Son yüzyılda Batı toplumlarının zenginliğinin ana kaynağının orijinal bilimsel buluşlar olduğu, Türkiye'de tam anlamıyla bilinmemektedir. Coğrafi keşiflerin, sanayi devriminin, askeri ya da kültürel emperyalizm diye tanımlanan durumların, uluslararası pazarlardaki markaların temel kaynağının da orijinal bilimsel buluşlar olduğunun farkına varılmamıştır. Doğu Bloku'- nun çökmesinin de ana nedeni orijinal buluş, üretim ve gelişme dengesinde, Batı'dan çok geri kalması idi. Orijinal buluşun ülkeye katkısı açısından cep telefonu firmalarının, Microsoft'un son yıllardaki kârı ve büyümesi oldukça çarpıcı örneklerdir. Biyolojik bilimlerde de çok çarpıcı bir örnek olarak: AIDS aşısının, ilk yılda iki milyar kişinin aşılanacağı hesaplanırsa, buluşu yapan ülkeye ve firmaya 110 milyar dolar civarında para kazandıracaktır. Bu gelir her yıl 20-25 milyar dolar olarak devam edecektir. Aynı durum SARS aşısı için de daha küçük boyutlarda geçerlidir. Türkiye'de bilimin organizasyonu ve finansmanındaki Batı toplumlarından farklılıklar ciddi boyutlardadır. Ana sorunlar, ülkede yerleşmiş bilim bilincinin olmayışına bağlı olarak bütçede bilime verilen yer ile birlikte personel kanunu ve maliye kanunundaki farklılıklardır. Buna ek olarak, bilimin organizasyonu ve işleyişinden, orijinal buluşların patentlenmesine ve ülkeye katkıda bulunacak ürüne dönüşmesine giden yolda Batı toplumları ile Türkiye arasında büyük bir uçurum vardır. Şu anki koşullarda Türkiye'de çok önemli bir bilimsel buluş yapılsa bile ne yazık ki büyük olasılıkla patentlenemeyecek ve ürün haline dönüşemeyecektir. Prof. Dr. Cezmi A. AKDİŞ (İsviçre Allerji ve Astım Araştırma Enstitüsü, İmmunoloji Bölüm Başkanı) DAVOS / İSVİÇRE