Avanos'ta Galip Körükçü ile eşi Lilian hanım "size çömlek yapmayı öğreteceğiz" dediler.
Teşekkür ettik. "Anlamadığımız bir iş" dedik. Ama gördük ki, Avanos'a gelen çok kişi "çömlek tezgahının başına" geçiyor.
Özellikle de yabancılar.
Sırf bu iş için gelenler, çömlekçiliği öğrenenler var.
***
Lilian hanım:
- Çamurla çalışmak çok güzel... Çamur, insanın vücudundaki elektriği alıyor... Stres diye bir şey kalmıyor... Kendini yaptığın işe veriyorsun ve çamurdan başka bir şey görmüyorsun... Bu insanı müthiş dinlendiriyor... Tıpkı yoga gibi.
***
Çömlekçi Galip:
- Çömlek yapılan tezgah sürekli dönüyor... Tezgahı ister elektrik motoruyla çalıştırırsın, ister ayağınla döndürürsün... En iyisi ayakla döndürmek.
- Neden?
- Ayağınla tezgahın dönüş hızını ayarlarken, elinle de çamura şekil veriyorsun... El ve ayak uyumu sağlanıyor... Denge kuruyorsun... Nefes alışın bile belli bir dengeye oturuyor... Sakinleşiyorsun...
Dünyadan kopuyorsun... Hiçbir hastalığın kalmıyor.
***
Lilian hanım:
- Galip'in söylediği gibi çamurla bütünleşiyorsunuz... Bu sizde bir konsantrasyon yaratıyor... Tansiyonunuz, nabzınız, kalp atışınız ideal hale geliyor.
***
Galip Usta:
- Çömlekçilik eskiden erkek işiydi... Şimdi kadınlar da yapıyor.
Lilian hanım:
- Çocukların eli çok yatkın... Çocuklar da öğreniyor.
***
Karı koca "özgün çalışmalar" yapıyorlar.
Çanak, çömlek, vazo, heykel. Aklınıza ne gelirse.
Renk renk, çeşit çeşit, boy boy tabaklar.
Çamur, onların yaşamının bir parçası.
"Üstünüz başınız toprak, çamur" diye takılacak oluyoruz.
Lilian hanım:
- Topraktan geldik, toprağa gitmeyecek miyiz?
Çömlekçi Galip:
- Veysel'in dediği gibi, benim sadık yarim kara topraktır... Varsın üstüme, başıma çamur bulaşsın.