Günlerdir düşünüyorum. Karadeniz'de gazı bulduğumuz gibi yarın öbür gün Doğu Akdeniz'den petrol müjdesini duyarsak…
Malum, petrolü işleyecek iki şirket var. Biri Star Rafinerisi, diğeri Tüpraş… Socar'ın Star Rafinerisi Azerbaycan petrolünü işliyor. Koç'un şirketi Tüpraş'ın Batman, İzmit, İzmir ve Kırıkkale'de rafinerileri var. Pazarın hakimi… Star rafinerisine göre işleme kapasiteleri oldukça büyük… Hemen hemen her tür petrol ve türevlerini işleyebiliyorlar.
***
Farkındaysanız,
ikisi de özel sektör şirketi…
(Türkiye Varlık Fonu,
Adana Ceyhan'da 10 milyar
dolar yatırımla rafineri ve
petrokimya tesisi kurmayı
planlıyor. Ama bu rafinerinin
kurulması en az 5 yıl gibi bir
zaman alabilir)
Ne zararı var demeyin.
Anlatacaklarımı dinleyin.
Biliyorsunuz, p
etrol küresel piyasalarda düştükçe ya da yükseldikçe Türkiye'deki rafinelerde fiyatlar yeniden belirleniyor. Akdeniz piyasası baz alınarak,
3 günlük ortalama petrol
fiyatı ve dolar kuruna göre,
belirli bir formül dahilinde
oluşturulan fiyatlara
diyeceğim yok.
Ama misal, önce yüklü bir zam yapıyorlar, arkasından daha az bir indirim geliyor. Sanki, 'zamdan indirim' oluyor! Şirketler kendilerini
"Akdeniz piyasasında
üçer günlük
ortalamaları
alıyoruz" falan diye
savunabilir. Fakat
bakıyorsunuz, petrol
ve dolarda aşırı bir
hareket yokken
bile benzin fiyatları
artabiliyor.
***
Üstelik, daha da vahim bir durum var.
Bunu piyasadaki aktörler anlatıyor.
6-7 aydır Tüpraş'ın benzin fiyatlarına zam geleceği gün dağıtım şirketlerine kota uyguladığı iddia ediliyor. Şöyle ki, zammın geleceği
gün Tüpraş'ın
'dolum limiti doldu, tank değiştiriyoruz, teknik arıza var' diyerek sudan bahanelerle dağıtım
şirketlerine ve bayilere
zammın geçerli olacağı saat
olan 24:00'e kadar petrol
verilmediği belirtiliyor.
Bu iddiaların rekabet hukuku açısından incelenmesi gerekir.
Zira, milli enerji kaynaklarını bulduğumuza sevinirken, özel sektör şirketlerinin kâr hırsına kurban gitmeyelim! Hani derler ya, kurda kuzuyu teslim etmeyelim.