Trump yönetimindeki kafa karışıklığı dinmek bilmiyor. Son çelişkili açıklama ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'dan geldi. Pompeo, Suriye'den çekilme kararından rahatsızlık duyan müttefik başkentlere güvence vermek için Ortadoğu turunda.
Özellikle de çekilmeyle İran'ın ve Türkiye'nin güçleneceğini dert edinenlere... Kahire Amerikan Üniversitesi'ndeki konuşmasında Pompeo, ABD'nin daha aktivist politika izleyeceğini açıkladı.
ABD'nin "Suriye'deki bütün İran askerlerini sınır dışı edeceğini" söyledi.
Bunun yolu olarak da diplomasiye, müttefiklerle birlikte hareket etmeye ve daha da sertleşecek ekonomik yaptırımlara işaret etti. "İran ve müttefikleri terk etmedikçe Suriye'de Esed yönetimindeki bölgelere yeniden inşa yardımı yapılmayacağını" sözlerine ekledi.
Çelişki şurada... ABD askerleri Suriye'den çekilirken ve Washington, Ankara ile bir yol haritası çıkarmakta bu kadar zorlanırken İran Suriye'den nasıl çıkarılır? Esed'in İran ile ortaklığı stratejik aşamada ve Şii milislerin insan gücüne dayanıyor.
Yardım yapmama tehdidi ile bu ortaklık bitirilemez.Sertleştirilecek yaptırımların 2019'da İran ekonomisine ciddi etkisi beklenmeli.
Ancak yine de İran milliyetçiliğinin direnci ve gerekirse ABD çıkarlarını doğrudan hedef alma kapasitesi küçümsenmemeli.
Obama konusunda haklı ama...
Pompeo'nun konuşmasının yeri oldukça sembolikti.
Yer, önceki Başkan Obama'nın ABD'nin Ortadoğu politikalarını değiştirdiği meşhur konuşmasını yaptığı Kahire idi. Ve Pompeo, Obama'nın İran politikasını son on yıllık dönemde bölgedeki kaosa sebebiyet veren hata olarak niteledi. Nükleer anlaşmanın, İran'ı güçlendirmek ve Hizbullah gibi Şii milislere kontrolsüz bir destek vermesine neden olmaktan başka bir işe yaramadığını ileri sürdü.
Çözümü de İran'ı baskılamak olarak sundu. Pompeo'nun Obama'nın İran'ın önünü açarak bölgeye kaos getirdiği tespiti haklı. Obama'nın "Sünni radikalizmi sınırlandırmak" adına Şii yayılmacılığın önünü açtığı doğru. Ancak Trump yönetiminin "Sünni-Şii kutuplaşmasını" destekleyerek yeni bir kaosa sebebiyet verdiği de doğru.Washington'ın, statükocu Körfez ve İsrail'in dar çıkarlarına "İran'ı baskılamak" adına sahip çıkması da yanlış.
Bu yaklaşım düzen ve güvenlik değil, yıkım ve yeni çatışma getirir. Pompeo da Obama'nın hatasını tekrar ediyor, bölgeyi okuyamıyor.
Çifte sınırlandırma peşinde olanlar
Trump'ın İran karşıtı ekibinin bölgedeki kaosu büyüten hatalı okumasının merkezinde Türkiye'ye yaklaşımları bulunuyor.
Ankara ile koordineli olmayan bir Ortadoğu politikası sadece Körfez-İsrail-Mısır hattıyla yürütülemez. Bolton'ın Tel Aviv'deki açıklamasında YPG'ye dokunmamayı Ankara'ya şart koşmasından anlaşılıyor ki Washington'un Türkiye politikası İsrail ve Körfez'den ziyadesiyle etkileniyor.
"Asıl tehlike İran değil, Türkiye" diyenleri dinlemek Washington'u yanlışa yönlendiriyor.
Hem de iki yıl sonra başka bir ABD bakanının Kahire'de itiraf edeceği türden bir yanlışa... Washington'un desteklediği İsrail-Körfez-Mısır hattı çifte sınırlandırmadan yana.
İran için doğrudan ve sert bir baskılama isteniyor. Türkiye için ise dolaylı, adı konulmamış bir sınırlandırma arzu ediliyor.
Dolaylı olmasının sebebi Türkiye'nin güçlenmesinden daha az rahatsızlık duyulması değil. Aksine Türkiye, iddialı dış politikası, demokrasisi, ekonomisi ve Erdoğan'ın hakları nezdindeki itibarı sebebiyle bölgede uzun vadede en güçlü aktör olmaya aday. İran ise Ortadoğu halkları için ilham kaynağı olamayacak bir rejime sahip. Ancak Ankara, Batı için (Washington ile NATO, Avrupa başkentleri ile de AB sebebiyle) işbirliği yapılması gereken bir müttefik aynı zamanda.
Bunun için dolaylı hedef alınıyor. Aslında 2013'ten bu yana Türkiye dolaylı şekilde sınırlandırılmaya çalışılıyor.
Obama ile başlayan bu politikayı Trump'ın tercih etmediğini düşünüyorum. Ancak bu fikir Washington'da hala mevcut.
Dahası, İsrail ve Körfez bu politikayı çok önemsiyor. Bunun için ABD'nin Suriye'den çekilmesinin Türkiye ile koordineli olmaması için ellerinden geleni yapacaklar. Trump'ın ekibinin bu çifte sınırlandırma tuzağına düşmemeleri lazım.