Kadına şiddet yasası nasıl olmalı? Hangi işlevleri önemli? Hangi kelimeler kullanılmalı? Tüm bu tartışmaların nedeni, her gün haberlerde izlediğimiz kadına yönelik şiddeti engellemek için yeni bir yasa oluşturmak. Dünya Kadınlar Günü geçti. 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olmasının nedeni, kadınların yaşamları pahasına, yaşama hakları için giriştikleri mücadeleydi. Bu mücadele hâlâ devam ediyor. Yasalar gerekli, yasalar çok önemli. Ama asıl soru: Yasalar kadınları korur mu?
POZANTI OLAYI YENİ DEĞİL
Pozantı olayıyla yeniden çocukların suça sürüklenmesi, çocuklara şiddet uygulanması gündeme geldi. Aslında bunun için yeni bir olaya ihtiyacımız yoktu. Hemen her gün bir çocuk istismarı, ihmali, çocuğa yönelik şiddet ya da çocukların kullanıldığı şiddet haberleri duyuyoruz. Çocuk adalet sistemi gözden geçiriliyor. Daha iyi yapmaya, zaten zedelenmiş, örselenmiş olan çocukların daha fazla zarar görmesini engelleyecek sistemler, yasalar oluşturmaya çalışıyoruz. Ama burada da asıl soru gündeme geliyor: Yasalar çocukları korur mu? Evet, her iki sorunun yanıtı basit ve kesin aslında. Yasalar, kadınları ve çocukları, hatta tüm insanları korumalı, korumak zorunda. İş gerçeğe gelince yanıt bu denli basit olmuyor oysa. Yasalar, korumada yetersiz kalıyor. Cezaları ne kadar artırsanız da, yasalarda her türlü olasılığı göz önüne almaya çalışsanız da şiddet, ihmal, istismar devam ediyor. Yasaları koymak yetmiyor o zaman. Yasaların en iyi şekilde uygulanması gerekiyor. Yasaların bilinmesi, uyulması ve uygulanması gerekiyor. Bunu sağlayabilmenin yolu ise tüm toplumun düşünce sistemini değiştirmek olarak kesinleşiyor. Aslında birçok inanışı, bakış açısını, düşünce sistemini değiştirebilsek, belki de yasalara bu kadar ihtiyacımız kalmayacak. Çünkü doğru yaklaşım, kadın ve çocukların korunmaya ihtiyaçlarının olmayacağı bir dünya yaratabilmektir. Kadınların ve çocukların kaderi, birbirlerine bağlı görünüyor. Anneyi korumasız, eğitimsiz bırakmak, öncelikle çocuğun sağlıklı beslenmesini, hastalıklarla mücadelesini engellemektedir. Bedenen sağlıklı olamayan çocukların ruh sağlıkları, öğrendikleri, yetiştirilmeleri ise annenin eğitimiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Öte yandan annesinin evde, toplumda değeri olmadığını, sözünün geçmediğini göre göre büyüyen çocuğun, kadının değeri ve anlamı konusunda bilgisi olması beklenemez. Bu şekilde büyüyen çocuğun kuracağı ilişkiler de, büyüteceği çocuklar da sağlıklı olmayacaktır. Evinde şiddet gören bir kadınla büyüyen çocuk, sadece kadınlara değil, herkese şiddet uygulamakta tereddüt etmez. Hatta bu şiddet, başkalarına değil, kendine de yönelecek, kendini yok etmeye kadar gidecektir. Tabii ki kadının tek kimliği annelik değil. Her alanda önemi yadsınamaz.
İNSAN OLMANIN ERDEMİ
Annelik ise sadece kadının değil, toplumun geleceğine etkisi açısından gelişmenin önemini gösterir. Eğitimli, bilinçli anne, sağlıklı ve doğru toplum demektir. Kadınlarımızı eğitimsiz bırakarak, ülkemizin geleceğini yok etmeye çalışanlara inat, kızlarımızı okula gönderelim. Şimdiye değin gidememiş olanlara da gerekli bilgileri verelim. Eminim hepsi hazır ve kararlı. Eğitimli kadın, sadece çocukların eğitimli ve sağlıklı olmasını sağlamakla kalmayacak, çalışacak, üretime katılacaktır. Kadınlar Günü geçti, ama insan olmak her gün için geçerli. Yasaları insanlar yapıyor, uyguluyor ve onlara aykırı hareket edenler yine insanlar. Yasaların gerektiği gibi, gerçeklere uygun olması için çalışan kadın, erkek tüm görevli ve gönüllülerin değerini bilmek gerekir. Ama tüm bu sorunları görmek yerine, her sorunda söylenen ve tek çözümün yeni yasalar yapılması olduğunu ileri sürmek dışında hiçbir şey yapmayanlara tekrar hatırlatmakta yarar var. Yasalar gerekli ve önemlidir. Yasaların, kadınları ve çocukları korumaları gerekir. Ama unutulmamalı ki, kadınları ve çocukları asıl insan olmanın değerlerine ve erdemine sahip çıkabilmek korur.