Cemil Çiçek... Tecrübeli bir siyaset ve devlet adamı... Sık sık söylediği bir söz var:
"Siyasetin yol haritasını tecrübe belirler."
Ve... Ali Naili Erdem... Tecrübe küpü... 97 yaşında.
Hukukçu... Eski milletvekili.
Çalışma Bakanlığı... Sanayi Bakanlığı... Başbakan Yardımcılığı... Milli Eğitim Bakanlığı... TBMM Grup Başkan Vekilliği... Siyasette bir ömür.
Alkışı duydu, ihaneti gördü.
Sürgüne gitmişliği bile var... 12 Eylül 1980 darbesinden sonra... Zincirbozan'a.
Gazetede buluştuk... Ali Naili Abi... Cemil Çiçek... Ve biz.
Sohbet... Saatler su gibi akıverdi.
***
Siyaset... İşte böyle bir şey
Alkış alkış alkış... Meydan alkıştan inliyor... Başbakan Demirel'i öven övene... Millet, Demirel'e dokunmak için birbirini eziyor.
Ali Naili Erdem... Demirel'in kulağına eğiliyor:
- Beyefendi... Peygamberliğinizi ilan etmediğiniz için sizi kutluyorum.
- Neden?
- O kadar çok övüyorlar ki... Ama siz hala sade vatandaşsınız.
Demirel gülümsüyor... Susuyor.
Ali Naili Erdem, "Siyaset... İşte böyle bir şeydir" diyerek sohbeti sürdürdü:
- Kudretli isen... Makam sahibi isen... Yüzüne gülen, alkışlayan çoktur... Ama ayağın kayarsa, güç kaybedersen, makamda değilsen... Seni çiğnemek için sıraya giren daha çok olur.
***
Gençliğin formülü
Neşesi yerinde... Sağlığı iyi... Maşallah.
Cemil Çiçek takıldı... "Genç kalmayı nasıl başardınız?"
Ali Naili Erdem'in yanıtı:
"Rabb'ine olan sevgiyi ivazsız (çıkarsız) ve garazsız (kinsiz) devam ettirirsen... Genç kalırsın."
***
Cehalet
Ali Naili Erdem... Siyasette iken... Ve daha sonrasında... Meclis Kütüphanesi'ne en çok gidenlerden biriydi.
Cemil Çiçek de öyle... "Kitap kurdu" desek yeridir. Söz okumaktan, araştırmaktan açılınca... Cemil Çiçek dedi ki:
"Cahilin sofusu, şeytanın maskarası olur... Siyasetin cahili de, gerçeklerin ve tarihin maskarası olmaya mahkûmdur."
***
Kitabın ortasından
Demokrasi... Yıllar boyu yaşanan sancılar... Ödenen bedeller... Demokrasinin yerleşmesi... Bunları konuşuyorduk.
Ali Naili Erdem sordu:
- Adalet Bakanlığı yaptınız... Meclis Başkanlığı yaptınız... Siz ne diyorsunuz Cemil Bey? Cemil Çiçek, "az" konuştu... Ve kitabın ortasından konuştu:
- Demokrasinin üç ayağı var... Hukuk... Ahlak... Ve kültür... Bu ayakların birinde veya ikisinde arıza varsa... Demokrasi, diyet demokrasisi olur... Yani kalorisi olmayan demokrasi.
***
Siyasetçinin kaderi
Milli Güvenlik Konseyi kararı... Çanakkale... Lâpseki ilçesi... Çardak Beldesi... Zincirbozan mevkii... Askeri karargâh... Bazı siyasetçiler, ikamete tabi.
16 kişiler.
Adalet Partisi'nden Süleyman Demirel, Ali Naili Erdem, Ekrem Ceyhun, Saadettin Bilgiç, Nahit Menteşe, İhsan Sabri Çağlayangil ve Yiğit Köker.
Cumhuriyet Halk Partisi'nden Deniz Baykal, Celal Doğan, Sırrı Atalay, Metin Tüzün, Ferhat Aslantaş, Süleyman Genç ve Yüksel Çakmur.
Büyük Türkiye Partisi'nden; Hüsamettin Cindoruk ve Mehmet Gölhan.
Ali Naili Erdem, Zincirbozan kapısında Demirel'e dönüyor:
- Beyefendi... Köprü... Baraj... Yol... Fabrika... Üniversite... İlim... İrfan... Bürokrasi... Şimdi arkamıza bir bakar mısınız? Kimse yok.
Demirel yanıt vermiyor... Yürüyor.
Yıllar sonra... Demirel Başbakan... 1991... Bir gün, Ali Naili Erdem'e takılıyor:
- Naili... Arkamıza bir bak... İnsan seli.
Ali Naili Erdem... Zaman tünelindeki bu iki anıyı paylaşıp, noktayı koyuyor:
- Sevgili Yavuz... Sayın Cemil Bey... Bizim insanımız düğüne gitmeyi sever.
***
Özal'a rahmet
Darbe... 12 Eylül 1980... Demokrasi tatilde... Liderler; Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit... Hamzakoy'da... Askerin misafirleri(!).
Necmettin Erbakan ile Alpaslan Türkeş... Uzunada'da... Onlar da misafir(!).
Ali Naili Erdem... 19 yıllık milletvekili... Eski bakan... Evli, çocukları var... Hayat zor.
Evin geçimi için... Halılarını satmıştı.
- Naili Abi... Hatırlar mısınız? Eski Balıkesir Milletvekili rahmetli Engin Tanrıverdi, 12 Eylül darbesinden sonra çok sıkıntı çekti... Ankara'nın Sıhhiye Halk Pazarı'nda zeytin satmıştı... Ve zeytinyağı.
- Hatırlamaz olur muyum? Allah, Turgut Özal'dan razı olsun... Başbakan olunca, eski milletvekillerinin özlük haklarını düzenledi... Bizi ele güne muhtaç olmaktan kurtardı.
***
Siyasi kültür
Siyaseti konuşuyorduk... Ali Naili Erdem, "Türkiye'de siyasi kültür hala tam oturmuş değil" dedi ve ekledi:
Riyadan (ikiyüzlü anlamında) uzak insan varlığının çoğalması lazım.
Siyasette öyle insanlar tanıdım ki... Benimle konuşurken başkasına göz kırpıyordu.
***
Bir gün önce... Bir gün sonra
İzmir... Kemalpaşa... 26 Mayıs 1960... Demokrat Parti'nin etkinliği var... Kaymakam da katılmış.
Yemek... Sohbet... "En büyük başkan bizim başkan" diye sloganlar atılmış... DP İlçe Başkanı Ali Naili Erdem için. Bir omuzlara alınmadığı kalmış.
Ertesi sabah... Darbe... 27 Mayıs 1960.
Ali Naili Bey, kaymakamlığa gitmiş.
1. Bırakın, "Hoş geldin" demeyi... Yüzüne bakan çıkmamış.
2. Üstelik... Herkes sormaya başlamış... "Daha tutuklanmadın mı? Senin saçlarını ne zaman kesecekler?"
***
Demokrasi
Siyasetin tek partili yılları... Çok partili yıllar... Ali Naili Erdem, "Cumhuriyet'in bütün dönemlerini yaşadım" dedi:
- Sene 1947... Hukuk öğrencisiyim... Hoca (Vasfi Reşit Seviğ... Ordinaryüs Profesör) öyle bir şey söyledi ki... Not ettim... Defterimde hala duruyor:
"Demokrasi sadece sayısal bir kavram değildir... Aynı zamanda ahlaki ve hukuksal bir kavramdır."
***
Ders
Ali Naili Erdem... Darbeden (27 Mayıs 1960) sonraki ilk seçimde (1961) Meclis'e girdi.
Ve... Darbeye (12 Eylül 1980) kadar Meclis'teydi... Aralıksız 19 yıl milletvekilliği.
Söylediği üç sözü paylaşmalıyız:
İktidarda iken günde 12 saat çalışıyorsak, muhalefette iken 15-16 saat çalışıyorduk.
Bazen Meclis'te kürsüye çıkmam gerekiyordu... 15 dakika konuşmak için 2 gün hazırlık yapıyordum... Öğrenci gibi.
Siyaset laf yarıştırmak değildir... Yaptığın konuşmanın entelektüel derinliği olacak... Bunu için de okuyacaksın... Araştıracaksın... Sonra mikrofonun, kameranın karşısına geçeceksin.
***
Yine buluşacağız
Dostların haberi olmuş... Ali Naili Erdem ve Cemil Çiçek ile bir araya gelişimizden... Sohbetimizden... Sitem eden edene.
"Bana neden haber vermedin?" diye.
Söz... Önümüzdeki günlerde yine eski dostlar buluşması var... Haber vereceğiz.