Fenerbahçe-Beşiktaş maçları her zaman taraftarlar ve hatta camialar arasında büyük önem taşır. Bu, 100 yıldır böyledir. Pazar günkü derbi sezon başı olmasına rağmen Fenerbahçe cephesinde puan açısından daha da önemli hale gelmişti. Fenerbahçe kazanıp üstlerde olmak ve toparlanmak istiyordu. Kazanamadığı takdirde önünde birçok takım olduğunu biliyordu. Kaldı ki bu derbiyi kazansa Beşiktaş'ı da yakalama şansı vardı. Ama kazanamayınca Bursa ile arasındaki fark daha 5'nci haftada 8 puanı buldu.
Hem sezon başındaki kötü gidişat, hem de seyircisinin önünde ilk lig maçına çıkması konsantrasyon ve heyecan dışında ciddi hatalar yapabilecek bir ortamı da beraberinde getiriyordu. Zaten oyunun ilk 25 ve son 25 dakikasında bu psikolojik faktörler ve olumsuzluklar ön plana çıktı.
Derbiye ilk 25 dakika Beşiktaş hükmetti ve çok ama çok iyi oynadı. İlk ciddi atağında karambolde golü bulan ise Fenerbahçe oldu. 25 ve 45'nci dakikalar arasında Gökhan Gönül, Niang, Dia ve Alex'le yüzde yüz gol pozisyonları da Fenerbahçe'den geldi. Doğrusu oyuna iyi başlayan Beşiktaş adeta kroke olmuştu. Schuster'in genellikle tecrübeli oyuncuları tercih etmesinin sebebi bu tür maçlarda sakinliklerini korumalarından kaynaklanıyor. 25 ile 45'nci dakikalar arasında Beşiktaş bunu iyi yapamadı.
Ama belli ki Beşiktaş devre arasında 15 dakikada toparlanma şansı bulmuştu. İkinci yarıya da iyi futbol oynayarak başladılar. Bu kez de Schuster'in şanssızlığı şu oldu. Zorunlu iki değişikliği erken yapmıştı; elindeki son silahını da öyle bir dakikada sokmalıydı ki maçı döndürebilmeliydi. Ve öyle de yaptı: Aurelio'yu çıkarıp Bobo'yu oyuna soktu. Bobo girdikten sonra oyunda üstünlüğü olan Beşiktaş, pozisyonlar da bulmaya başladı. Fenerbahçe savunması Nobre ile kolay baş ederken Bobo girdikten sonra dağıldı, dengesi bozuldu. Hatta ofsayt taktiği bile yapmak zorunda kaldı. Bu tür toplardan ikisi golle sonuçlanmadı; üçüncü de zaten penaltı oldu.
EMRE OLMAYINCA MECBUREN UZUN OYNADILAR
İkinci yarıda Fenerbahçe'nin yukarıda bahsettiğim psikolojik faktörleri devreye girdi. Takım oyunun son bölümünde daha fazla yaslandı. Yine de kontradan üç tane net pozisyon buldu. Bu tür maçlarda ikinci golü bulacaksın. Zaten derbilerde önde olan takım arkada bekler, mağlup takım topa sahip olmak ister; bu hep böyledir. Bu kez yalnız yüzde 10-15 oranında şans verdi Beşiktaş'a karşı. Bunda en önemli etken kontratakları orta saha oyuncularıyla topu sürerek değil, uzun oynamak zorunda kaldılar çünkü Emre yoktu.
Fenerbahçe, aslında Beşiktaş'ın zayıf noktalarını tespit etmişti. Girebileceği maksimum pozisyonlara da girdi ama bir tanesini atabildi. Beşiktaş ise o hızlı oyun tarzından biraz taviz vererek, daha kontrollü hücum yapmak istedi. Oyunun ikinci yarısında bunda da başarılı oldu.