Yeni adalet yılı "beş gün sonra" açılacak. Açılış konuşmasını yapacak olan Mater Kaban "herkesin merak ettiği konuya" girecek mi? Yani Yargıtay-MİT-Çakıcı "krizi" ya da "üçgeni" diye "dile düşen" olaya. Şimdiden söyleyelim: Mater bey "güncele" hiç girmeyecek. Söylemi "ilkeler bazında" olacak. "Olaylardan" bahsetmeyecek. Seslendireceği ilkeleri "somuta indirgemeyecek."
İKİ GEREKÇE
Mater Kaban "hiçbir konuda basın açıklaması yapmayan" ve vitrinde görünmeyen bir isim. "6 Eylül'e kadar" suskunluğunu koruyacak.
6 Eylül'de "Adli Yıl"ı açacak. Ondan sonra "yine konuşmayacak." Onun sessizliği "iki nedene" dayanıyor.
1. Mater bey "yargıç kararı ile konuşur" düşüncesinde.
2. Yargıtay-MİT-Çakıcı olayı "adalete intikal etti."
Mahkeme, bu konu ile ilgili olarak "Yargıtay'dan da belge ve bilgi" istiyor.
Bunları mahkemeye gönderecek olan kişi Mater Kaban.
Böyle bir durumda Mater beyin "olaya dair" tek söz söylemesi bile mümkün değil.
40 YILLIK HUKUKÇU
Kamuoyu, şu anda "vekaleten" Yargıtay Başkanlığı koltuğunda oturan Mater Kaban'ı pek tanımaz. "40 yıllık" hukuk adamı. 1964'te göreve İstanbul'da "hakim adaylığı" ile başladı. Sonra yıllarca "savcılık" yaptı. 1977'de "Başsavcı yardımcısı" olarak Yargıtay'a geldi. 1988'de "Yargıtay üyeliğine" seçildi.
Yüksek yargı camiasında "saygın... Sevilen" bir isim. "Son seçimde" Yargıtay Başkanlığı'na adaylığını koymuştu. Seçimi Eraslan Özkaya kazandı. Ama Eraslan beyi ilk kutlayanlardan biri Mater Kaban'dı.
KIDEM
Biraz daha ayrıntı verecek olursak... Mater bey Yargıtay'da "9. Ceza Dairesi üyesiydi." Sonra "Ceza Genel Kurulu'na başkan seçildi."
Yargıtay'da "Başkanlık" boşalacak olursa... Ya "Ceza Genel Kurulu Başkanı" vekalet eder. Ya da "Hukuk Genel Kurulu Başkanı." Kimin vekalet edeceğinin "ölçüsü" kıdemdir. Eraslan Özkaya "20 günlük rapor" alınca... Hukuk Genel Kurulu Başkanı Mehmet Handan Surlu'dan "daha kıdemli" olan Mater Kaban "görevi" devraldı.
ADANA'DA BİR OLAY
Madem "ayrıntıya" girdik.
Dilerseniz "fi tarihine" kadar uzanabiliriz.
Adana'da 3 kişi "tuzlu bulamaç yedirilerek" öldürülmüştü. Dönem "zor" bir dönemdi.
"Sıkıyönetim" vardı.
"Olay" Adana Ağır Ceza'ya intikal etti. Devletin "derinlikleri" bu olayla fazlaca ilgiliydi."Sanıkların tutuklanmaması" isteniyordu. Yargı "etki altına alınmaya" çalışılıyordu. Ama yine de "sanıklar" tutuklandılar. Fakat dava "Adana'da görülemedi."
"İzmir'e" havale edildi.
DERİN DEVLET
İzmir'de de "derin devlet" devredeydi ama...
"Bağımsız yargı" bu etkileri aştı. Kararını açıkladı:
"Bir yüzbaşı, bir üsteğmen, bir astsubay ile bir adli tabibin, işkence yapmaktan dolayı 36'şar yıl mahkumiyetine..."
