Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Gelecekte ihtiyarlara yer yok

Teknolojinin her geçen gün sürekli geliştiği dünyamızda 100 yıl sonrasını hayal etmek biraz güç. Tıpkı 100 yıl önceden bugünü hayal edemediğimiz gibi. Akıllı telefonlar hayatımıza gireli şunun şurasında kaç yıl oldu ki? Yapay zekanın bugün bile yapabildiklerini takip etmek zor iken değil 100 yıl 10 yıl sonra ne yapacağını düşünebiliyor musunuz? Çevresel problemler sebebiyle yaşanacak onlarca sorun da cabası... Örneğin doğum oranı her geçen gün azalıyor. Hükümetler doğum oranını artırmak için teşvik politikaları sunuyorlar. Su krizi kapıda, kıtlık kanunları da yakın zamanda çıkar... Biraz karamsar bir gelecek bizi bekliyor açıkçası. Yönetmen Serpil Altın'ın da kafasına bu düşünceler takılmış olacak ki, kendisine Türkiye'nin ilk kadın bilimkurgu yönetmeni ünvanını kazandıran sinema filmi Bir Zamanlar Gelecek 2121'i hayata geçirdi. Katıldığı uluslararası festivallerde toplam 15 ödül kazanan, izleyenlerin olumlu not verdiği film vizyondaki yerini aldı.




Gelecekte dünyamıza sınırlı yaşamlar sunacak olan iklim krizi hayatlarımızda ne tarz değişiklikler yaratacak? Yeni doğan bir birey yaşlı bir bireyin yerini mi alacak? İklim krizi ve yoksunluk insanları bu tarz ikilemde bırakacak hayatlar mı sunacak? gibi sorulara yanıt aranan film, seyirciye farklı bir bakış açısı sunuyor. Bunu da yeraltında yaşayan, dört kişilik bir aile üzerinden yapıyor. Yeryüzünü görmeden yaşayan bu ailenin fertleri anne (Selen Öztürk), baba (Çağdaş Onur Öztürk), büyükanne (Ayşenil Şamlıoğlu) ve genç nesilden (Sukeyna Kılıç) oluşuyor. Tek mekânda geçen filmde karakterler birbirlerine mutlu hayatlar diyerek sesleniyor. Robotik hareketlerle stilize bir oyunculuk sergileyen oyuncuların, bu konudaki gayreti takdire şayan.
Altın'ın, yapımcı Korhan Uğur ile senaryosunu yazdığı film, 100 yıl sonra yaşanan dünyada Kıtlık Kanunları gereği her yeni hayat karşılığında yaşlı nesilden birinin yok edilmesi gereğini yerine getirip getirmemek arasında kalan ailenin çıkmazını anlatıyor. Yeraltından cennet dünyaya gitme hayali kuran ailenin hayatı annenin hamile kalmasıyla değişiyor. Bu durum aile içindeki dengeleri değiştirirken, karakterlerin gerçek yüzünün ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Bence filmin en can alıcı yerlerinden biri, büyükannenin kendisiyle hesaplaştığı yer. Gençken devrim yaparak yaşlıları ortadan kaldıran büyükanne, 'Zamanında yaşlıları lüzumsuz gördük. Biz de yaşlanacağımızı düşünmedik. Yaşamak istiyorum.' diyerek adeta günah çıkarıyor. Ama kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla kurduğu sistemin kurbanı oluyor.




ÜLKEMİZİN İLK SÜRDÜRÜBİLİR FİLMİ
Ülke sinemamızda çok az örneği olan bilimkurgu türünün başarılı bir örneği olan film aynı zamanda, Türkiye'nin ilk sürdürülebilir filmi olma özelliğine de sahip. Avrupa'da yaygın olan israfsız film seti kavramının ülkemizdeki ilk örneklerinden biri. Örneğin film setinde kullanılan dekorlar tamamen geri dönüşüm malzemesinden üretilmiş. Su, çay ve kahve tüketiminde karton bardaklar değil mataralar kullanılmış. Tüm ekibe matara hediye edilmiş. Jeneratör ve karavan kullanılmamış, bu şekilde yakıt tasarrufu sağlanmış. Kâğıt israfını önlemek için senaryo dijital olarak dağıtılmış.
Bu gibi tasarruflar sayesinde filmin maliyeti yüzde 20 azalmış. Neticede Bir Zamanlar Gelecek 2121, hem konusu hem de çekim sürecindeki anlayış itibariyle sinemamızda örnek teşkil eden bir yapım. Emeği geçen herkesi tebrik ederim.

BİZ NE İZLEDİK ŞİMDİ?
Dünya Sineması'nın son dönem altın yönetmenlerinden Yorgos Lanthimos hemen her filmiyle heyecan yaratmayı başarıyor. Geçen yıl Altın Küre'den 'En İyi Film' ödülüyle ayrılan, 11 dalda aday olduğu Oscar Ödülleri'nden 'En İyi Kadın Oyuncu' (Emma Stone) dahil dört ödül kazanan Zavallılar'la çıtasını iyice yükselten Lanthimos bu kez son filmi Merhamet Hikayeleri'ne davet ediyor izleyiciyi. Filmde, üçüncü kez Lanthimos'la çalışan Emma Stone'un yanı sıra Oscar adaylıklarına sahip Jesse Plemons, Willem Dafoe ve Hong Chau başrolleri paylaşıyor.



Dünya prömiyerini 77'nci Cannes Film Festivali'nde yapan ve festivalde Jesse Plemons'a 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında ödül kazandıran film, üç parçalı bir masal olarak nitelendirilen bir anlatım üslubuyla dikkat çekiyor. Bu 3 parçalı masalda, denizde kaybolan karısının geri döndüğünü fark eden kendi hayatının kontrolünü ele geçirmeye çalışan polis memuru ve kaderinde olağanüstü bir ruhani lider olacak özel yeteneklere sahip birini bulmaya kararlı bir kadın, bu karmaşık konulu hikâyelerin kahramanları.



Her biri yaklaşık 1 saat süreli 3 bölümlük bu tuhaf, karanlık antoloji filminde bölümlerin birbirinden bağımsız olması, izleyicide devamlılık yaratmıyor. Neden sonuç ilişkisi olmadığı için 3 farklı film izliyormuş hissi yaratan filmde anlatılmak istenen konuya odaklanmak, karakterlerle ilişki kurmak zor. Senaryo ve reji anlamında vasatı aşamayan filmde oyunculuklar da tatmin etmiyor. Son altı yılda yaptığı 2 filmle 5 Oscar kazanan Lanthimos bu kez hayal kırıklığı yaratıyor. Açıkçası daha Zavallılar'ı sindirememişken bu yeni film biraz aceleye gelmiş gibi... Salondan çıkan seyircinin biz ne izledik şimdi diye sorduğu tutarsız, gereksiz bir film olmuş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA