Yüksek enflasyon dönemlerinde birçok terminoloji hayatımıza girer. Misal, 'şrinkflasyon'… Ne demek biliyor musunuz? Aynı fiyata daha düşük gramaj demek… Ya da 'skimpflasyon'… Bu da üreticinin maliyet artışlarını tüketiciye yansıttığı bir durum… Aynı fiyata daha kalitesiz ürün ve hizmet demek oluyor. Ama Türkiye'de yaşananları en güzel anlatan hangisi biliyor musunuz?
İngilizcede açgözlülük anlamına gelen 'greed' ile enflasyon anlamına gelen 'inflation' kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşan 'greedflation' terimi…
Aslında bu terim epeydir var. İlk Kovid salgını sırasında duymuştum. Son ABD seçimleri sırasında da sık sık rastladım. Hatırlayın, seçimlerden önce ülkede birçok anket yapılmıştı. Amerikalıların yüzde 90'ı enflasyonunun arkasında açgözlü şirketlerin olduğunu belirtiyordu. Fiyatlardaki artıştan yüksek kâr sağlayan şirketleri suçluyorlardı.
Peki bu terim ne anlatıyor?
Kalitede ya da miktarda bir değişim olmasa da fiyat algısındaki bozulmayı kullanan şirketlerin gereğinden fazla zam yapmasını ifade ediyor.
Bizim ülkeye ne kadar uygun bir terim değil mi?
Öyle ya…
Kovid oldu, hoop maskeye kolonyaya zam… Döviz kıpırdandı, hoop ekmeğe zam… Asgari ücret görüşmeleri başladı, hoop suya, sabuna zam… Deprem oldu, hoop çimentoya zam… Ramazan yaklaştı, hoop pirince, makarnaya zam… Kurban yaklaştı, hoop ete zam… Mülteciler geldi, hoop kiraya zam… Bir ülkede kuş gribi görüldü, hoop yumurtaya zam…
Üstelik, yapılan artışlar ne açıklanan enflasyon rakamlarıyla uyumlu… Ne maliyet artışlarıyla… Ne girdi fiyatlarıyla…
Bildiğiniz açgözlülük/ fırsatçılık… Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı sürekli denetimde…
Ama yüksek enflasyon döneminde bu saçma fiyatlandırmanın ardı arkası kesilmiyor.
Önceki gün tam da bu konuyla ilgili dev bir bankadan rapor geldi.
Rapor, JP Morgan'ın…
Aynen şöyle diyor; "Güçlü tüketici talebi sayesinde Türk şirketleri, artan maliyetleri karşılayabilmek için fiyatlarını hızla ayarlayabildi ve hatta bazen ihtiyacın ötesinde artırabildi. Son 3 yılda Türk şirketleri yüksek enflasyon ortamında başarıyla ilerledi ve çoğu, 2024 ikinci çeyrek itibarıyla brüt marjlarda zirveye ulaştı. Fiyatları hızla ve bazı durumlarda maliyeti karşılamanın ötesinde ayarlayabildi."
Anlayacağınız, bayağı bayağı 'fırsatçılık yaptılar' diyor.
İyi de madem denetimler, kesilen cezalar çare olmuyor, çözüm ne?
Dünyada birçok ekonomist, aşırı fiyat artışlarında tavan fiyatı gündeme getiriyor. Buna hep bir ağızdan 'serbest piyasa' diye karşı çıkıldığı için en iyi seçenek kâr vergisi gibi geliyor.
Kastım, Maliye'nin yeni çıkardığı asgari kurumlar vergisi değil… İngiliz modeline bakmak gerekir. Yıllık kârına göre kademeli artan bir vergi… İngiltere'de enerji şirketlerinin petrol ve doğalgaz kârları üzerine konan vergiler gibi…
Velhasıl, beklentisinin dahi üzerinde gerçekleşen kârı olan niye ek vergi ödemesin!