Futbol kulüpleri bir süredir mali darboğazda… Özsermayeler ve karlar ekside… Borç yükü birçoğunda deyim yerindeyse arşa ulaştı. Kimi kulüp neredeyse maaşları ödeyemeyecek durumda… Sponsorluk ve yayıncı gelirleri düşüyor. Üstüne bir de pandemi eklenince işin içinden çıkılamaz hale gelindi. Şimdi Bankalar Birliği'nden borçlar için yeniden yapılandırma isteniyor. Türkiye Futbol Federasyonu bundan sonra kulüplerin ayağını yorganına göre uzatmaları için harcama limitleri ve lisans kararları getiriyor. İyi de yapıyor. 'Acı reçete' uygulanmazsa borçlar borçla kapatılmaya devam edilir, kulüpler hiçbir zaman harcama-gelir dengesini tutturamaz, her daim devlete ve bankalara el açmak durumunda kalır.
Asıl soru şu tabii…
Türk futbolu bu cendereden nasıl çıkacak?
Dün SABAH Gazetesi'nin 3'üncüsünü düzenlediği Uluslararası Futbol Ekonomi Forumu'nun (UFEF) ana gündem maddesi buydu. Bendeniz ve Spor Müdürümüz Murat Özbostan'ın modere ettiği oturumda Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu ve Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi'yle uzun uzun tartıştık.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Önce izlenimimi aktarayım.
Üç büyük kulüp de aslında daha önce bankalarla borçları yapılandırdı. Ancak o da yeterli olmadı. Bugün gelinen noktada borçları çevirmekte yine zorlanıyorlar. İçlerinde en zor durumda olan belli ki, Galatasaray… Başkan Cengiz mali tablolardaki sıkıntıyı açık açık itiraf etti. Beşiktaş'ın da keza durumu ortada… Başkan Çebi suçu biraz amatör kulüplere verilen desteklere, futbol dışındaki branşlara aktarılan paralara filan atsa da harcama- gelir dengesizliğinin oluşmasında kulüp yöneticilerinin hatası olduğunu da kabul ediyor. Anladığım kadarıyla, bu süreçte eli en rahat olan Trabzonspor… Başkan Ağaoğlu yönetiminde kulüp neredeyse denk bütçeye yaklaşmış… Borçları daha uzun vadeye yayacağı söylenen yeniden yapılandırma anlaşmalarına 'Olsa da olur olmasa da' mantığında yaklaşıyor.
Kulübün ekonomisindeki düzelmenin nasıl başarıldığını da şöyle anlatıyor: "42 milyon euroluk oyuncu sattık. Birisi Yusuf Yazıcı 18 milyon euro, bir diğeri geliştirip sattığımız Sörloth. 11 milyon euroluk bir gelir de oradan elde ettik. Tabii ki bonservis bedelleri de ödedik. Bunlar da 15 milyon euro. Dönüp bakınca 27 milyon euro net oyuncu satışından gelir elde etmişiz. Proje belli; alacaksın, yetiştireceksin, satacaksın."
Haklı mı, kesinlikle…
Hem tüm geliriniz TL ile olacak, hem de şampiyon olma hayaliyle her yıl milyon euroluk yabancı transferler yapacaksınız…
Üç başkanın da altını çizdiği nokta, bundan sonra 'altyapı'ya ağırlık verip, futbolcu yetiştirme gayretine girilmesi gerektiğini söylemeleri oldu.
Bu zihin yapısına gelinmiş olması Türk futbolu adına sevindirici…
Gelelim pandeminin etkisine…
Seyircisiz maçlar, düşen store, sponsorluk ve yayın gelirleri, artan kur maliyeti derken kulüplere koronavirüsün faturası epey kabarmış… Başkanların ifadesine göre, Galatasaray'ın 570 milyon TL, Beşiktaş'ın 500 milyon TL, Trabzonspor'un ise 115 milyon TL'ye yakın kaybı var.
Ne diyelim?
Umarım, virüs bir an önce hayatımızdan gider de taraftarlar olarak bizler maçları statta izlemenin tekrar zevkini yaşarız, kulüpler de kaybettikleri gelirleri kazanır…