Gazetede dün öğle yemeğinde dört kişiydik: Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan, Ankara Temsilcimiz Aslı Aydıntaşbaş ve biz.
Konuklarımızı "hoş geldiniz, nasılsınız" diye karşıladık ve...
Ardından da ekledik:
- Zina.
Köksal Toptan "konu doğru tartışılmıyor" dedi.
Cemil Çiçek'in tepkisi ise şöyle oldu:
- Siluete ateş ediliyor... Türkiye'de kavga kültürü çok yaygın... Ama tartışma kültürü zayıf.
***
Köksal Toptan:
- Türk Ceza Kanunu'nu bütünüyle değiştiriyoruz... Türkiye ilk kez bir temel yasasına kendi damgasını vuruyor... Çok önemli bir olay... Zina tartışması ile bu önemli reforma gölge düşmemeli.
Cemil Çiçek:
- Türkiye'de ilk kez büyük bir uzlaşma ile yepyeni bir yasa yapılıyor... Herkes bu konuda görüşünü söylemeli... Ama 33 hukuk fakültesinden sadece 2'sinde Türk Ceza Kanunu tartışıldı.
***
"Zina konusunu" uzatmayacağız. Sadece Cemil Çiçek'in "iki sözünü" aktarmakla yetineceğiz:
1. Gözden kaçan bir şey varsa TBMM'de düzeltilir.
2. Devlet olarak kimsenin yatak odasında işimiz yok.
***
"Asıl üzerinde duracağımız konu" ise farklı.
Cemil Çiçek'in "hukuk fakülteleri ile ilgili" sözleri. Türk Ceza Kanunu değişikliği Hukuk Fakülteleri'nde tartışılmayacak da, nerede tartışılacak?
Elbette toplumun bütün kesimleri görüşünü söyleyecek. Ama konunun öncelikli "ilgilisi" bilim kurumları değil mi?
2 Hukuk Fakültesi kendisini "konunun ilgilisi" sayarken, 31'i acaba "seyircisi" olarak mı kabul ediyor?
***
Tabii bir ülkede "holdinglerde çalışan bilim adamı sayısı", araştırmayla uğraşan bilim adamı sayısından fazlaysa...
Orada "araştırmacılık" yükselen değerler arasında yer almaz.
***
Sohbet sırasında Cemil Çiçek'e sorduk:
- Gündeminizde başka neler var? Adalet Bakanı "bir süredir üzerinde çalıştığı bir konudan" bahsetti:
- Siyasetin finansmanı. "İşte" dedik:
- Asıl sorun bu.
***
Türkiye zina tartışmasına harcadığı enerjinin KDV'sini "siyasetin finansmanı" konusunda harcasaydı... Kirlilik ve yolsuzluk bu kadar dal, budak sarmazdı.
***
Siyasetin finansmanı "demokrasinin en önemli konularından biri."
Siyaseti kim finanse edecek?
Devlet mi?
Partilere kayıtlı delegeler mi? Seçmen mi?
"Batı" bunun ölçülerini koydu. Biz koyamadık.
O yüzden de siyaset "al gülüm, ver gülüm" haline geldi.
***
Cemil Çiçek "şeffaflık" dedi.
Partilere ve adaylara yapılacak bağışların "herkes tarafından bilineceğini" söyledi.
- Ya bir aday, aldığı bağış konusunda yalan beyanda bulunursa?
- Yalan beyanda bulunduğu ortaya çıkarsa, milletvekilliği mazbatası iptal edilecek.
***
Cemil Çiçek'i yıllardır tanırız.
Yozgat'ta Belediye Başkanlığı yaptı. Yıllardır parlamentoda. Tecrübeli bir Bakan.
Eğer "siyasetin finansmanı" sorununu çözerse, "siyasal yaşamının en önemli işine" imza atmış olacak.
Ha gayret sayın Çiçek.