Kim ne derse desin AK Parti hükümetlerinin kamu maliyesindeki başarısını hiçe sayamaz. Bugüne kadar bütçe dengesi konusunda genellikle 'başarılı' bir sınav verdiler. 2002'de iktidara geldiklerinde yüzde 11.2 olan bütçe açığının milli gelire oranını 2003'ten itibaren alınan mali konsolidasyon tedbirleri sayesinde iyice azalttılar. Hatta 2006'da bu oran yüzde 0.8 seviyelerine kadar düştü. Daha sonraki yıllarda da (2009 küresel kriz hariç) yüzde 3'leri geçmedi. Düşünün, dünyanın başına 100 yılda bir gelebilecek pandemide dahi verilen desteklere, azalan vergi gelirlerine rağmen bütçe dengesi korundu. Yılsonu, tahminlerden daha iyi noktada kapatıldı. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 3.4'lerde kaldı. Aynı yıl ABD'nin bütçe açığı 14.9'u, İngiltere'nin 14.2'yi, Japonya'nın 12.6'yı, Fransa'nın 9.2'yi, Almanya'nın 4.2'yi buldu.
***
Aynı performans aslında 2021'de de devam etti, ediyor.
Biliyorsunuz 2021'de yüzde 4.5 olarak hedeflenen bütçe açığı/ GSYH daha sonra 3.5'e çekildi. (Eylül rakamlarına göre oran yüzde 1.6'larda…) İlk 9 ayda açık 61.1 milyar TL. Yani yılsonunu tahminlerin çok altında bütçe açığıyla kapatacağız. Keza, 2022 yılında da bütçe performansı olarak birçok ülkeden daha iddialı hedefler koyduk. Bütçe dengesinin yüzde 3.5 olacağı öngörüldü.
Fakat…
Hep yazıyorum…
Malum, hayat pahalılığı birçok kesimin belini büküyor.
Dünyadaki emtia fiyatlarına bakarsanız, enflasyon uzun bir süre daha yüksek kalacak. Fiyat seviyesi eskiye dönmeyeceğine göre toplumun belli kesimlerindeki refah kaybının önüne geçmek için tedbirler acilen alınmalıdır.
***
'Para mı var' demeyin.
Misal, bu yıl bütçe hedeflenenden daha düşük açıkla kapanacağı için kabaca 100 milyar TL bir marj yaratılabilir. Hatta, önümüzdeki yıl açık hedefini yukarı çekip asgari ücretten dar gelirliye ve emekliye kadar birçok kesime destek olunup, dolaylı vergilerin payı azaltılabilir.
Örneğin, asgari ücret aralıkta belli olacak. 45 yılın en yüksek zammı olacağı söyleniyor. Bugün gıda enflasyonu yüzde 30'lardayken, asgari ücrete yüzde 20'ler civarında bir zam yapılması doğru olmaz.
Bütçedeki marjı kullanıp asgari ücret en az net 3.600 TL seviyesine çıkarılmalıdır. Ücret üzerindeki % 15 Gelir Vergisi kesintisi başta olmak üzere, SGK ve işsizlik sigortası primi, damga gibi vergilerden feragat edilmelidir.
Asgari ücretliden vergi alınmasa bir kişinin maliyeti yaklaşık 750 TL yapıyor. 7 milyon asgari ücretli olduğunu varsaydığınızda toplam yük 5.25 milyar TL… Yapılacak zammın üzerine vergiden feragat edilecek tutar da eklense… O zaman asgari ücretle ev geçindirmeye çalışanlar bir nebze nefes alır.
Keza, bütçedeki yaratılan marj en düşük emekli aylığını asgari ücret seviyesine çıkarmak için de kullanılabilir. İntibak Yasası ve 3600 ek gösterge de yılsonu beklenmeden devreye alınabilir.
Böylece, dar gelirlilerin ve emeklilerin pandemi sonrası yakıcılığını artıran enflasyonun altında kalmadan bu süreci atlatması sağlanabilir.
Hani derler ya, bugün değilse ne zaman!