Hiç kusura bakmayın. Ekonomide girdiğimiz türbülansın dış operasyonlarla büyütüldüğünü görmemek için aptal olmak gerekiyor.
24 Haziran seçimlerinin hemen ardından döviz kuru üzerinden atak başlatıldı.
Şimdi ikinci saldırı dalgasını bankalar üzerinden yapmaya çalışıyorlar.
Baksanıza...
Reyting çetesi her gün Türk bankacılık sistemiyle ilgili bir rapor yayınlıyor.
Türkiye'nin notunu gece yarısı siyasi saiklerle düşüren ABD'nin ekonomik tetikçilerinin biri susuyor, diğeri başlıyor.
Standard&Poor's, Moody's ve Fitch, birer gün arayla açıklama yapıp algı yaratmaya çalışıyor. Amaç ne biliyor musunuz?
Türkiye'yi en güçlü noktası olan bankacılık sektöründen vurmak...
2008'de koca koca bankaları batarken dimdik ayakta duran Türk finans sisteminin itibarını zedelemek...
Yarın sendikasyon kredisi için yurtdışına çıktıklarında kredibilitelerini sorgulatmak...
Borsada satış dalgası yaratmak... Mudide soru işareti uyandırmak...
Borsada endeks yılbaşından bu yana yüzde 19 düşerken, bankacılık endeksinin yüzde 42 azalmasının (hatta bu düşüş ağırlıklı olarak son 20 günde yaşandı) arkasında Türk bankalarının kötü yönetilmesi mi var sanıyorsunuz?
Oradan bakınca, bir gün "fonlama sıkıntısı çekecekler", diğer gün "kredi yapılandırmalarının geri ödenmesinde sorun çıkar", ertesi gün "takipteki krediler artar" haberlerinin birer algı oluşturma çabası olduğu görülmüyor mu?
Herkes biliyor ki, ekonomi algı yönetimidir.
Birileri çıkıp sizi vurmak istediğinde sizin de elinizin armut toplamaması gerekir. İki gündür ne Moody's'in ne Fitch'in açıklamalarına sektörden ses çıktı.
Halbuki, Türk finans sektörünün ellerine verilerini alıp, gururla sallamaları gerekmez mi!