Boşanmalar ikiye ayrılır:
1. Tarafların içini dışına çıkaran, cümle zaafını ortaya döken; eşiğinin ne kadar dipte, çirkefleşebilme potansiyelinin ne kadar gökte olduğunu gösterenler.
2. Zarafetle, sükunetle, belki beraber geçen yılların belki ortak çocukların hatırına, birbirinin ve elalemin suratına ilelebet bakabilecek biçimde efendice hallolanlar.
Türkiye'nin en ünlü ve Allah için en güzel modellerinden Ebru Şallı iki kere evlendi, iki kere boşandı ve birbirinin zıttı bu iki türün de hakkını verdi!
Sadece mavi gözlü küçük bir kızken evlendiği Ozan Orhon'u, pek çokları midesine taktırdığı kelepçeyle ve verdiği kilolarla biliyor. Ama bizim gibi hafıza çöplüğü yüklü olanlar, dönemin bütün şöhretlerinin Sabancı Korusu'nda buluştuğu, hevesli damadın üç kere "Evet! Evet! Evet!" dediği, iştahlı gelinin onun dudaklarını ısırdığı bahar düğününü de hatırlar, boşanma sürecinde nasıl birbirlerine girip canlı yayınlarda atıştıklarını da... "Hormonlu Banderas" diye laf çakmaları da, müdahil olup kızıştıran modacı kayınvalide Alev Esen'i de...
Ebru Şallı 1997'de bu ilk evliliğini yaptığında 18 yaşındadır.
Nişantaşı Kız Lisesi'ni yeni bitirmiş, yeni Türkiye güzeli seçilmiştir. Bugünden baktığımızda hiç öyle durmuyor ama o günlerde gelecek vaat eden popçu Ozan Orhon, ona göre daha ünlü, daha varlıklı, daha sınıflı filandır.
Evlilik sadece bir yıl sürer, boşanma tantanası ise bir ömür. Ebru Şallı kayınvalideyi suçlar, Alev Esen iyice coşar, Ozan Orhon "Eşimin şöhret hırsı bu ilişkiyi bitirdi," der. O ona karıştı da, bu onu çekemedi de, şu bunu kışkırttı da, öbürü berikini hazmedemedi de...
Üçlünün türlü detayla bezeli ağız dalaşı bitmez.
Modacı anneden hazır giyimci aileye terfi
Boşanmanın ardından oğlan kaybetmeye (kilo, itibar, şan, şöhret), kız ise kazanmaya başlar: Modellik kariyeri yükselerek sürer ve eski modacı kayınvalideden, hazır giyim devi burjuva aileye transfer olur.
YKM'nin o günlerdeki yaş ve pozisyonuyla 'veliahtı' Harun Tan, ilk eşinden boşanmış, Ebru Şallı'yı gözüne kestirmiştir.
Firmanın katalog çekimleri için onunla çalışılmasını ister.
İlk elektrik bu çekimler esnasında yanar. Ve yol Swissotel'de atılan imzaya çıkar. Üç yıl içinde, 2002'de.
Sonrası neredeyse hiç falsosuz:
Hepimizin gözü önünde yaşanan kusursuz bir evlilik...
Birbirine bağlı, birbirine düşkün bir çift... Çocuklara rağmen romantizmini kaybetmeyen bir ilişki... Israrla ve istikrarla iddia edilen hep budur.
Yıllarla ölçülen bir müessese için 'too good to be true' (gerçek olması için fazla iyi) haller vardır hatta: Bütün röportajlarda, Harun'a olan tutkulu aşkından bahseder Ebru; kocanın çocuktan önde geldiğine dair dediklerinin kopardığı patırtıyı hatırlarsınız.
En unutamadığımız ise geçen yılın nisanında 2. Sayfa'nın "Harun'la beraber pilates yapıyor musunuz?" sorusuna verdiği cevap olmalı: "Harun'la yaptığımız pilates 5 dakika bile sürmüyor. Elimiz, kolumuz birbirine değince müthiş bir elektriklenme başlıyor.
