Osmanlı hâkimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci büyük deprem 22 Mayıs 1766 Perşembe günü, güneş doğduktan yarım saat sonra meydana geldi. Deprem Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe rastlamıştı. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar aylarca devam etti.
ÇORLU'DAN KARAMÜRSEL'E DEPREM HİSSEDİLDİ
Depremin sabah namazından sonraya rastlaması ve bayram olması sebebiyle can kaybı azalmıştı. Ancak yine de yaklaşık 4 bin kişi evlerin yıkıntıları arasında kalarak ölmüş, çok sayıda insan da yaralanmıştı. Bu deprem, İzmit'ten Tekirdağ'a ve Marmara Denizi'nin güneyine, büyük bir bölgede tesirini gösterdi.
Çorlu, Lüleburgaz gibi şehirler de depremden etkilenmişti. Deprem, İstanbul'un doğusunda da etkisini göstermiş, İzmit Körfezi'nde çok sayıda köy ve kasaba harap olmuştu. Karamürsel ve civarında önemli yapılar yıkılmıştı. Dil Köyü'nde (Hersek) bulunan Hersekzâde Ahmed Paşa Cami ve imareti çökmüştü. Aynı yılın 5 Ağustosu'nda meydana gelen ikinci deprem bu bölgelere daha fazla zarar vermiş, ahşap olan Karamürsel Mahkeme binası bile yıkılmıştı.
İstanbul'da özellikle Yedikule ve Edirnekapı civarındaki binalarda yıkılmalar çoktu. Hemen hemen her depremden etkilenen Fatih Camii'nin kubbesi çökmüş, imaret, hastane ve medrese yıkılmıştı. 173 cami ve hamam hasar görmüştü. Topkapı Sarayı ve Eski Saray da hasar gören yapılar arasındaydı.
Şehrin surları da depremden etkilenip, yer yer yıkılmıştı. Surların yıkılması ona bitişik veya yakınında bulunan ev, dükkân, değirmen gibi binaların hasar görmesine sebep olmuştu. Birçok han da depremden etkilenerek, hasar görmüştü. Kapalı Çarşı, Esir Pazarı ve Örücüler Çarşısı da hasar görmüş, bunların mahzenlerinde çökmeler meydana gelmişti. Yerebatan Sarnıcı'nın desteklerinden birisi çökmüş, şehrin birçok yerinde suyollarında hasarlar oluşmuştu. Çatalca, Büyük ve Küçük Çekmece bölgelerinde de ciddi hasarlar meydana gelmişti.
Fatih Camii.
DEPREMDEN SONRA HAYAT
Depremin halk üzerindeki en önemli tesiri barınma konusunda olmuştu. İstanbul'daki evlerin bir kısmı yıkılmış, bir kısmı hasar görmüştü. Ancak bunlar şehirdeki bütün evlerin önemli bir kısmını oluşturmamaktaydı. Buna rağmen halk uzun müddet çadırlarda barınmıştır. Artçı depremlerin sekiz ay kadar sürmesi ve 22 Mayıs'tan sonra 5 Ağustos'ta şiddetli bir depremin daha yaşanması insanların evlerine uzun müddet girmesini engellemişti. Ancak mevsimin yaz olması dışarda barınmayı kolaylaştırmıştı. Evlerin yanı sıra bekârların ve yolcuların kaldığı hanların önemli bir kısmının yıkılması burada kalan insanların açıkta kalmalarına sebep olmuştu. Sarsıntıların sekiz ay sürmesi ve iki şiddetli depremin iki buçuk ay ara ile arka arkaya yaşanması insanların psikolojik durumlarını sarsmış ve korku dolu günler ve geceler geçirmişlerdi.
Depremin barınmadan sonra ikinci önemli tesiri yiyecek ve içecek temini hususuydu. Şehrin içme suyu şebekesinin depremden etkilenmesi insanların içecek su bulmalarını zorlaştırmıştı. Şehirdeki fırınların, değirmenlerin, gıda depolarının ve hanlarının yıkılması veya harap olması sonucu yiyecek sıkıntısı doğmuştu.
Yollarla, köprüler hasar gördüğü için insan ve hayvanların ulaşımı ile gıda ve diğer ihtiyaç maddelerinin getirilip götürülmesinde aksaklıklar yaşanmıştı. Bilhassa kale duvarlarına yakın olan semtlerdeki yollar surların yıkılması sonucunda ulaşıma kapanmıştı.
