Anne babaların en sık yakındıkları konulardan biri, ergenlik döneminde çocuklarıyla konuşamamaktır. Çünkü ergen, iletişim kurmaya çok yanaşmaz. Konuşmayı başardığınızda ise genellikle tartışma ile sonuçlanır. Bu tartışmaların nedeni, iki tarafın da birbirlerini dinlemek ve anlamak için çaba sarf etmemeleridir. Ayrıca ergenin aile, ailenin genç için yaptığı yanlış değerlendirmeler, konuşmaları tartışmaya dönüştürür. Aileler kabalıktan, düşüncesizlikten, isyankarlıktan yakınır. Genç ise, ailesinin kendine çocuk gibi davranmasından, adaletsiz olmasından, devamlı müdahale etmesinden ve mahremiyetine saygısızlığından şikayetçidir. Bu öngörülere toplumdaki diğer erişkinler de katılır. Gençleri anlayabilmek için, dönemsel değişimleri bilmek gerekir.
ÖFKELİ GEN ÇLE NA SIL BAŞ EDİLİR ?
Ailenin ve toplumun 'isyankarlık' diye nitelediği davranışlar, çoğunlukla doğal gelişiminin bir göstergesidir. Gençlik döneminde gösterilen bu asilik, gencin farklı ve ayrı bir kimlik geliştirebilme ihtiyacının sonucudur. Çoğunlukla da ebeveynlerinin istemediği bir davranış olduğunu düşündükleri için, genci bile zaman zaman rahatsız eden isyankar tutumlar gösterirler. Bu, aileleri rahatsız etmekle birlikte, diğer yandan bu tür davranışları hiç göstermeyen genç, farklı bir birey olma çabasına girmemiş demektir. Bu ise onun gelişimi için sorundur. İsyankar tavırla baş etmenin birinci kuralı, ailenin gencin kendisine karşı çıkma nedeninin onu reddetmek olmadığını kabul etmesidir. Gençlerin tavırlarına olabildiğince toleranslı olmak, fazla yüzleştirme yapmamak ve nasıl davranmanız gerektiğine biraz sakin karar verebilmek aile için rahatlatıcı olur. Erişkin yargılarından biri: "Gençler kabadır," kanısıdır. Bu yargının gerçekçi olduğu söylenebilir. Önemli olan gençlerin kabalığının ardında yatan nedenleri anlayabilmektir. Erişkinlerin kabalık olarak değerlendirdikleri konuşma ve davranışların bir çoğu genç için normal şakalardır. Özellikle ergenliğin başlangıcında, arkadaşların etksi ile bu tür saldırgan konuşmalar ve davranışlar olabilir. Bunun nedeni daha çok düşüncesizliktir. Ayrıca utangaç ve sosyal açıdan henüz beceriksiz olmaları bu davranışlara neden olur. Gergin, mutsuz bir ergen, kısa ve ters yanıtlar verir. Bu erişkinler tarafından kabalık olarak değerlendirilir. Oysa onlar, hislerini anlatamadıkları ya da anlatmak istemedikleri için ters yanıt verir. Gençlerin en çok kabalaştıkları zaman, erişkinler tarafından engellendiklerini düşündükleri zamandır. Haksızlığa uğradığını, istediğini anlatamadığını ya da dinlenilmediğini düşünen genç kabalaşır. Erişkinleri en çok kızdıran ise gençlerin öfkeli olmalarıdır. Hele bu sıklaşmış ve sürekli bir davranış haline gelmişse, ailenin baş etmesi zorlaşır. Yine de olduğunca sakin olmaya, bağırmamaya ve bu tarzın sizde uyandırdığı rahatsızlığı anlatmaya çalışmak gerekir. Çünkü genellikle genç, o anda sizi ne kadar rahatsız ettiğini değerlendirememektedir. Bunun nedenlerinin başında, gencin beyin gelişimi ve kimlik gelişiminin tamamlanmamış olması gelir. Gençlerin, yetişkinlerin kolayca kaçınabildiği durumlarda cesur davranmalarını kolayca yargılarız. Onları düşüncesizlikle, yaşamı tanımamakla, sorumsuzlukla suçlarız. Oysa son araştırmalar, bunu basit bir 'başında kavak yelleri' esme dönemi olmadığını göstermektedir. Çünkü ergen beyninin karar vermeden sorumlu bölümleri, görevleri yerine getirirken erişkinden farklı çalışmaktadır. Ayrıca bu durumlarda, beynin diğer bölgelerinden alabildiği yardım da çok daha azdır. Yani ergenlikte davranışların kontrolünü sağlayan bölgeler yeterli düzeyde gelişmemiştir.
DAHA DÜRTÜSEL DAVRANIY ORLAR
Davranış kontrollerimizde farklı iki sistem çalışır. Biri daha refleksken, diğeri daha kontrollüdür. Örneğin araba kullanırken, öndeki araca çarpmak üzereyken, refleks olarak donup kalınır. Oysa diğer kontrol sistemi fren yaparak, direksiyonu kırmamızı sağlar. Bir ergen için donup kalmayı engelleyebilmek, bir erişkinden çok daha zordur. Yine araştırmalar, ergenlerin benzer karar verdiklerinde beynin gerekli bölgesini çok fazla zorladıklarını, oysa erişkinlerin beynin farklı bölgelerini çalıştırarak, yükü bölüştürdüğünü söylemektedir. Bu durum gençlerin niye daha dürtüsel ve düşünmeden davranabildiklerini açıklayabilir. Gençleri anlayabilmek ve onlarla paylaşabilmek sizin ruhunuzun da genç kalmasını sağlayacaktır.