Spor güme gidiyor. Başka şeyler oluyor. Harun baktı ki ortada spor kalmıyor, özel hocayla çalışmaya başladı."
Elektrikse elektrik, ailevi ilişkiler, kariyer inşası, yok yok: İlk eşten olan çocukla pürüzsüz münasebet, yürümez denen 'elti gemisi'ni tıkır tıkır götürme, Tan ailesinin yazlığındaki pozlar... Fotoğraflar, Instagram öncesinde de filtrelidir!
Ebru Şallı, sadece burjuva bir ailenin davet kuşu gelini değil, aynı zamanda bir sağlıklı yemek gurusu ve pilates prensesi de olur. Kitaplar ve televizyon programları birbirini takip eder. Bu iki alanda ciddi sivrilir, hatta biraz delirir. Ama karşılığını bedeninde de alır; bir kiviperest olarak hamilelikte bile kilo almaz ve 35'inde mayo kataloğu çeker.
2004'te doğan Beren'den sonra, üç yıl önce plansız bir şekilde Pars çıkagelir. Plansız olduğuna hakikaten inanırız; çocuğun adı önce Berk konur, bir yıl sonra mahkeme kararıyla Pars olarak değiştirilir çünkü! Berk, Beren'e uygun tabii ama Pars da Hırs'la kafiye yapıyor; Şallı'nın alametifarikasıyla!
Harun'un H'si ile Hırs'ın H'si kapışır!
Davetler-sosyallikler, karı- koca kombinli kostümler, yücelten röpler... En fitinden bedenler, dönemin ruhuna uygun sağlık-gençlik-güzellik şeklinde kutsal üçlü takıntılar...
Yine modaya uygun olaraktan güleç çocuklar, bitmeyen ilanı aşklar... Hayat böyle giderken...
Küüüt. Geçen cumartesi hiç beklemediğimiz yerden vurdu:
Çift, belli ki ortaya dökülmesin diye Gaziosmanpaşa Birinci Aile Mahkemesi'ne gizlice başvurmuş, önceki gün de resmen boşanmıştı.
Çocuklardan Beren babada, Pars annede kalmıştı. Nafaka yoktu, talep yoktu, kavga gürültü yoktu. Ebru Şallı, ilk boşanmasının tersine, çok temkinli, çok ketumdu. Çok düzgün, çok sakindi. Çok gıptalık, çok incelikli ya da çok politik, çok hesaplıydı. Malzeme musluklarını kıstı.
Ama sormadan edemedik:
Yıllardır evli bir çiftin eli kolu birbirine değince çıkan elektriklenmeden pilates yapamama noktasına geldiğini yemeyiz tabii ama bize sunulan bu şık, imrendirici resmi yırtmanın sebebi ne olabilir? Araya sıkışan birileri? Bedenlerle beraber maddi durumların da zayıflaması?
Şehvet vefatı? Hakiki bir yorgunluk, bıkkınlık? Evliliklerde sahiden de 11. yıl krizi diye bir şey varmış; o?
Asıl bir de şunu sormadan geçemedik: Ebru Şallı'nın göbeğinde/ midesinde yer alan o ucubik dövme ne olacak?
Kibrit çöpleriyle yapılmış gibi duran... Yeni kalem tutan bir çocuğun elinden çıkmış gibi gelen... O ilkel H harfinin akıbeti ne olacak? Silinecek mi, kalacak mı?
Estetikten o derece uzak bir dövmeyi, estetikle bu denli çıldırdığı bedenine yaptırmış olma gafletine hep hayret ettik.
Ama madem çiziktirdi bir kere, kalabilir! H dediğin, sadece Harun'un H'si değil ki. Hırs'ın H'si de aynı H.
Hadi bakalım hayırlısı...