Maç gece yarısına sarktığı için bir tarafta editörümüz Emrah Kayalıoğlu'nun bitmek bilmeyen baskılarını göğüslerken, bir taraftan da üçüncü çeyreğin sonunda yazıya başlamak zorundayım. İki sayı öndeyken, iki top kaybı yaparak üçüncü çeyreği 51-49 geride kapatıyoruz. Oysa biz o esnaya kadar yakaladığımız sekiz sayılık farkta Ender'in ve Emir'in çembere gidişleri, Ersan ve Ömer Aşık'ı pota altında çok rahat pozisyonlarla buluşturmalarıyla çok büyük bir avantaj elde etmiştik. Fakat üçüncü çeyreğin son dakikasındaki iki top kaybı, artı içeriden oynamayı tamamen bırakarak 0/5'lik dış atış Litvanya'nın uyanmasına neden oldu.

BU YENİLGİ GİDİŞATI DEĞİŞTİRMEZ
Çok zor bir atmosferden hiç etkilenmeden oyunun gidişatını çok uzun süre elimizde tuttuk. Bu tip maçlarda banktan gelen katkının değerli olduğunu hepimiz biliyoruz. Cenk'in savunmada birkaç dikkatsizliği, kolay faul dediğimiz bir-iki pozisyon elimizde tuttuğumuz akışı Litvanya'ya kaptırmamıza neden oldu. Ama ilk üç gün oynanan maçlardan sonra önümüzdeki 14 gün içinde şampiyonluk, eğer İspanyollar'a, Litvanyalılar'a ve Sırplar'a gidecek ise biz de bu zor gecedeki performansımızla en az onlar kadar şanslıyız. Bu mağlubiyet, asla bu gidişatı değiştiremez. Yeter ki gücümüzü ve yaptıklarımızın değerini bilelim. Bu gece sadece kaçırılan bir galibiyetle kalmalı. Zeka kondisyonumuz ve inancımız, akışı pozitife yönlendirecektir.
Bugün Ersan İlyasova, kendisinden beklenene fazlasıyla ulaştı. Ömer Aşık oyun içinde büyüdü. Ömer Onan ve Emir, topun el yaktığı dakikalarda çok kritik basketlere imza attılar. 40 saniye kala bir sayı gerideyken pota altında buluştuğumuz top basket olabilse çok değerli bir galibiyeti de yazacaktık hanemize... Ama dedik ya, sadece galibiyeti kaybetmeliyiz, ama moralleri asla...