Ağustos 2018'de yaşanan kur saldırısından sonra yaşananları hatırlıyor musunuz? Döviz kurundaki artışın ardından bir anda kıyamet kopmuştu. Reel sektörün, kur artışına açık pozisyonda yakalandığı, borçlarından dolayı ölüp biteceği, maliyetlerinin kat be kat arttığı söylenmişti. Bunu fırsat bilen birçok şirket de vatandaşa fahiş zamları dayamıştı.
Dün İSO 500 açıklandığında gördük ki, sanayici faizden yara alsa da dövizden epeyce cukkayı doldurmuş!
Biraz ağır olacak belki ama... Hani kumarhane sisteminde derler ya, 'hep kasa kazanır' diye...
O biçim...
Sanayiciler de kurdaki artışı güçlü şekilde lehlerine çevirmişler!
Rakamlara bakın...
Temettü, iştirak, faiz gelirleri ile net kambiyo kârları, menkul ve duran varlık satışlarını kapsayan faaliyet dışı gelirleri 2018'de yüzde 196.2 artarak 55.8 milyara yükselmiş.
En fazla hangi sektör üretmeden paradan para kazanmış derseniz...
2018'de bir önceki yıla göre, oransal bazda en fazla artış madencilik, içecek, kimyasal ürünler, elektrik-gaz üretiminde...
Gelelim dövizden kazandıklarına...
Döviz kazançları da net olarak yüzde 424 artmış!
Yani ağustosta yaşanan kur saldırısı sanayiciye bir anlamda bereket yağmuru olmuş... Demek ki, patronların 2015'ten bu yana forex şirketlerinden aldığı eğitimler işe yaramış.
Rakamlar, bugün "Finansman giderlerimiz çok arttı, kârın neredeyse tamamı buna gitti" diyen patronların parayı faiz ve dövizde iyi değerlendirdiklerini kabak gibi ortaya çıkarıyor.
Diyebilirsiniz ki, "Sanayici hep mi zarar etsin, kambiyodan da kazanmasın mı?"
Bu kadar SGK ve vergi teşviklerinin, KGF desteklerinin, ihracata verilen katkının olduğu bir ortamda hâlâ paradan para kazanma realitesi yaşanıyorsa, bu devlet daha ne yapsın!
Patronlar, her dönem, şirketlerinin sermayesini borsaya açılarak artırmak, küresel çapta bir marka yaratmaya çabalamak, üretip istihdama katkı sağlamak yerine kazandıklarını döviz, tahvil, faize yatırırsa ülkeyi büyütmekten nasıl bahsedebiliriz? Ülke ekonomisini büyütmek sadece devletin meselesi mi? Kazandığını faize-dövize yatırıp sonradan bankanın kapısında 'borç ver' diye ağlayan patronların hiç mi suçu yok?