TEMYİZ
İzmir'in kararı "temyiz edildi." Derin devlet "Yargıtay nezdinde de" girişimlerde bulundu ama... Sonuç değişmedi. Fakat Yargıtay, İzmir'in "36 yıl" olarak belirlediği mahkumiyeti "20 yıla" indirdi.
İTİRAZ
İşte bu sırada "savcı kimliğiyle" Mater Kaban, Türk yargı tarihi için önemli olan bir çıkışta bulundu:
- İtiraz ediyorum.
Üç kez "tebliğname" yazdı. Yargıtay "Ceza Genel Kurulu'nun" toplanmasını sağladı. Ve orada dedi ki:
- Kimse yasalardan üstün değildir... İşkence bir insanlık suçudur... Sanıklara, her ölüm için ayrı ceza verilmelidir... Bu ceza da 30'ar yıl hapistir.
Ceza Genel Kurulu "kararını" açıkladı:
- Sanıkların 30'ar yıl hapsine.
HAKİMLER VAR
Mater beyin itirazı ve Ceza Genel Kurulu'nun kararı Türkiye'de "bazı çevreleri" çok rahatsız etti. Ama Batı'da "Türkiye'de hakimler var" yorumları yapıldı. Türkiye'nin işkence ile mücadelede samimi olduğuna bugün Batı inanıyorsa, bu inancın kaynağı "işte bu sözünü ettiğimiz" olaydır.
3 OLASILIK
Ayrıntıları bırakalım ve "güncele" dönelim. Eraslan Özkaya'nın "20 günlük rapor süresi" dolunca ne olacak?
1. Emekliliğini isteyecek. Eraslan beyin "dün itibariyle" havası, emekliliğini isteme yönünde değildi.
2. Yeni bir rapor daha alacak.
3. Göreve dönecek.
2 KONU
Eraslan bey göreve dönecek olursa... Burada fazla oturamayacak. Zira "1 Aralık'ta" yaş haddinden emekli oluyor.
Eraslan Özkaya "rapor süresi dolunca" göreve dönmezse, Mater Kaban "vekaleten" başkanlığa devam edecek. Ancak o da "fazla kalamayacak."
Zira "24 Ekim'de" o da yaş haddinden emekli. Yani günümüzde Yargıtay'da en çok konuşulan "iki konudan" biri, Yargıtay'ın yeni başkanının kim olacağı.
Diğer konu malum: Yargıtay-MİT-Çakıcı "vakası."
YARGI YIPRANDI
Bugünlerde "bu konulara" giren devlet büyüklerinin ilk sözleri şu oluyor:
"Yargı yıpranmamalı."
Doğru ama "yargı zaten yeterince yıprandı." Ve yargı "sadece bu son krizde" yıpranmadı. "Bu iş" daha eskilere uzanıyor.
VİCDAN VE CÜZDAN
Seneler önce Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun "yargıç vicdanı ile cüzdanı arasında sıkıştı" dediği için neredeyse "linç edilecekti."
Oysa saygın bir hukukçu olan Uygun "yargıcın tam bağımsızlığı için... Kendini mesleğine tam verebilmesi için" o konuşmayı yapmıştı.
REFORM
Evet yargı yıprandı. Yıpranmadan Yargıtay da "nasibini" aldı. Şimdi "güncelle ilgili dava" devam ederken, "yargı ile ilgili reform" da gündeme gelmeli. Ve Yargıtay "iş yükü altında ezilen durumdan" çıkarılıp, gerçekten "konumuna uygun yüksek yargı organı" haline gelebilmeli.
6 EYLÜL
6 Eylül'de Türkiye "saygın bir hukuk adamı" olan Mater Kaban'dan "hukuk fakültelerinde ders olarak okutulabilecek" bir konuşma dinleyecek.
Kaban 40 yılın birikimiyle "en yüce değerin hukuk olabilmesi için" temel ilkelerden bahsedecek. Bizce "doğrusu" da bu. "Güncel... Dedikodu... Hırs... İntikam" 40 yıldır onun hep uzağındaydı.
Yine "uzakta tutmasında" yarar var.