İYİ Parti "ittifaksız yerel seçimlere girme" kararında yeni bir adım daha attı. Önceki günkü GİK toplantısından sonra parti sözcüsü Zorlu "81 ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını" açıkladı. Böylece Akşener en azından şimdilik CHP'ye ittifak kapısını kapattı. Bu kapı yeniden açılır mı, yoksa hepten kilitlenir mi bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz. Bu konuda "2 gün sonra CHP ile pazarlıklara başlar" yaklaşımı abartılı ve küçümseyici olsa da Akşener'in 3-6 Mart 2023 günlerinde 6'lı masadan kalkıp sonra oturması akla geldiği için kimse yeni bir pazarlık ihtimalini imkânsız görmüyor. Ancak süreç uzadıkça yeni bir ittifak/iş birliği kurmak zorlaşıyor. Dahası, olası ittifakı kim kurabilir sorusu hem CHP ve İyi Parti arasında hem CHP içinde kriz olmaya aday. Akşener kiminle kurar iş birliğini? İstanbul İttifakı diyen İmamoğlu ve rozetsiz başkanlık diyen Yavaş ile mi, yoksa "16'lı masa da kurarım" diyen Kılıçdaroğlu ile mi? YSP/HDP'nin aday çıkarmasını kim engelleyebilir?
İyi Parti 2028 genel seçimlerinde ve 2029 yerel seçimlerinde "değişim için yeni bir alternatif oluşturabilmek" için tek başına yarışarak kendini göstermek istiyor. Yani "birilerine seçim kaybettirme ya da kazandırma" kıskacından çıkma arzusunda. Bu da ancak "Türkiye'yi de Ankara'yı da İstanbul'u da çok daha iyi yönetme" iddiası sergileyerek olur. İyi Parti, CHP'den farklı olduğunu CHP adayları İmamoğlu ve Yavaş'a destek vererek gösteremez. Zira CHP ile ittifak, İyi Parti ve diğer muhalefet partilerinin başa güreşme iddiasını yok ediyor. Peki İyi Parti üçüncü yolu denemeyi Mart 2024 yerel seçim sonrasına bırakamaz mı? Elbette bırakabilir. Ancak hem iktidara hem CHP'ye alternatif olmak için "seçim testi" gerekiyor. Adaylarını ve vizyonunu yarıştırarak 2019 ve 2023 ittifaklarının yükünden kurtulmak için bu lazım. Ayrıca, yerel seçime giderken Mayıs 2023 seçimleri öncesi siyasi hava büyük ölçüde dağılmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "seçimde yenilmezliği" ve muhalefetin "dağınıklığı ve "ucuz pazarlıkçılığı" muhalif seçmeni bıktırmış durumda. Sağda nasıl bir siyasi/ideolojik alternatif oluşturacağı belli olmayan Akşener son düzlükte "ayrı seçime girmekten" vazgeçerse yerel seçimden sonra "üçüncü yol" söylemine yeniden geçemez. Geçse de kendi seçmeni dahil kimse dinlemez.
***
Muhalefetteki iş birliğini kimin oluşturacağı CHP iç dengeleri açısından da önemli. Ekimdeki İstanbul kongresini alarak Kılıçdaroğlu bu işe koyulursa genel başkanlığına devam etmeyi garantiler. İttifakı İmamoğlu ve Yavaş kurarsa Kılıçdaroğlu'nun liderliği yeni bir yara daha alır. Akşener bir defa daha partisinden tepki görmek pahasına "İstanbul sadece bir yerel seçim değildir, bu manada diyalogların kapalı olmayacağını düşünüyorum" diyen İmamoğlu'na ablalık yapar mı? "İstanbul ittifakını" kurmak İmamoğlu'nun CHP genel başkanlık iddiasını pekiştirir. Bence bu sebeple Kılıçdaroğlu da "İstanbul ittifakı" formatında olsa bile muhalefeti toparlayabilmeyi İmamoğlu'na kaptırmak istemez. Zira 6'lı masa ve Halil İbrahim sofrasını kurabilmesi yani, muhalefeti bir araya getirebilmesi Kılıçdaroğlu'nun elinde kalan son sermaye. Kılıçdaroğlu önce, Özel'in genel başkan adaylığıyla partisindeki "değişim arayışının" gazını "parti içi demokrasi" söylemiyle alacak.