Ekim ayı yaklaştıkça reel sektör liste yapmaya başladı. Hemen hemen her gün birileri çıkıp isteklerini sıralıyor. Kimi salgının ilk dalgasında ötelenen stopaj, KDV ve kurumlar vergisi ile SGK prim ödemeleri gibi yükümlülüklerinin ertelenmesini istiyor. Kimi 'bankalar daha çok düşük faizle kredi versin' diyor. Kimi 'vergi almayın hatta faiz de istemeyin' ricasında bulunuyor.
Öyle ya... İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci! Hükümetin bu talepler karşısında ne düşündüğünü bilmiyorum. Ama şu gerçeği gözden kaçırmamak gerektiğini biliyorum.
Salgın dönemi başlar başlamaz ekonomi yönetimi Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın koordinasyonunda bir plan dahilinde reel sektöre şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük desteği sağladı. Suyun derinliği bilinmiyordu ama boğulmamak için hemen hemen her sektöre can simitleri dağıtıldı. Kamunun alacakları ertelendi, bankalar topladıkları mevduatın kat be kat üzerinde ucuz maliyetli para sağladı, krediler ötelendi.
Bu günlerde herkesin kredi genişlemesini eleştirdiğine bakmayın.
Düşünsenize; bu kaynaklar sağlandığı için, patır patır iflaslar olmadı. Konkordato için sıraya girilmedi. Çalışanlar maaşlarını almaya devam etti. Bankalara ödemeler yapıldı. Üretim birimleri tamamen kapanmadı. Yeni istihdam yaratılmasa da mevcut korundu. Olmasaydı, bugün belki ekonominin yüzde 30 daraldığı, işsizlik oranlarının yüzde 20'leri geçtiği, iflas bayraklarının havada uçuştuğu günler görecektik.
O yüzden lamı cimi yok. Dünyanın her ülkesinde yaşanan bu olağanüstü dönemde daha kötü senaryoyu yaşatmadığı için bile Merkez Bankası'ndan Hazine'ye, bankalardan BDDK'ya tüm ekonomi yönetiminin hakkını teslim etmek gerekiyor.
Tekrar reel sektörün isteklerine dönersek... Dedim ya, reel sektöre can simitleri dağıtıldı. Elbette simidi yeterli olmayanlar olmuştur. Fakat ilk düzlük bu simitlerle birçok kişinin 'karamsar' beklentisinin aksine daha rahat geçildi.
Peki ya bundan sonra?
Bana sorarsanız, bundan sonra, herkes kendisine düşen payı üstlenmelidir. Pandemi sürecince devlet desteğini ceplerine atıp, kazançlarını şirketlerine ve çalışanlarına kullanmak yerine, yurtdışına aktarmaya çalışanları isim isim bildiğim için rahatlıkla şunu söyleyebilirim. Artık, paraya ihtiyacı olan 'banka ucuz kaynak versin' demek yerine biraz özkaynağından çıkarmalıdır. Küçülebilen masraflarını azaltmalıdır. Toparlanan sektörler sırtını kamuya yaslamayı bırakmalıdır.
Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'de patronlar zengindir fakat şirketleri fakirdir!
O yüzden pamuk eller biraz da cebe girsin.