayseri, Niksar ve Konya fethedilmişti. Afşin Bey, 1068'de Anadolu'yu boydan boya geçerek, İstanbul Boğazı'na kadar geldi.
CUMA NAMAZIYLA HÜCUM
Bizans imparatoru Romanos Diogenes, 1068'den sonra Anadolu'ya yayılan Türkmenler'e karşı harekete geçti. Ancak bir türlü istediği başarıyı sağlayamadı. Bunun üzerine büyük bir ordu hazırlayarak 13 Mart 1071'de Ayasofya'daki törenden sonra 200 bin askerle yola çıktı. Bu orduda farklı milletlerden savaşçıların yanısıra Hristiyanlaşmış Uz, Kıpçak ve Peçenek Türkleri de vardı. Bu sırada Alparslan da Mısır seferine çıkmıştı.
Alpaslan, Bizans ordusunun harekâtını haber alınca Mısır seferini yarıda keserek Anadolu'ya doğru hareket etti. Alparslan'ın ordusuna farklı milletlerden binlerce Müslüman asker katılmıştı. Bunların içinde Selçuklular'a tâbi olan Mervânî Emirliği'nin Kürt birlikleri de vardı.
İki ordu Malazgirt-Ahlat arasında Rahve Ovası'nda karşılaştı.
Selçuklu Sultanı Alparslan, 26 Ağustos 1071'de Buharalı Ebû Nasr Muhammed'in bütün Müslümanlar'ın İslâm'ın zaferi için dua ettikleri cuma günü öğle vaktinde düşmana saldırması tavsiyesine uyup, ordusuyla birlikte cuma namazını kıldıktan sonra "Ölürsem kefenim olsun" dediği beyaz bir elbiseyle ordusunun karşısına çıkıp "Ben, Müslümanlar'ın camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum.
Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler" şeklinde konuştuktan sonra ilk hücumu başlattı.
Şiddetle saldırıya geçen sultanın hassa askerleri birkaç saat içerisinde, Alparslan'ın bizzat yönettiği sahte ric'at harekâtı ile başlarında Romanos Diogenes'in bulunduğu Bizans merkez kuvvetlerini peşlerine düşürerek pusudaki birliklerin önüne çekmeyi başardılar. Pusudaki Selçuklu atlıları taarruza geçtikleri sırada Alparslan da çekilmekte olan kendi kuvvetlerini geri çevirerek hücuma kaldırdı.
İmparator hatasını anladığında artık çok geç kalmıştı. Romanos Diogenes sol kanattan yardım istediyse de pusudan çıkmış bulunan Selçuklu süvarileri buna engel oldular.
Öte yandan ordunun sağ kanat kuvvetlerinin çoğunluğunu teşkil eden Türk kökenli askerler başlarında Tamış adlı beyleri olduğu halde Selçuklu tarafına geçtiler ve bu olay Bizans ordusunun dağılmasına sebep oldu. Bu durum karşısında imparator askerlerini geriye çekip karargâhın arkasında toparlanmak istediyse de geri çekilişi kaçış şeklinde değerlendirildi ve önce ihtiyat kuvvetleri, arkasından Ermeni birlikleri savaş alanını terk etti. Öğleden geceye kadar devam eden Malazgirt Meydan Muharebesi'nde Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirilmiş, imparator ve çok sayıda general esir alınmış, askerlerin ancak bir bölümü kaçarak canlarını kurtarabilmişti.
ANADOLU TÜRKİYE OLDU
26 Ağustos 1071'de kazanılan Malazgirt Zaferi Bizans ordusunu ve mukavemetini çökerterek Anadolu'nun kapılarını sonuna kadar Türkmenler'e açtı. Bizans'ın yediği bu büyük darbe Türkmenler'in Anadolu'ya sel hâlinde dolmalarını sağladı. Malazgirt'ten sonra Türkler'in akın akın Anadolu'ya gelmeleri sonucu Avrupa'da burası Türkiye diye anılmaya başlandı.