Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SELAHATTİN DÖNMEZ

Migren ataklarını önleyen beslenme önerileri

Migren pek çok insanı etkileyen baş ağrısı türlerinin en şiddetlisi. Peki, migren ataklarını tetikleyen besinler hangileridir? Ve de en önemlisi migren ataklarını önleyen bir hayat, bir beslenme düzeni nasıl oluşturulur? Hepsi yazımızda...

Migren tüm dünyada yaygın olarak bilinen bir hastalık olup gastrointestinal, nörolojik ve otonom değişikliklerin bulunduğu bir baş ağrısıdır. Dünya genelinde 240 milyon insanı etkilemekle birlikte bu bireylerden yaklaşık 1400'ü her yıl migren atakları yaşadıklarını dile getirmektedirler. Kadınlarda özellikle üreme döneminde erkeklere göre kıyaslandığında sıklığı daha fazla olmakla birlikte atak şiddetinin de kadınlarda daha kuvvetli geçtiği bildirilmektedir. Migrende ilk atak genellikle 10-30 yaş aralığında görülmektedir. Migren bir ya da daha fazla semptomun neden olabildiği; tek bir bölgede ve her zaman aynı şekilde oluşmayan, aralıklı veya ilerleyeci olarak da oluşabilen bir hastalıktır.

TANISI NASIL KONULUR?
Her baş ağrısı migren değildir. Bu nedenle migren tanısı bireyin öyküsü göz önünde bulundurularak konulmalıdır. Tanıda ilk baş ağrısı durumunda oluşan nedenler dikkate alınırken, ağrının kronikleşmesiyle migren sınıflamaları yapılmaktadır. International Classification of Headache Disorder kriterlerine göre; migren altı alt tipe ayrılmaktadır. Bunlar; Aurasız migren, auralı migren, kronik migren, migren komplikasyonları, olası migren ve migren ile ilişkili olabilecek epizodik sendromlardır. En sık rastlanılan migren tipi aurasız migrendir. Migren yetişkinlerde 4-72 saat ve çocuklarda 2-48 saat sürebilen, tek taraflı, orta ve ileri şiddette, tekrarlayıcı şekilde görülen baş ağrısıdır. Sıklıkla sabahları ortaya çıkmakla birlikte kademeli bir şekilde artış gösterici etki de bulunabilmektedir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?
Migren hastalığının belirtileri nörolojik, ruhsal ve genel sistemik belirtiler olacak şekilde üç başlık altında incelenebilir. Depresyon, devamlı uyku hali, huzursuzluk, aşırı mutsuzluk duygusu gibi belirtiler ruhsal belirti olmakla birlikte ışığa karşı hassasiyet, sese duyarlılık, şiddetli uyku isteği, esneme, konstrasyon bozukluk da nörolojik belirtiler arasında sınıflanmaktadır. İştahsızlık, üşüme, ensede gerginlik hissi, susama da genel belirtiler olarak karşımıza çıkmaktadır.



TETİKLEYEN DURUMLAR
Her migren hastasında baş ağrısı ataklarının aynı olmadığı gibi atakların nedensiz olarak başlayabildiği de görülmektedir. Bazı migren hastalarında ise tek bir tetikleyici faktör ağrı oluşumuna neden olurken bazı hastalarda birden fazla tetikleyici faktör ile birlikte ağrı oluşumu başlayabilmektedir. Tek bir faktör tetikleyebileceği gibi birden fazla faktörde migren atağının oluşmasını sağlayabilmektedir.
Stres, depresyon menstrüasyon, uyku süresi, öğünlerin düzenli olmayışı, basınç, rüzgar gibi hava değişimleri, parfüm gibi keskin kokular ve sigara dumanına maruziyet, parlak ışık, öksürük gibi etkenler bireylerde migreni tetikleyebilmektedir.
Yapılan çalışmalar sese karşı hassasiyet ve bulantının en sık rastlanılan semptomlar olduğu gösterilmiştir. Besin tetikleyecileri göz önüne alındığında alkol, çikolata, peynir, kafein, monosodyum glutamat (MSG), aspartam en sık karşılaşılan besinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Migren hastalarında çevresel faktörler ile birlikte bireyin kişisel sorunları, eşlik eden kronik hastalıklar, obezite, gebelik, hipertansiyon ve premenstrual sendrom vb. ağrı da tetikleyici neden olarak gösterilmektedir.

