Toplam hat uzunluğu 76.3 km. Delme tüp tünel uzunluğu 9.8 km. Batırma tüp tünel uzunluğu 1.4 km. Proje bedeli 5.5 milyar lira. Bilet fiyatı 1.95 lira. Ama sayılarla işimiz yok, duygulardan bahsedeceğim...
Hayatımın birkaç yılı hariç neredeyse tamamı Anadolu yakasında oturarak geçti (40 diyelim). Ve de Avrupa yakasında çalışarak (Buna da 25 diyelim).
Dolmuşla, taksiyle, arabayla, servisle... Hep köprü geçtim.
Önceleri böyle acıtmazdı. Fakat artık kar/yağmur/kaza/yol çalışması olmayan herhangi bir günde dört saat sürebiliyor o cinnet faaliyet.
Şartlar sana uymuyorsa, sen şartlara uyacaksın. Uzun zamandır araba kullanmıyor, metrobüs, vapur, motor şeklinde ilerliyorum. Ama ne kadar çare üretmeye çalışsanız da an geliyor çuvallıyorsunuz.
O yüzden Marmaray'a dair vaatleri ilk duyduğumdan beri meraktaydım. Doğru, Cumhuriyet'i taçlandıran, gurur veren bir iş... Tamam, barış, insanlık ve medeniyet projesi... Evet, iki kıtayla beraber geçmişle geleceği bağlıyor... Ama şık sözler bir yana, hayat pratiğimizi nasıl etkileyecekti, vatandaş olarak böyle de bencil ve çıkarcıydım! Resmi açılışın hemen ertesinde, çarşamba günü yola koyuldum. Bakalım dedikleri gibi miydi? Hayal bile etmeyeceğimiz bu dakikalar hakikat miydi?
NE KOKUSU VAR?
Marmaray'ın şu anda Anadolu yakasında Üsküdar'dan öte tek istasyonu, Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın "Vuslat Çeşmesi" dediği, şairane isimli Ayrılık Çeşmesi, Tepe Nautilus AVM'nin otoparkında!
Bir AVM'nin başına talih kuşu konması tam da bu olsa gerek. MÖ. şehirlerarası yolculuk sayılabilecekken, şu anda Kazlıçeşme'den Tepe Nautilus'a sinemaya gelinebilir; hem de mahalle salonuna zor yetişilecek sürede!
Mini seyahatimize Ayrılık Çeşmesi'nden başladık. Aşağı indik ve "Evet Marmaraaay!
Marmaraaay!" diye minibüs muavini makamından giren görevliler sayesinde vagona adımımızı attık.
Şu anda Marmaray'ın çok net bir kokusu var:
Yeni kokusu! Vagonlar, naylonları açılmış gibi yeni yeni kokuyor!
UZAY YOLU MİSALİ
Kalkar kalkmaz, ne olduğunu anlamadan geldiğimiz yer, Üsküdar. Pek çok binen oluyor. Ve denize giriyoruz!
Anlaşılıyor mu? Hayır. Çocukların aralarında konuştuğu gibi: "Oğlum denizin altından gidiyo ama borudan gidiyo!"
Bazı vatandaşlar bozulmuş, manzara yok diye. Boğazın derinlerinde, etrafa baka baka gitmek de tatlı bir fantezi. Ama Üsküdar'dan Sirkeci'ye 4 dakikada gitmek daha fantastik doğrusu. Marmaray şu anda Sirkeci'de durmuyor. Ama Üsküdar'dan tam 4 dakika sonra, Sirkeci tabelasını görüyorsunuz. Beni şaşkına çeviren, Yenikapı'ya varma anıydı.
Üsküdar'dan 11:46'da hareket ettik ve Yenikapı'ya geldiğimizde 11:53'tü.
Hakikaten afalladım, zaman - mesafe algım şaştı. Kendimi 'Uzay Yolu' yolcusu gibi hissettim, bu kadarını beklemiyordum.
Yenikapı'dan etkilenmemek mümkün değil.
Bir müze istasyon olmuş. Çok büyük, ferah ve ihtişamlı...
New York'taki meşhur Grand Central Station'ı düşürüyor akla. Tavan ve duvar süslemeleri göz alıcı, tepeden içeri ışık doluyor. Tarihi hissettiren bir yer; Osmanlı, Bizans ve Roma bir arada: Fatih Sultan Mehmet portresi ve tuğralar...
Kazılarda ortaya çıkanların replikaları...
Millet Arkeoloji Müzesi'ni gezer gibi dolaşıyor, telefonla fotoğraf çekiyor, eserler önünde poz veriyor. Bir kültür sanat elçisi olarak Marmaray; buradan da bakabiliriz. Sadece Seda Sayan seyreder sandığınız teyzeler, Erken Bizans'a hangi katmanda ulaşıldığını, Neolitik dönemde yaşama dair tüyoların kaç metrede ortaya çıktığını okuyor duvardan.
En rağbet gören fotojenik fon, Theodosius Limanı'ndan çıkarılan batıklardan birinin replikası.
9. yüzyıla ait yük teknesiymiş.
Yenikapı istasyonuna uğrayan her 10 Marmaray yolcusundan dokuzunun, işte bu YK 12'nin kopyasıyla resmi var artık!
TADI TİMSAH ETİ GİBİ!
Yenikapı'dan Kazlıçeşme'ye gidiyor, oradan Üsküdar'a dönüyoruz. 13:15'te Yenikapı'da, 13:21'de Üsküdar'dayız!
Müthiş. Hayal eden, tasarlayan, uygulayan, ortaya çıkaran herkese helal olsun. Yenikapı'da dolmuşa biner gibi "Üsküdar mı?" diye soruyor biri. Üsküdar'da: "Bu Üsküdar'a gidiyo di mi?" Yine Üsküdar'da: "Burası Yenikapı di mi?" Zaman-mesafe algısı herkeste şaşmış.
En merak edileni en sona sakladım: Klostrofobik mi?
Hayır, hiç değil. Asansöre binebiliyorsanız, Marmaray'a da binersiniz. Metrodan, tünelden farkı yok. Ama farkındayım; Karaköy'deki Tünel'i hiçbir psikolojik sıkıntı yaşamadan kullanan bazı Beyaz Türkler, Marmaray'a karşı mesafeli.
Sınıfsal kaygılar, ideolojik endişeler... Geçer.
Özellikle Boğaz'ı geçme konusunda bir vesvese... Evet, suyun 60 küsur metre derinindesiniz.
Ama hissetmiyorsunuz.
Aşağı bakınca başınız dönmüyor ki. Bir örnek vereyim Beyaz Türkler'e: Timsah eti yemek gibi! "Ağzımdaki bir timsah lokması," diye büyütürseniz, yutamazsınız. Ama kimse söylemezse size, tavuktan ayırt edemezsiniz.
Marmaray'dan mı korkacaksınız?
Hani sizin farklı tatlara, taze heyecanlara merakınız?
Değerli zaman yönetiminiz?
Nerde kaldı sizin yenilikçiliğiniz?
Hadi bakalım.