Sakarya ilimizde bir cinsel istismar davası sürüyor. 35 sanıklı davanın, sanıklarından bazıları da yasalara göre çocuk yaş sınırında bulunuyor. Dava sürüyor, ancak bazı sanıklar tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldılar. Yasa uygulayıcılar kaçma ya da delil karartma tehlikesi görmediğinden ve sanıklar öğrenci olduğu için bu kararı vermiş. Tüm bu hukuksal süreçleri tartışmak mümkün değil. Çocuk hakları söz konusu olduğunda bazen bir çocuğun hakları ile başka çocukların hakları çatışabiliyor. Önemli olan çocukları suçlu ya da suç mağduru yapmayacak ortamları hazırlayabilmektir. Tüm bu olanların içinde tartışılması gereken, hepimizin düşünmesi gereken başka şeyler oldu. Çocukları serbest kalan, daha doğrusu tutuksuz yargılanacak olan aileler çocuklarını kapıda alkışlarla karşıladılar. Çocuklarının yaptıkları davranış için 14 yaşındaki bir kız çocuğunu suçladılar. İşte bu noktada tüm anne babaların durup düşünmesi gerekiyor. Hatta tüm insanların düşünmesi şart oluyor. Suçu alkışlamak, suçtan dolayı başkalarını suçlamak çocuklarımıza ne kazandıracak, onları nereye götürecek? Ve biz ne zaman yaptıklarımızın ya da daha önemlisi yapamadıklarımızın sorumluluklarını alabileceğiz? Alabileceğiz ki bir sonraki nesiller de bunu başarabilsin?
HEM ÇOCUĞUN HEM EBEVEYNİN SORUMLULUĞU
Çocuğunuzun hapisten çıkmasına sevinir misiniz? Elbette hemen her anne baba buna sevinir. Oturup hep birlikte nerede hata yaptığınızı düşünür, belirlemeye çalışırsınız. Sonra o belirlediğiniz hataları hep birlikte nasıl çözeceğinize ilişkin yapabileceklerinizi planlarsınız. Bu zorlu bir yoldur. Çocuğunuza sırtınızı dönmezsiniz. Bu onun kadar sizin de sorununuzdur, bu onun kadar sizin de geleceğinizdir. En önemlisi bu çocuğunuz kadar sizin de sorumluluğunuzdur. Çünkü yapmanız gereken, ona doğduğu andan başlayarak öğretmeniz gereken yapmayı seçtiği davranışlarının sonuçlarından sorumlu olduğudur. Seçtiği her davranışın bir bedeli olduğunu, bu bedeli ödeyemeyeceğine inanıyorsa yapmadan önce düşünmesi gerektiğini öğretmeniz gerekiyor. Çocuğunuzun geleceğini başka türlü kurguluyorsanız, onun yaptığı davranışların sorumluluğunu almaması konusunda cesaretlendiriyorsanız, onun başına gelen her şey için başkalarını suçlamasına sizde katılıyorsanız geleceğin suçlusunu yetiştirmek için en önemli adımları atmışsınız demektir. Suçlu yetiştirmek istiyorsanız o zaman hem çocuğunuzu hem de kendinizi alkışlayabilirsiniz. Doğruyu yanlışı ayırt edemeyen, yaşıtlarının büyük çoğunluğunun aynı koşullarda yapmayacağı bir davranışı yapan, üstelik bunu yaparken kendi yaşıtına zarar verip, bunun suç olduğunu bilecek zeka düzeyine sahip olan çocuğunuzu alkışlıyorsanız onu yeni suçlar için cesaretlendiriyorsunuz demektir. Alkışlamak yerine, onlara gerçek sorumluluk duygusunu veremediğiniz için çocuklarınızdan özür dilemelisiniz. Ayrıca unutmayın; çocuklarınızın suçlarını alkışlamaya devam ederseniz suç ortağı olmakla kalmayacak, bir gün kendinizin, çocuğunuzun işlediği bir suçun mağduru olma olasılığınızı artıracaksınız. O zaman ortada ne alkış olacak ne de sevinç. Elinizde kalan tek şey sahipleri belli, başkasının üstüne atamayacağınız bir suç ve pişmanlık olacaktır.