Avrupa'da yola devam eden iki takımımız kaldı. Avusturya ve İskoçya'ya problemsiz gidiyorlar. Bursaspor'dan başlayalım.
Ertuğrul Sağlam, ilk Valencia maçında aslında kendisi de itiraf etti; dolayısıyla takım da uyudu. Sağlam, muhtemelen Valencia'nın ikinci takımıyla çıkacağını öğrenmişti. Orta sahayı kalabalık tutan, rakibe zor pozisyon veren, sabırlı oynayan, duran top veya bireysel yetenekle skor yakalayıp daha fazla savaşıp, ikinciyi bulursa eyvallah, bulamazsa üç puanı cebine koyan bir takım Bursaspor. Ama bu bildiğimiz, alıştığımız takımı bu kez hem de ilk kez Bursa'da Valencia maçında fazla ofansif oynattı. Hatta hatırlayalım ligde Galatasaray, Fenerbahçe gibi maçlarda Hüseyin'in yanına daha dirençli orta sahaya koyarken, Valencia maçında Ergiç'i koyarak beş ofansif futbolcuyla oynadı.
Valencia maçında aslında üçüncü dakikada sonuç belliydi. Yani Ertuğrul Sağlam ve takımı böyle bir teknik adam ve takım değillerdi. Grubun birincisinin Valencia olacağını düşünüyorum. David Villa ve Silva ayrıldı ama daha da güçlendiklerini, bu sene daha iyi top oynadıklarını gördüm. Grupta birinci olurlar gibi geliyor bana. Manchester United da geçen yılki gücünde olmadığı gibi, böyle maçlarda fazla rotasyon yapıyor. Manchester United'ın kadro kalitesi eskiden birbirine yakınken şimdi uçurum var. Ki Glasgow Rangers maçında bunun sıkıntısını yaşadılar. Rangers son lig maçını pazar oynadı.
Oyunun büyük bölümünü geride götürdüler, 2-0 mağlubiyetten döndüler. Dolayısıyla oyuncuları fizik ve psikolojik olarak zorlandılar.
Rangers inşallah Bursaspor'u Valencia maçına göre değerlendirir. Ama Valencia maçındaki Bursa'yı bulmayacak karşısında. Yangın yapan, heyecanlı bir taraftarı var. Oyun içerisinde beşer, onar dakikalık baskılar kuruyorlar. Ve savunmayı da çok çıkarıyorlar. Bursaspor'un aradığı bir ortam bulunacak bence. Yeter ki, 10-15 dakikalık o hızlı bölümleri tutabilsin.