Erzurum'a gitmiştik... "Dönemin Başbakanı" Süleyman Demirel ile birlikte.
Belediye'nin önünde... Mitingde...
Başbakan konuşurken...
Erzurumlu'nun biri bağırdı:
- Sayın Başbakanım... Şikâyetim var... Beni dinle. Ortalık birden dalgalandı.
Süleyman Bey "Güvenlik görevlilerini" uyardı:
- Sakın ha sakın... Bu adama ilişmeyin...
İtip kakmayın.
Sonra da... Adamı "Konuşma kürsüsünün önüne" çağırdı:
- Hele gel bakalım... Söyle...
Nedir şikâyetin? Erzurumlu... Kürsünün önüne geldi...
Sesini yükseltti:
- Sayın Başbakanım... Bir kilo et kaç lira?... Ateş pahası... Ne olacak halimiz?
Demirel güldü...
Ve "Diyalog" başladı: - Dadaş... Bu memlekette hayvanı kim yetiştiriyor?..
Hayvancılığın merkezi hangi şehir?
- Bizim burası... Erzurum... Hayvanı biz yetiştiriyoruz.
- Dadaş... Öyleyse ne diye bana şikâyette bulunuyorsun?
Erzurumlu "Vallah sen de haklısın Başbakanım" demişti...
Ve meydan kahkahaya boğulmuştu.
Şimdi... Siyasetçilerin "Etik güzellemeleri" de buna benzemiyor mu?
"Etik dışı eylemlerde, söylemlerde" bulunanlar kim?..
Sizlersiniz. "Etik üzerine şikâyetlerin" sahipleri kim?.. Yine sizler.