Diyarbakır'da Hasanpaşa Hanı'nın bitişiğinde "tarihi bir kapalıçarşı" vardır. Eskiden "kasaplar çarşısıydı."
1988'de "kuyumcular çarşısı" oldu. Çarşıdaki dükkan sayısı 56.
Hacı Şaban Peker, kapalıçarşının "yöneticisi."
Aynı zamanda "kuyumcu." Asıl mesleği "inşaat mühendisliği." 12 yıl mühendislik yaptıktan sonra, 1988'de kuyumculuğa başlamış.
***
Diyarbakır'da "22 ayarın altında" altın satılmıyor.
En çok satılan "Diyarbakır hasırı." Bileğe takılıyor.
- Hacı bey işler nasıl?
- Burada gelenek şu... Oğlunu evlendireceksen 150-200 gram altın alacaksın. 5-6 milyar eder. O para kimde? Ama mecbursun borç harç alıp, gelin kıza takacaksın.
Saat 12.00'yi geçiyordu.
Hacı Şaban Peker o saate kadar "sadece 1 bilezik satabilmiş." "Piyasa durgun" dedi.
***
- Eee Hacı bey daha daha ne var, ne yok?
- Yavuz bey konuşacak çok şey var.
- Konuşun öyleyse.
Kuyumcu Şaban Peker konuştu:
* Kürt meselesi gerçek.
* Kürtüm, Kürtlüğümle gurur duyarım. Ama kimse PKK ile karıştırmasın.
* Kürtler çok yerde potansiyel PKK olarak görülüyor. Bu çok yanlış ve incitici.
* Kürtüm ve PKK'ya lanet okuyorum.
* 2 çocuğum aynı anda askerde... Biri Kütahya'da havacı, diğeri Erzincan'da topçu.
* Diyarbakır'ın huzurlu olmasını çekemeyenler var.
* Türkiye'yi ille de karıştırmak isteyenler var.
* Tam huzur, sükun, barış geliyor, bakıyorsunuz sanki gizli bir el gelip, kaşıyor.
***
"Öteki kuyumcular" kendi dükkanlarına da uğramamızı istediler. Hepsinin "söyleyecek sözü" vardı. Dertlilerdi. Biri dedi ki "ilk defa ulusal medyadan bir kişi çarşımıza girdi." Öteki dedi ki "siyasetçi de uğrar ama seçimden seçime."