Seneler önceydi...
2001... Ekim sonu.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Meclis'te konuşmuştu.
"Siyaset etiği" üzerinde durmuştu.
Milletvekillerinin "Telefonla iş takip etmelerinden" şikâyette bulunmuştu.
Sonunda... Ne mi oldu?
Kemal Derviş böyle bir konuyu "Açtığına açacağına pişman oldu."
Bazı bakanlar... Kabine arkadaşları Kemal Derviş'i "Ayıpladılar."
Milletvekilleri... Meclis kürsüsünde...
"Bu sözler Meclis'e hakarettir" diyerek...
Kemal Derviş'i "Kınadılar."
Hatta... "Meclis Başkanlığı bile."
Bu olayların "Yakın tanığı" olarak...
Zaman zaman alevlenen "Siyasî etik özlemlerine" şüphe ile bakıyoruz.
Haksız mıyız?