Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Bali Zirvesi dönüş yolunda gazetecilere verdiği mülakat birkaç kritik mesaj içeriyordu. Öncelikle mülakatta Erdoğan'ın Batılı liderlerle yaptığı görüşmelerden memnun olduğunu gördüm.
Senato'da çoğunluğu elinde tutan ABD Başkanı Biden'ın F-16 sözünü yakın zamanda tutmasını bekliyor.
Türkiye'ye sömürgecilik eleştirisi yapan Fransız Cumhurbaşkanı Macron'a latifeli şekilde takılsa da "Anlaşmaya devam edelim, herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeyelim" yaklaşımını benimsiyor. Erdoğan ve Macron'un müzakere masasında SAMP-T projesinde işbirliği konusu vardı. İtalya Başbakanı Meloni ile görüşmenin ise en iyisi olduğu sözlerinden anlaşılıyordu. Eski Başbakan Berlusconi'nin de yer aldığı koalisyon hükümetinin başbakanı olan Meloni, dört alanda Türkiye ile işbirliğinde istekli: Savunma (SAMP-T), enerji (ENI), göç ve Libya.
Mısır ve Esad yönetimi ile normalleşme konusunda da olumlu konuşan Erdoğan'ın "Hele hele Haziran seçiminden sonra bir sil baştan yapabiliriz" vurgusu dikkat çekiciydi. Tahıl koridorunun 120 gün daha devam etmesini sağlayan ve dün Netanyahu ile telefonda görüşen Erdoğan, diplomaside normalleşme, uzlaşma, sorun çözme ve yeni işbirlikleri oluşturma hamlelerine devam ediyor.
Ayrıca, ABD ve Rusya istihbarat başkanlarının nükleer silaha müracaat edilmemesi konusunda Türkiye'de görüştürülmeleri de hatırlanmalı.
***
Elbette Erdoğan diplomasiye hep önem verirdi ancak bu son yaklaşımı Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası uluslararası sistemde artan uzlaşmazlıkların getirdiği risklerden endişe duyması ve Türkiye'nin bir fark oluşturabildiğini görmesiyle de irtibatlı.
Erdoğan'ın Ukrayna krizinde gösterdiği diplomatik başarılar kendisine yeni bir uluslararası profil kazandırdı: Kriz çözümlerinde uzlaşma üretme ve denge politikası izleme.
G20 Bali Zirvesi'nin sonuç bildirisinde birçok ülkenin Türkiye'nin Ukrayna politikasına benzer tavır aldığı gözden kaçırılmamalı. Bu arada ilişkileri derleyip toplama yaklaşımının seçim sonrası devam edeceği sözü bence Batı başkentlerine de mesajdı.
Erdoğan, Türkiye ve çevresindeki bölgede istikrar sağlayan rol üstlenmek ile kalmıyor. Aynı zamanda uluslararası krizlerde çözüme katkı sağlayan liderlik sergiliyor.
Bu gerçeği yeni ve eski Avrupalı liderlerin fark etmesi ve buna göre davranması Avrupa'nın güvenliğine ve istikrarına hizmet edecektir.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan mülakatında iç siyaset konularında da uzlaşmacı tondaydı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Togg fabrikasına ziyaretine sıcak baktığı gibi Külliye'ye de davet etti.
Kuşkusuz Erdoğan'ın İyi Parti'ye "bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirmesini" istemesi en fazla öne çıkan iç siyasi mesajı oldu.
HDP heyetiyle görüşme ve PKKYPG'nin terör saldırısı sonrası bu çağrının yapılması ayrıca ilginçti.
Akşener'in bu çağrıyı reddetmesini beklemiyor olamazdı.
CHP ve İyi Parti arasındaki ortak cumhurbaşkanı adayı çekişmesi 6'lı masa ve hatta genel merkezlerden dışarı taşmış iken Erdoğan'ın neden bu çağrıyı yenilediği sorusu akıllara geldi.
***
Bu çağrı Akşener'in masada elini güçlendirir mi zayıflatır mı?
CHP çevrelerinin İyi Parti üzerindeki "Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabul edin" baskısını artırır mı?
2019 yerel seçimlerine benzer şekilde 6'lı masada ikincil durumda kalmayı Akşener, seçmenine anlatamayabilir.
Erdoğan'ın "yerli-milli" sorgulaması İyi Parti seçmenine ulaşabilir.
Ezcümle, uluslararası siyasette kendisini iyi hisseden Erdoğan, parti siyasetindeki söylem ve hamlelerine başlıyor.
Şimdilik bazı kartlar açılıyor, testler yapılıyor.
Gidişat, kampanya döneminin gündeminde İyi Parti ve HDP olacağını gösteriyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz