Geçen hafta "Ayran otizme neden oluyor" haberini görünce hemen hangi bilimsel bilgiye dayanarak bu konu ortaya çıktı araştırmak istedim. Ve hızla 2021 yılında Physiology and Behavior dergisinde yayınlanan çalışmaya ulaştım. Çalışmanın öncelikle hamile ratlarda yani bilimsel çalışma yapılabilen fare türünde yapılmış olmasının zaten insanlar üzerinde yorum yapmayı imkansızlaştırdığını söylemeliyim. Çalışmanın sonuç kısmında ise elde edilen verilerin otizmin patofizyolojisinde ayranın değil aslında tuz içeriği yüksek hipertonik içeceklerin otizm nöroinflamasyonu üzerinde etkisinin incelenmesinde fayda sağlayabileceğini ve yüksek tuz tüketiminin bu nörolojik sorun üzerinde etki edebilecek bir çevresel faktör olarak değerlendirilebileceği ifade edilmiştir. Son olarak daha ileri çalışmalara ihtiyacın olduğu vurgulanmıştır.
Otizm genellikle yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan ve kişinin sosyal yaşantısını kısıtlayan, etrafıyla olan iletişimindeki eksikliklere neden olan nörogelişimsel bir bozukluktur. Otizmde, tekrarlayıcı ve sınırlayıcı davranışların yanı sıra genellikle göz iletişimi kurmama, seslenildiğinde tepki vermeme, dikkat eksikliği ve sözel olmayan iletişimde sorunlar gibi bireyselleşmiş davranışlar görülmektedir. Bu belirtiler ancak çocuk konuşmaya başladığında fark edilmektedir.
Büyüme ve gelişme açısından büyük önem taşıyan beslenme sorunlarının bu çocuklarda sıklıkla görüldüğünü ve sağlığı olumsuz etkilediğini belirtmek isterim. Otizmli çocuklar arasında yeme bozukluğu yüzde 90 oranında görülmektedir. En sık görülen beslenme sorunları arasında yiyecek reddi, pika yani toprak vb. yiyecek olmayan şeylerin yenmesi, kusma, yiyecek seçimi veya aşırı yemeyi sizlere sıralayabilirim. Otizmli çocuklarda beslenme ile ilgili sorunların yüksek oranda görülmesinin nedenleri ise besin seçiciliği ve intoleransı, sosyal uyum içindeki eksiklikler, yeni bir besin denemeden korkma ve motor becerilerindeki sıkıntılardan kaynaklanmaktadır.
Otizme eşlik eden hastalıklardan bir tanesi de obezitedir. Yapılan araştırmalar otizmli çocuklarda sağlıklı yaşıtlarına göre vücut ağırlığı artışı ve obezite görülme sıklığının daha yüksek olduğunu ve risk etmenlerinin arttığını göstermiştir. Kısıtlama diyetleri, motor becerilerin zayıflaması ile fiziksel aktivitenin azalması, düşük kas gücü, vücut ağırlık artışına neden olan ilaçlar, genetik ve metabolik durumları bu risk etmenleri arasında sıralayabilirim.
Otizmli çocukların beslenmelerinde çeşitli tedavi yaklaşımları denenmektedir. Uygulanan bu tedavi yaklaşımları arasında Glutensiz-Kazeinsiz Diyet, Ketojenik Diyet, Özel Karbonhidrat Diyeti, Feingold Diyeti, Kandida Vücut Ekoloji Diyeti ve Elimine Alerji Diyeti yer almaktadır.
OTİZMLİ ÇOCUKLARIN BESLENMESİNDE UYGULANAN ÖZEL DİYETLER
1 Glutensiz-Kazeinsiz Diyet: Glutensiz diyet çölyakta tek tedavi seçeneği olarak kullanılmasının yanı sıra otizmli bireylerde de kullanılmaktadır. Ayrıca sütte bulunan kazein nedeniyle de tüm süt ve süt ürünlerinin (peynir, yoğurt, ayran vb.) otizmli çocukların diyetinden çıkarılmasının da etkili olacağı bildirilmektedir. Bu diyet teorisinde gluten ve kazein içeren yiyeceklerin tam olarak sindirilememesi sonucunda "opioid peptitlerin" oluşup otizme bağlı semptomları arttıracağı hipotezi ortaya atılmıştır. Opioidler sinir sisteminin işlevini etkileyen kimyasal bileşiklerin bir grubudur. Normalde gastrointestinal sistemimiz düzgün bir şekilde görevini yerine getirirken proteinlerin yapısındaki peptitler parçalanır ancak parçalanmanın tamamlanamaması sonucu opioid peptitler oluşmaktadır. Bu durumda opioid peptitlerin bağırsaktan geçişine izin verilmekte ve bağırsak geçirgenliği artmaktadır. Bağırsak geçirgenliğinin artması ile opioid peptitler kan dolaşımına sızarak kan-beyin bariyerine geçmektedir.
Bu durum merkezi sinir sisteminin işleyişinde bozulmalara neden olabilmektedir.
Glutensiz-kazeinsiz diyet, bu proteinleri içeren besinlerin diyetten çıkarılması esasına dayanmaktadır.
Glüten ve kazein içeren besinlerin diyette azaltılması ile otistik davranışlarda iyileşmeler olabileceği öngörülmüştür. Diyetin iletişim, dikkat, motor beceriler, öğrenmeye yanıt, kaygı, uyku düzeni ve sinir atakları üzerinde olumlu gelişmeler sağladığı, glutenin diyete yeniden eklenmesi ile dil ve iletişim becerilerinin kötüye gittiği, saldırganlık hali ve hiperaktivitenin arttığı görülmüştür. Yapılan çalışma sonuçlarına göre glutensiz-kazeinsiz diyet uygulayan otizmli çocukların normal diyet uygulayan otizmli çocuklara göre gastrointestinal semptomlarında, yiyecek alerjilerinde, yiyeceğe karşı duyarlılıklarında azalma ve psikolojik, sosyal davranışlarında iyileşmeler olduğu bildirilmiştir.
2 Ketojenik Diyet: Epilepsi, düşük bilişsel yetenek, zayıf dil işlevi ve şiddetli otizm semptomları ile ilişkilendirilmektedir.
Her 100 otizmli çocuktan 12'sinde epilepsi hastalığı görülmektedir. Epileptik nöbetlerin sayısını ve şiddetini azaltmak için terapötik bir yöntem olarak tanımlanan ketojenik diyetin zihinsel davranışlar ve hiperaktivite için olumlu etki yaptığı görülmektedir.
Uzun zincirli trigliserid diyeti olarak da bilinen ketojenik diyette enerjinin büyük bir kısmı yağlardan gelmekte ve bu tüketilen yağları vücut enerji için kullanmaya zorlanmaktadır. Bu diyette protein günlük gereksinimin minimum kısmını oluştururken karbonhidratlar ciddi şekilde sınırlandırılmaktadır.
Ketojenik diyet ile metabolik yollarda oluşan özel kimyasalların kontrolü sağlanarak mitokondriyal işlevi aktive etmekte ve otistik davranışlar üzerinde iyileştirici etkiler gösterebildiği belirtilmektedir.
3 Özel Karbonhidrat Diyeti: Diyette glisemik indeksi düşük olan karbonhidratlar kısıtlanırken rafine edilmiş karbonhidratlar tamamen çıkarılmaktadır.
Bu diyetin amacı, bağırsaklarda hastalık yapan bakterileri besleyen karbonhidrat türlerini kısıtlamak ve böylece hasar görmüş bağırsak duvarını iyileştirmektir.
Bu nedenle diyette fermente besinlerin, özellikle ev yapımı yoğurdun ve probiyotiklerin kullanımı önerilmektedir.
Özel karbonhidrat diyeti nişastaları yasaklamakta ve esas olarak daha fazla et, tavuk, balık, yumurta, orta derecede taze sebze, taze ve kuru meyve ile kuruyemişlerden oluşmaktadır.
4 Feingold Diyeti: Birçok koruyucu ve katkı maddesinin içinde yer alan kimyasal olarak üretilen fenol ve salisilatların kısıtlandığı diyete verilen addır.
Renklendirici ve koruyucuların ise çocuklarda hiperaktiviteye neden olduğu bilinmektedir. Otistik çocukların diyetinden, renklendirici ve koruyucu içeren bu besinlerin veya domates gibi doğal salisilat içeren besinlerin çıkarılması hastalığın semptomları üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Bu nedenle özellikle renklendirici, aroma verici, tatlandırıcı içeren besinlerin diyetten çıkarılması ve domates gibi salisilat içeriği yüksek olan besinlerin diyette kısıtlanması önerilmektedir.
5 Kandida Vücut Ekoloji Diyeti: Kandida albicans, maya benzeri bir mantar olup, özellikle bağışıklığı baskılanmış bireylerde enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Aşırı artışı, otizmli çocuklarda görülen konsantrasyon bozukluğu, saldırganlık ve hiperaktif davranışlar gibi sorunlar ile ilişkilendirilmiştir. Kandida Vücut Ekoloji diyeti, candidanın aşırı büyümesini engelleyerek bağırsağın sağlığını desteklemek ve asit/baz dengesini sağlamak için düşük asit oluşturan besinleri, düşük miktarda ya da hiç şeker içermeyen besinleri ve fermente besinleri önermektedir. Glutensiz olmasının yanı sıra diyette pirinç, mısır ve soya bulunmamaktadır.
6 Elimine Alerji Diyetleri: Otizmli çocukların çoğunda sindirim ve bağışıklık sistemindeki anormallikler nedeniyle besin hassasiyeti mevcuttur. Eğer çocukta herhangi bir besin alerjisi veya intoleransı olduğu düşünülüyorsa şüphelenilen besinin iki haftalığına çıkartılması ve aynı besinin diyete tekrar eklenerek alerjik semptomların meydana gelip gelmediğinin gözlenmesi gerekmektedir. Alerjik besinlerin diyetten çıkarılmasının bazı çocuklarda sindirim sistemi, davranış ve dikkatin iyileştirilmesine katkı sağladığı bildirilmektedir. Diyetten çıkarılacak besinler arasında süt, buğday, soya, yumurta, yerfıstığı, fındık, balık ve kabuklu deniz ürünleri bulunabilmektedir.