Hayvanların ahırlarının yıkılması, onların da barınma meselesini ortaya çıkarmıştı. İnsanlar gibi açık arazide kalan hayvanlar için bir diğer sıkıntı da yiyecek temininde olmuştu. Arpa mahzenlerinin harap olması sebebiyle bu alanda da sıkıntı çekilmişti. Depremde yıkılmayan, ancak yıkılma tehlikesi bulunan binalarla, duvarlar da çevresindeki insanlara korkulu günler yaşatmıştı.
İstanbul'daki bir depremde yaşanan panik.
DEPREM TARİHİ BİLİNMEDEN İSTANBUL'DA MEYDANA GELECEK DEPREM BİLİNEMEZ
İstanbul deprem riski açısından birinci derece deprem kuşağında yer almasına rağmen, tarih boyunca geçirdiği depremler teferruatlı olarak bilinmemektedir. Modern metotlarla depremlerin ölçümleri yaklaşık bir asırdır yapılmaktadır. Ancak İstanbul'da meydana gelen büyük depremler daha önceki tarihlerde olduğu için bu depremlerin aletsel ölçümleri bilinmediği gibi depremlerin yansıması olan tahribat, can kaybı, ekonomik boyutu, toplum yaşantısına tesirleri, deprem sonrasındaki imar faaliyetleri ve insan ilişkilerine tesiri gibi konular hakkında da fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu yüzden İstanbul'da tarih boyunca meydana gelen depremler hakkındaki yorumlar eksik kalmaktadır. İstanbul'da meydana gelecek bir depremin hangi bölgelerde ne ölçüde yıkıma yol açacağı, ne kadarlık bir zaman periyodunda gerçekleşeceği gibi konuların aydınlığa kavuşabilmesi için tarihî kaynaklarda İstanbul'u etkileyen depremlerle ilgili verilerin gün ışığına çıkarılarak deprem üzerinde araştırma yapan uzmanların, yerel yöneticilerin, şehir plânlayıcılarının, mimarların, tarihçiler ve diğer ilgililerin kullanımına sunulması gerekir.
Deprem uzmanları İstanbul depremlerinin yaklaşık 250 yıllık periyodlarla meydana geldiğini, son büyük İstanbul depreminin 1766'da yaşandığını söylerler. Tarihî depremler hakkında teferruatlı araştırma yapılmadığı için değişik tarihlerde örneğin 1556, 1690, 1719, 1754 ve 1894 yıllarında meydana gelen depremlerin İstanbul'la ilgisinin ne ölçüde olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Yine hangi tarihî depremde hangi fay harekete geçti? Bunlar bilinmeden İstanbul'da yakın gelecekte deprem olup olmayacağını ve hangi bölgelerin etkileneceğini söylemek çok zordur.
İstanbul surları.
OSMANLI DÖNEMİ İSTANBUL DEPREMLERİ
Osmanlı hâkimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci deprem 10 Mayıs 1556'da gece vakti meydana geldi. Bu depremden sonra 90 yıl kadar İstanbul'da yeni bir deprem olmadı. 28 Haziran 1648 günü sabaha yakın bir zamanda İzmit ve İstanbullular depremle uyandılar. Ancak bu deprem İstanbul'da fazla bir hasara yol açmadı. 11 Temmuz 1690'da deprem tekrar İstanbul'u salladı. Ancak çok şiddetli olmadığı için şehirdeki hasar fazla değildi.
25 Mayıs 1719'da sabah ezanı sırasında meydana gelen deprem ise oldukça şiddetliydi. Deprem İstanbul'da İzmit kadar olmasa da hasara yol açmıştı. 30 Temmuz 1752'de meydana gelen deprem ise Bulgaristan'a kadar olan bölgeyi etkilemişti. Aradan çok geçmeden iki yıl sonra tekrar İstanbul'da bir deprem meydana geldi. 2 Eylül 1754 gecesi meydana gelen deprem, çok şiddetli olmadığı için şehirde hasar azdı.
Osmanlı hâkimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra en büyük ikinci büyük deprem ise 22 Mayıs 1766'da meydana geldi. 1766 depreminden sonra İstanbul bir süre depremsiz yıllar geçirdi. İstanbul 10 Temmuz 1894'te öğleden sonra şiddetli bir depremle sarsıldı. Bu deprem İstanbul'dan Yalova'ya kadar geniş bir sahayı etkilemişti. 9 Ağustos 1912'de Şarköy- Mürefte'de meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki deprem, Edirne'nin güneyinde büyük hasara yol açarken, İstanbul'da ise kısmi hasara sebep oldu.
1766'daki depremle ilgili bir belge.
1894 Depremi'nde hasar gören bir bina.