Galatasaray Lisesi'nin geleneksel Yaz Şenliği'ne bu yıl ben de çağrıldım. Konuşmacı olarak... Yıllar önce yine çağırmışlardı, ama o yıl bütçe sorunları nedeniyle şenlik iptal edildiğinden gidememiştim. Daha önce, mezunu olduğum halde Galatasaray'la gelişmiş bir 'aidiyet duygum' olmadığını yazmıştım. Bu, biraz bende bu duygunun zaten genelde çok var olmamasından kaynaklanıyor. Biraz da yöneticilerin (lise, üniversite, dernek, vs.), biraz da benim kişisel hatalarımdan. Ama o perşembe günü tüm bunlar aşıldı. Amfideki buluşmada, karşımda görkemli bir gençlik buldum. 11. ve 12. sınıfların çoğunluğu oluşturduğu; meraklı, bilgili, ilgili, hınzır bir gençlik. Benim İzmirlilik, Galatasaraylılık, Akademililik, mimarlık, tercüman-rehberlik, gazetecilik, eleştirmenlik gibi belli dönemlere ağırlığını vurmuş işlerimin kişiliğimi nasıl biçimlendirdiği üzerine 'ekspoze'mi ilgiyle dinlediler; parlak sorularla bunları deştiler. Genelde gençlerin, özelde Galatasaraylıların karşısına daha çok çıkmadığım için üzüldüm. Ve sinema dahil birçok alanda yetişen, geleceğe damgasını vurmaya aday gençlerin çokluğuna sevindim. Bir anlamda okulumla yeniden barıştım. Ne mutluluk!