Son dönemde ABD-Türkiye ilişkileri türbülansa girdi. Hatta kopma noktasına geldi. Bunun elbette birçok sebebi var. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki FETÖ elebaşısının iade edilme taleplerine kulak tıkanması, Suriye meselesi, New York'ta sahnelenen kumpas davası, PKK/ PYD/YPG ile sınırlarımıza monte edilmeye çalışılan gayrimeşru ordu...
Anlayacağınız saymakla bitmez.
Ankara artık vaat istemiyor, somut adımlar bekliyor.
Öyle görünüyor ki, ya ilişkileri düzelteceğiz ya kopacak. 2018'de daha büyük krizler yaşayacak mıyız? Bu türbülanslı dönem geçtikten sonra ilişkiler normalleşir mi?
237 yıllık ticari ve ekonomik bağlar bu süreçten zedelenir mi?
Bunu yaşayarak öğreneceğiz.
Sanırım, ABD'deki Türkiye düşmanı lobinin etkisini azaltmak için ters bir algı operasyonu yürütülmesine ihtiyaç var. ABD'de siyasi bağlantıları olan, ülkenin dış politikası üzerinde etkili olabilecek, ticari ve ekonomik çıkarları gözetecek lobicilik faaliyetleri bu algıyı oluşturabilir mi?
Ankara'da yaptığım görüşmelerde bu konuda yeni adımların gelebileceğine dair sinyaller aldım.
Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyası müdürlüğünü yapan, Cumhuriyetçi partinin en kıdemli siyasi danışmanlarından biri olan, Rusya soruşturmasında adı geçen Paul Manafort'un sahibi olduğu Mercury şirketinin Ankara'da bir dizi görüşmelerde bulunduğunu öğrendim. Duyduğuma göre, ABD'nin en güçlü lobi şirketlerinden biri olan Mercury'nin başkan yardımcısı Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı'na gitmiş. Ankara'nın görüşmelerde Mercury'e çok soğuk bakmadığını biliyorum. Ama henüz imzalar atılmadığı için net bir şey söylemek doğru olmaz.
Bakalım, Türkiye'nin ABD'deki lobisi için Mercury ile mi yol alınacak?
Sanırım, birkaç güne kadar öğreniriz.