Dün futbol camiası için önemli bir gündü. Kulüp başkanları, teknik heyetler, futbolcular, endüstriyi fonlayan bankalar SABAH gazetesinin düzenlediği Uluslararası Futbol Ekonomi Forumu'nda bir araya geldi. Futbol zirvesinde Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın da önemli açıklamalarda bulundu.
Açıklamaların detayına girmeden bir noktanın altını çizmek istiyorum.
Malum, futbol kulüplerinin finansal borçlarının yeniden yapılandırılması konusu da bankaların verdiği krediler de uzun zamandır tartışılıyor. Mesele, tam olarak anlatılamadığından mı yoksa kasıtlı olarak mıdır bilinmez. Tam bir bilgi kirliliği oluşturulmuş durumda...
Öncelikle temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen bir konuyu anlatmakta fayda var.
Deniliyor ki, bankaların işi mi? Neden reel sektör, çiftçi, vatandaş yerine kulüplere kredi veriyorlar?
Bankacılık sektörü verilerini alın önünüze bakın. Rakamlar öyle abartıldığı gibi değil...
Türk bankacılık sisteminin toplam kredi hacmi 2.6 trilyon lira. Bunun yüzde 26'sı imalat, yüzde 16'sı ticaret, yüzde 13'ü hizmet ve yüzde 5.5'i tarım sektörünü finanse etmek için kullanılmış. Bu kredilerin sadece yüzde 0.5'i kültür, eğlence ve spor faaliyetlerine verilmiş. 2.6 trilyon liralık kredi hacminden futbol kulüplerinin aldığı pay 6 milyar TL.
Şimdi ise bankalar, tıpkı ağustostaki kur saldırısından sonra zora düşen reel sektörün borçlarını yapılandırdıkları gibi futbol kulüplerine de nefes aldırmaya çalışıyor. Finansal yeniden yapılandırma anlaşmalarıyla kulüplerin borçlarını 2 yıl ana para ödemesiz, 5 yıl vadeye yayıyor. Bunu yaparken de geliri yüksek olsa da gider yönetimi bilmeyen kulüplere Türkiye Futbol Federasyonu ile birlikte bütçe kavramını öğretiyorlar. Kulüplere 'isteğe göre değil, bütçeye göre harca' mantığını yerleştiriyorlar. Olmayan parayı harcama dönemi biten kulüplerin bir an önce nakit yaratma kabiliyetine kavuşmaları amaçlanıyor.
Yapılan anlaşmaların şartları var: İmzayı atan kulüp, TFF talimatına uygun olmayan herhangi bir harcama yapamıyor.
Mevcut borca ilave kredi alamıyor.
Belirlenen bütçeyi aşarsa ya gelirini artırmak ya da oyuncu satarak küçülmek durumunda...
Burada önemli olan kulüplerin kurallara uyması ve TFF'nin kararlılığı...
TFF Başkanı Nihat Özdemir'in söylediğine göre de, hep söylenen fakat bir türlü hayata geçmeyen 'yönetici sorumluluğu' konusundaki yasal düzenlemenin de hazırlıkları tamamlanmak üzere... O da çıkarsa kulüp yöneticileri harcamaları daha sorumlu yapmak durumunda kalacak.
Velhasıl, bu işin sonunda ne olacak?
Futbol kulüpleri gelir-gider yapısını dengeleyip, sağlıklı ve sürdürülebilir bir bilançoya kavuşacak.
Bankalar kulüplerden alacaklarını tahsil etmiş olacak.
Kulüplere gönül vermiş taraftarlar da takımlarının ligde kaybolup gitmesini görmemiş olacak.