Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Amma erkek düşkünüyüz!

Doğu sosyetesinin nadide isimlerinden Nadire İçkale, erkek toruna teşvik primi vaat etmiş. Tuba Ünsal "Çevrenin erkek çocuk sevinci başka oluyormuş" diyor. Gölcük'teki olayda bile, ölen bebeğin erkek oluşu sanki bazılarını daha bir etkilemiş!

Yıllar önceydi. Yeniköy'deki Avusturya Konsolosluğu'nda vize kuyruğundaydık. Memur, sırası gelen yaşlı adamın evraklarına bakarak sordu: "Kaç çocuk var amca?" "Üç" dedi adam. "Amca, kaç tane evladın var?" dedi memur tekrar, daha yüksek sesle. "Üç" dedi adam, "Üç tane." "Emin misin amca?" dedi memur. "Helbet" dedi adam. "Burada başka yazıyor" dedi memur. "Yedi diyor." "Haa" dedi adam, "Kızlarla beraber yedi!" 20 küsur sene önceydi, adam şalvarlıydı, artık her şey değişti diyeceğiz ama hayır. O adamın kızlarını evlattan saymaması gibi, Doğu sosyetesinin nadide figürlerinden Nadire İçkale de kızları torundan saymıyor olsa gerek ki, 'erkek torunu teşvik primi' vaat etmiş!

ERKEK DOĞURANA MÜCEVHER
Göz görkemiyle, kaş kavisiyle, hac seyahatleriyle ve ihtişamlı 'seksi muhafazakar' imajıyla tanıdığımız Diyarbakırlı işkadını Nadire İçkale, erkek torun yapmaları halinde çocuklarını servete boğma sözü vermiş. "En fazla erkek evlat doğuran, mücevheri kapar!" diyor, Bülent Cankurt'un haberine göre (Günaydın, 22 Ekim Salı), İçkale'nin oğlundan bir erkek torunu varmış. Çağrıyı duyan ve bir kızı olan (sayılmaz!) kızı, ikinci bebeğe hamile kalmış ve... Bingo! Erkek geliyormuş! Mücevher müsabakasında durum 1-1 olacak, yani kızıyla gelini arasında. Fakat "mücevheri en fazla erkek evlat doğuran kapacak" olduğu için bu skor kimseyi kesmez. 2-1, 2-2, 3-2, 3-3, 4-3 diye uzar gider rövanş. Soya şehzade, veliaht kazandıranın zaferi bilmem kaç karatla taçlandırılacak. Kız dünyaya getirenin hevesi ise başka ultrasona kalacak, öyle mi?.. Bilmediğimiz şey değil. Hele ki Doğu'da, kız doğurunca aşağılanan, 'yine kız' felaketi karşısında (Songül, Hüsran, Kader, Keder, Yeter...) komple kahrolan, oğlanı tutturunca ise yüceltilen, yerini garantileyen nice kadın var. Ama gene de bu netlikte görmek, insanı bir tuhaf ediyor.

TUBA ÜNSAL NEYİ BULDU?
Sadece Doğu'da filan değil, en Batılı, en havalı, en çağdaş bildiğiniz muhitlerde de hal çok farklı değil. Erkek analarının bu kadar gerinmesi boşa değil. Muktedir bir Valide Sultan'a dönüşmesi, daha buyurgan ve daha pervasız olması, gurur coşmasından özgüven patlamasına savrulması boşa değil. Karnındaki bebeğin 'üstün' cinsiyetli olduğu anlaşılınca belini daha bir içeri, karnını daha bir dışarı veren hamilelerin vücut dili hoş değil, ama boş da değil işte. 'Junior Cabas'tan bahsederken, "Kız çocuk çok seviyordum, Sare'den çok alışmıştım" diyen Tuba Ünsal, bizzat tecrübe etmiş olaraktan eklemişti geçenlerde: "Fakat Türkiye'de çevrenin erkek çocuk sevinci hakikaten başka oluyormuş. 'A hadi buldun' falan diyorlar, neyi bulduysam..." Dile, ezbere, en ummadığınız bünyeye nüfuz etmiş bir şey bizde bu şehzade şehveti.

ŞEBNEM İŞİGÜZEL AND İÇİYOR!
Yazar Şebnem İşigüzel, 15 yaşındaki kızı Tamar'dan sonra Ararat adını verdikleri bir oğlan dünyaya getirdi iki yıl önce. Yeni kitabı Venüs vesilesiyle verdiği söyleşide "Erkek annesi olmak farklı mıymış?" diye soran Ayşe Arman'a şöyle diyor: "İliğimize kemiğimize işlemiş, o utanç verici 'erkek ayrımı' var aslında. İnsan bunun zerresini ruhunda yakaladığında çok çok utanıyor, mahcup oluyor. Ama var gücümle kadınları mutlu edecek, onların kalbini asla kırmayacak bir erkek yetiştirmeye and içiyorum." (Hürriyet Cumartesi, 19 Ekim)

ERKEK BEBEĞİNİ YALNIZ BIRAKMIŞ!
Kocaeli Gölcük'teki dehşetengiz olayı takip etmişsinizdir. Türkiye'de pek rastlamadığımız türden Amerikanvari bir acayip cinnet/cinayet. Kadının siyah-kırmızı ful aksesuar kostümü, peruksu saçının dip boyası... Dokuz gün üstüne eve gelince mama yapıp yedirmeye çalışması (polislerin evde sıcak mama bulması)... Öğretmen çocuğu bir sınıf öğretmeni olması, dahası Gölcük'te Rheinland Pfalz İlköğretim Okulu diye bir okul olması... İç paralayıcı olması bir yana, hangi tarafından baksanız anormal bir hikaye. Fakat gelin bir de şuradan okuyalım: "Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki bir ilkokulda sınıf öğretmenliği yapan 34 yaşındaki Seçil M.D., iki aylık erkek bebeğini evde tek başına bıraktıktan sonra dokuz günlük bayram tatilini geçirmek üzere memleketi Adana'ya gitti. (...) Bu ilişkiden iki ay önce erkek bebeği dünyaya gelen Seçil M. D., iddiaya göre Kurban bayramı öncesi erkek bebeğini evde yalnız bırakarak dokuz günlüğüne Adana'daki yakınlarının yanına tatile gitti." (Milliyet, 22 Ekim Salı) Erkek bebek! ERKEK BEBEK! Evde tek başına bırakmış, hem de erkek bebeği! İki ay önce dünyaya getirdiği erkek bebeği, o erkek bebeği evde yalnız bırakmış! Sanki kız bebek olsa, makul bulunacak iki mama arası dokuz günlük ara! Ama erkek bebek söz konusuysa, böyle de cümlede iki kere vurgularız! Bu kadar sinmiş işte. Ama erkek toruna teşvik primi ilan edilen bir toplumda, kimi kime şikayet edelim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA