Denizli misafir ağırlıyor... Dün Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'i konuk etti... Bugün de Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç Denizli'de olacak.
Biz de direksiyonu Denizli'ye çevirdik.
Buraya gelip de Babadağlılar İşhanı'na uğramamak olmaz.
Babadağ, Denizli'nin ilçesi.
Tam bir "iş adamı fidanlığı."
Türkiye'nin pek çok büyük sanayicisi Babadağlı.
Denizli'nin merkezindeki Babadağlılar İşhanı da "kentin nabzının attığı yerlerden biri."
***
Yalçın Kayacık, Babadağlı.
Dükkanı Babadağlılar İşhanı'nın girişinde.
- Söyle bakalım Babadağlı... Denizli nasıl?
- Şincik sana Denizli'nin halini diyiverem... Gözelcene bi yazıveresin.
İşte Yalçın Kayacık'ın anlatımıyla Denizli...
***
Yavuz Abi.
50-60 ay taksitle araba satılmaya başlandı.
Yoldan geçen arabalara bi bakıvir.
Heç eski araba göreyon mu?
Herkes arabayı yenileyo.
Ayrıcana bankalar ev kredisi vermek için birbiriyle yarışeyo.
Millet tasarrufunu otomobile, eve yatıreyo.
Kimse gelip çarşıdan alışveriş yapmeyo.
Senin anlayacağın işler biraz kesat.
Ne diyek, bugüne de çok şükür.
***
Yeri gelmişken Yalçın Kayacık'ı biraz anlatalım.
O bir (Ağa).
(Babadağ rahvan at yarışları ağası).
Babadağ'da yapılan yarışlarda atlar "dört nala koşmaz."
"Koşarmış gibi" hızlı adımlarla yürür.
Yalçın Kayacık:
- Ben bi yandan atın üstünde yarışırken, bi yandan da gene atın üstünde orta şekerli gayfemi içerim.
***
Denizli'de gideceğimiz başka yerler, dinleyeceğimiz başka kimseler de var.
Onun için Yalçın'a veda ediyoruz.
Ama o bırakmıyor:
- Abi... Du bakali... Daha şincik geldin... diyeceğim bitmedi... Nereye gideyon... Sana anlatacağım mühim bir mesele var... Hele onu da bi dinliyivir.
İşte yine Yalçın'ın anlatımıyla "önemli sorun."
***
Yavuz Abi.
Bankalar yoldan geçen herkese kredi kartı dağıteyo.
İstersen gel kapının önüne çıkak.
Gelip geçeni çevirek.
Herkesin cebinde üç-beş kredi kartı.
Üstelik bazı bankalar kredi kartının yanında hedaye de veriyor.
Dışbank, kredi kartı alan herkese bir de şemsiye dağıteyo.
Şemsiye emme, eyi şemsiye.
İçi başka renk, dışı başka renk.
İçi kumaş, dışı kumaş.
Millet üç kuruşluk alışveriş edecek. Onu da kredi kartıyla edeyo.
Abi kredi kartı davasına benim aklım bi türlü ermeyo.
Senin aklın ereyo mu?
Ereyo ise diyivir, biz de öğrenek.
***
Yalçın'ın dükkânı İstasyon Caddesi'nde.
Oradan ayrıldık. Denizli Ticaret Odası'nın yolunu tuttuk.
Doktorlar Caddesi'nden geçerken bir fırın gördük.
Tabelasında "Unlu Maddeler" yazıyordu.
Vitrin ekmek ve simit doluydu.
Camekana "şu yazı" yapıştırılmıştı:
"Kredi kartı geçerlidir."
***
Ekmek kaç para?
Simit kaç para?
Artık ekmek-simit de mi kredi kartıyla?
Sorumuza aldığımız yanıt:
- He vallah... Aynen öyle... Millet geliyi... Bir milyonluk, iki milyonluk bişiy alıyi... Kredi kartı veriyi... Biz de bu işten bişiy anlamıyik.
***
Denizli gözlemlerimizi bir başka gün anlatmaya devam edeceğiz.