HAYAT DÜZENİNİZDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
Yapılacak başlıca değişiklikler; yeterli ve düzenli uyku, nefes egzersizleri, doğru bir beslenme modeli ve günlük sıvı alımının yeterli düzeyde alınması olmalıdır. Migrende beslenme tedavisyle ilgili olarak üzerinden durulan bir diğer konu ise işlevsel besinlerdir. İşlevsel besinler sağlık ya da tıbbi faydası olan, hastalıkların önlenmesinde, tedavisinde kullanılan besin ya da besin öğesidir. Magnezyumun birçok hücre içi işlem için gerekli olup, migren oluşumunda önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir. Magnezyum eksikliğinin depresyon, plateletlerin hiğeragregasyonu, serotonin reseptör fonksiyonun etkilenmesi ve nörotransmitterler için önemli rolü bulunmaktadır. Migren hastalarında magnezyum emiliminde yetersizlik, böbrekten magnezyum kaybı, stres, düşük besinsel alım gibi nedenlerden dolayı yetersizlikler oluşabilmektedir. Günlük önerilen miktar 400 mg magnezyumun oksit etkili olduğudur. Olmadığı durumlarda iki katına çıkarabilinmektedir. Diğer bir yandan alkol ve sigaranın migren atağı dışında birçok ölümcül kronik hastalıklara da neden olabileceği unutulmamalıdır. İyi yaşamda kesinlikle kullanılmaması gerektiğinin altını çizmekte fayda görüyorum.



BU BESİNLERİ HAYATINIZDAN ÇIKARTIN YA DA AZALTIN
Migren ve beslenme arasında karmaşık bir ilişki bulunmaktadır. Besinler içerdikleri maddelerin vazokonstriktör veya vasodilator etkisi ile sinir yollarını uyararak ağrı oluşumuna neden olabilmektedir. Migrende akut ve önleyici tedavilerle birlikte hastaların beslenmeside tedavinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Migren hastaları değerlendirilirken beslenme günlüğü tutturularak tükettiği besinler sorgulanmakta ve atak döneminde bu besinlere dikkat edilmesi sağlanmaktadır.
Açlık, alkol, çikolata ve peynir sık bildirilen tetikleyiciler arasında gösterilemektedir. Açlıkla birlikte meydana gelen hipoglisemi migreni tetiklediği için az az ve sık sık beslenme, ara öğün düzeni baş ağrısını önleme için strataji haline getirilmelidir. Baş ağrısını tetikleyen başlıca kimyasallar; monosodium- glutamat, nitrat, nitrit, tiramin, feniletilamin, ve histamine içeren aminlerdir.
ALKOL: Alkollü içeceklerin baş ağrısını tetikleyeci özelliğinin etonol, histamin gibi biyolojik aminler, sülfitler, fenolik flavonoidler, trombositlerden serotonin salınımı ve dehidratasyona neden olmasından kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Alkollü içecekler arasında migren tetikleyecisi olarak yer alan şarap migren olmayan bireylerde dahi baş ağrısı atakları geçirdiklerini göstermektedir. Bu doğrultuda alkolün migrenle yakından ilişkili olduğunu kırmızı şarap vs. içkilerin tüketilmemesine özen gösterilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
ÇİKOLATA: Çikolata içerisinde yer alan teobramin, kafein, ve feniletilamin gibi biyolojik aminler migrende tetikleyici olarak gösterilmektedir. Yapılan çalışmalarda migren ve çikolata ilişkisinin kişiden kişiye değişmesinden dolayı, baş ağrısını tetiklediğini düşünen bireylerde tüketimi sınırlandırılarak kontrol altına alınmalıdır.
PEYNİR:
Peynirin içerisinde yer alan biyolojik amin olan tiraminden kaynaklı olarak migren tetikleyecisi olabileceği gösterilmektedir. Peynir tükemiyle migrenin ilişkilendirebileceği, bu nedenle tüketminin kontrol altında tutulması gerektiği önerilmektedir.
KAFEİN: Çikolata, çay, kahve, ve kola gibi besinlerde yer alan uyarıcı etkisi ile bilinen kafein vazokonstrüksiyon ve uyarıcı nörotransmitterlerin serberst bırakılmasını sağlayarak, beyin-damar içerisindeki uyarıcı adenozin reseptör ve inhibitörlerinin blokajı ile etki etmektedir. Kafeinin etkisi dozu ile yakından ilişkilidir. Yapılan çalışmalar sonucunda çay ve kahve tüketimi fazla olan bireylerde migren ve kafeinin yakından ilişkili olduğu gösterilmiştir.
ASPARTAM:
Aspartam, sükrozdan 150- 200 kat daha fazla tatlı yapay bir tatlandırıcıdır. Aspartamın migren tetikleyici olup olmadığı kesin olarak belirtilmemekle birlikte 30mg/kg'günlük normal doz, 75 mg/kg'ye çıkıldığında etkilerinin oluşabileceği belirtilmektedir. Aspartam ve migren arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar kısıtlı olması ile birlikte bu konuda daha çok çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA