Kevın kim mi? Kevin Hakkında Konuşmalıyız adlı filmde, okulda toplu katliam yapan, ayrıca babasını ve kardeşini öldüren bir ergen. Son yıllarda artan toplu okul katliamlarının, şiddete yönelen gençlerin ve tüm bu sürecin bir yönünü anlamak için çok güzel bir film. Eğer çocuğunuz varsa, hangi yaşta olursa olsun, mutlaka izlemeniz gerekiyor. Tüm olaylardan sonra arkada kalan annenin yaşadıkları ve geçmişle hesaplaşması anlatılmış filmde. Anne-çocuk arasındaki bağlanmanın önemini anlatan birçok yazı yazdım. Gazetenin arşivinde, www.bengisemerci. com'da, kitaplarımda bulabilirsiniz. Ama filmi seyrettiğinizde 'bağlanma bozukluğu'nun ne demek olduğunu çok daha kolay anlayacaksınız. Bir çocuğa güzel bir ev, paranın sağladığı her şey, iyi beslenme ve bakımın yetmediğini bir kez daha göreceksiniz. Belki biraz durup, anne babalığınızı gözden geçireceksiniz. İnsanların yaşadıkları felaketleri anlamak için kimsenin çaba göstermediğini, suçlamanın ne kadar kolay olduğunu, öfke ve nefretin, nasıl öfke ve nefret doğurduğunu fark edeceksiniz. Sinema sanatı açısından değerlendirmek benim için zor olsa da anneyle (Tilda Swinton) Kevin'ı (Ezra Miller) canlandıran oyuncuların yaşadıkları patolojileri ve duyguları çok iyi yansıttıklarını söyleyebilirim. Ama beni en çok hayran bırakan yönetmen Lynne Ramsay oldu. Vahşeti göstermenin bol kan, ölüm, şiddet sahnesiyle olabileceğini sananların aksine bir yöntem kullanmış. Bu filmi daha etkili, sizi ise daha insan yaparken, kendinizi filmin içinde hissediyorsunuz.
BİSİKLETLİ ÇOCUK
Sinemalarda konuşulması gereken başka bir çocuğun filmi vardı: Bisikletli Çocuk. Dardenne kardeşler tarafından çekilen film, 12 yaşında annesini kaybetmiş ve babası tarafından bir kuruma bırakılmış çocuğun yaşamından bir kesit anlatıyor. Kuruma geçici bırakıldığını düşünen ve babasının onu geri alacağı umudunu taşıyan bir çocuk, filmin kahramanı. Bir çocuk için babanın ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Onun babasına ulaşmak için bir dedektif gibi çalışmasını, sizin fark ettiğiniz ama onun fark etmek istemediği belirtilerden uğrayacağı hayal kırıklığını hissederek izliyorsunuz. Babasını bulmak, çözüm olmuyor. Çünkü insanın bir babası olmasıyla ona babalık yapan birinin olması farklıdır. İşte o sırada ortaya bir kadın çıkıyor. Abartısız ama kabullenici bir sevgi sunan, masallardaki gibi zengin ve iyilik meleği olmayan, ama bir çocuğa tüm sorunlara karşın kollarını açan bir kadın.
SEVİLME, İSTENME İHTİYACI
"Her şey iyi gidiyor," diye düşünürken, giden ebeveynin boşluğunun dolduğuna inanmışken, bir çocuk için bunun kolay olmadığını görüyorsunuz. Kendisine daha kabullenici, daha özel davrandığını düşündüğü ilk baba figürünün ardından gidiyor çocuk. İzlerken "Dur," demek istiyorsunuz, ama onun sevilme, istenme ihtiyacını hissediyorsunuz. Bu ihtiyacını karşılayacak olduğunu sandığı biri için neler yapabileceğini görüp ürküyorsunuz. Sizin yerinizi alanlar, çoğu kez iyi olmuyor. Sonra iyi işleyen sistemin ve sevginin başarısını görüp umutlanıyorsunuz. Kendi çocuklarınızla ilişkiniz, sosyal sorumluluğun gerçekte ne olduğunu hatırlamak ve çok önemli şeyleri nasıl basitçe başarabilecek gücünüz olduğunu anlamak için bu filmi izleyin. Adları Kevin olmasa da bisiklete binmeseler de haklarında konuşulması, düşünülmesi gereken binlerce çocuğumuz var. Koruyabileceğimiz, sevebileceğimiz, çocukluklarını sağlıklı yaşamalarını sağlayabileceğimiz çocuklar. Onlar gazete haberi olmadan, önce aileri, sonra yabancılar tarafından istismar edilmeden, haklarında konuşmalıyız. Ama bunun için önce kendi hakkımızda konuşmayı, sorumluluklarımızı ve sorumsuzluklarımızı anlatabilmeyi başarmamız gerekir.