Seneler, seneler önceydi. Belki 25 sene. Almanya'ya gitmiştik. Frankfurt havaalanında bizi, "Tercüman Gazetesi Almanya Büro Şefi" Doğan Pürsün karşılamıştı. "Otele" bırakacaktı. Yolda dedi ki: - Ben evde yalnızım... Sen de otelde yalnız kalacaksın... Gel bu gece bizim eve gidelim... Hasret gideririz... İkimiz de yalnız kalmamış oluruz. "Ev halkı nerede" diye sorduk. Pürsün "oğlum Yankı sünnet oldu" dedi: - Annesi de hastanede... Onun yanında refakatçi olarak kalıyor. "Öyleyse önce hastaneye uğrayalım" dedik. Uğradık. Ziyaret ettik. Ve sonra da Doğan Pürsün'le eve gittik.
***
Seneler geçti aradan. Doğan Pürsün "eskiden" yazları Bodrum'a gelirdi. Bodrum'daki evini sattı. Birbirimizden iyice koptuk. Arada, sırada birbirimize selam gönderiyoruz, o kadar.
***
Frankfurt'ta, Belediye Sarayı'nın koridorlarında ilerlerken, bir sesle irkildik: - Amca... Yavuz amca... Amca. "Bu da kim?.. Kime sesleniyor" diye döndük. Genç bir adam boynumuza sarıldı: - Yavuz amca, tanıdınız mı, ben Yankı Pürsün. - Yankı... Burada ne arıyorsun?.. Belediyede bir işin mi var? - Ben Frankfurt Parlamentosu üyesiyim.
***
Yankı "30 yaşında." Yerel parlamentonun "dokuz yabancı üyesinden" biri. Yerel parlamentoda bir İngiliz, bir Faslı, bir İspanyol var. İkişer de Türk, İtalyan ve Yunanlı. - Yankı hangi partidensin? - FDP... Hür Demokrat Parti. - Kaç yıllık partilisin? - 11 yıllık. - Yerel parlamentoya ne zaman seçildin? - 2002'de.. Beş yıllığına. - Bütün gün burada mısın? - Hayır... Lufthansa'da, merkezi planlamada çalışıyorum... Belediyeye, toplantılara geliyorum.
***
İşi, gücü, diğer randevuları, Belediye Başkanı'nı, yerel yöneticilerle toplantıyı falan "iptal ettik." Ve doğruca Yankı'nın odasına gittik. "Sekreteri" var, "danışmanı" var. Ama "odacısı, çaycısı" yok. Zaten Belediyede "Başkan'ın bile odacısı, çaycısı" yok. Zira onlarda "böyle bir ünvan... Kadro... Kavram" yok.
***
Yankı aynı zamanda "Meclisspor" futbolcusu. Takım "yerel parlamento üyelerinden" oluşuyor. Yankı, savunmada oynuyor. - Kimlerle maç yapıyorsunuz? - Gazetecilerle... Polislerle... Yabancı diplomatlarla... Doktorlarla.
***
Yankı anlattı ki... "Bekçilik hizmetlerini" özelleştirmişler. "Temizliği" özelleştirmişler. "Telefon santralını bile" özelleştirmişler. Yerel parlamentoda "sekiz Bakan" var. Belediyede "sadece onlara" araç tahsis edilmiş. Sekiz Bakan'dan birinin şoförü "Türk."
***
- Yankı... Gelelim şu kaldırım işine. - Ne kaldırımı? - Frankfurt'ta kaldırım kaç yılda bir yenilenir... Kaç yılda bir yeni taş döşenir? - Anlayamadım. - Yankı sen ayda mı yaşıyorsun? - Hayır. - Öyleyse? - Kaldırım taşı 25 yılda, 30 yılda bir değişir herhalde... Ben Frankfurt'ta doğdum, büyüdüm, bugüne kadar kaldırım taşının değiştiğini hiç görmedim ki.
***
Vedalaşmamız zor oldu. Yankı "bırakmam" dedi. Bizim "gitmemiz" gerekliydi. "Tekrar buluşmak için" sözleştik. Ama bu defa "arayı 25 yıl açmayacaktık."