Yılın bu zamanı elektronik posta ile sorulan soruların yarısından fazlası "Çocuğum söylenen yılda ama şu ay doğdu, okula başlasın mı?" oluyor. Sadece sanal değil, yüz yüze danışmalar da bu yönde artınca bu konuyu yeniden ele almak gerektiğini düşündüm. Bakanlığın saptadığı sistemle okula başlama yaşı altı. Ama biyolojik yaşın uygun olması, çocuğun okula başlaması için yeterli değildir. Fiziksel olarak, zihinsel olarak, nörolojik ve ruhsal gelişim olarak hazır olmayan bir çocuğu okula başlatmak, onu kazanamayacağı bir yarışa geriden sokmak ve okul yaşamının en başından başarısızlığa mahkum etmek demektir. Anaokulu ya da kreşten uyarı geldiyse ya da ailenin dikkatini çeken kalem tutmada zorluk, yaşından daha küçük çocuk davranışları gösterme gibi durumlar varsa, fiziksel olarak yaşıtlarından çok küçük kalmış ve bu, soruna yol açıyorsa okula başlama kararını bir çocuk ruh sağlığı uzmanına danışmakta yarar var demektir. Ancak çocuğun durumunu sadece doğum ayına göre dikkate almak, çevreden gelen "Başlatmayın, ezilir," ya da "Başlatın, becerir," gibi uzman olmayan kişilerin sözlerini dikkate almak, size ve çocuğa zorluk yaratacaktır.
HANGİ OKULA GİTSİN?
Çocuğumuzun kapasitesini ve yeteneklerini iyi değerlendirerek, kendi hırs ve beklentilerimizi bir kenara bırakabilip, çocuğumuzun doğru zamanda, ona en uygun okula gitmesini sağlayarak, iyi bir eğitim almasının yanı sıra mutlu bir çocuk olmasına da yardımcı oluruz. Kısaca, çocuğumuzun yeteneklerine uygun, bizi zorlamayacak, onun gereksinimlerini karşılayabilecek öğretmenin olduğu, çocuğumuzun eğitim ve öğretim alma yanında kendini mutlu hissettiği okul en iyi okuldur. Hangi okula giderse gitsin, okul başladığında hatta başlamadan önce çocuğumuzun, olan ve olabilecek sorunlarını zamanında saptamak ve ona yardımcı olmak, gerektiğinde çözemediğimiz durumlarda çocuk ruh sağlığı uzmanlarından yardım almak, bizim ya da çevrenin hırsları doğrultusunda değil, onların kapasiteleri doğrultusunda beklentilere sahip olmayı başarmak, iyi yapılmış annebabalık görevidir. Bu nedenle çocuğun yapısı, özellikleri, yetenekleri göz önüne alınmalıdır. Bazı çocuklar için disiplinin daha sıkı olduğu okullar gerekli olabilirken, bazıları için farklı bir eğitim sistemi uygun olabilir. Aynı şekilde bazı çocukların öğretim olarak daha yoğun olan okullara gönderilmeleri gelişimlerini olumlu etkilerken, bazılarında tersi olabilir. Ailelerin okullardan beklentileri, seçimde önemlidir. Her aile çocuğu için çok şey ister. Ama bu istekler mantıklı ve olanaklar içinde olmalıdır. Bu nedenle okul seçerken istediği eğitim sistemini, ödev sistemini, disiplin sistemini ve öğretmen yaklaşımını göz önüne almaları gerekir. İlköğretime yeni başlayacak bir çocuk için en önemli şeylerden biri öğretmendir. Ancak özellikle özel okullarda öğretmenlerin sık sık değiştiği bir gerçektir. Bu nedenle benzer özellikleri arayan okul gerekir. Çocuk hem sınıf içi düzeni bozmayacak ve anlatılanları dinleyecek kadar saygı duymalı öğretmenine hem de bir sıkıntısı olduğunda yanına gidecek kadar sevmeli. Yani tatlı sert ve donanımlı. Öğretmenin kararlı, tutarlı ve güvenilir olması gerekir. Çocuklar onun tereddüt ettiğini, aralarında ayrım yaptığını, dinlemeden karar verdiğini gördüklerinde bocalar. Unutulmaması gereken, öğretmenin sadece öğretimden değil, eğitimden de sorumlu olduğudur. Bu nedenle öğretmen, her öğrencisini yakından tanımalıdır. Özelliklerini, becerilerini, zayıflıklarını, ailesel özelliklerini, sorunlarını bilmelidir. Öğrenim güçlüğü olan çocuğu anlayabilmesi, ona nasıl yaklaşacağını bilmesi, onu sistemin dışında bırakmak yerine, içinde tutmayı başarabilmesi önemlidir. Ayrıca sınıf düzenini koruması ve bunu yaparken öfke, bağırma ve fiziksel ceza gibi uygun olmayan yöntemleri kullanmaya gerek duymaması gerekir.
REHBERLİK HİZMETLERİ ÖNEMLİ
Rehberlik hizmetleri de önemli. Sadece sorunu olan değil, tüm çocukları yakından takip edecek, eğitim ve öğretimlerini etkileyecek riskleri belirleyip, sorun çıkmadan tedbir alacak sistem, doğru rehberlik sistemidir. İdare ise bu sistemi kuracak, rehberliğin önemini anlayacak, okuldan çok tek tek çocukların başarısına odaklanacak, sorunu olanı sistem dışına çıkarmak yerine, sistemin içinde tutararak kazanmayı amaçlayacak bir idare olmalıdır. Kısaca, çocuğumuzun yeteneklerine uygun, bizi zorlamayacak, çocuğumuzun gereksinimlerini karşılayabilecek öğretmenin olduğu, çocuğumuzun eğitim ve öğretim alma yanında kendini mutlu hissettiği okul en iyi okuldur. Bizim ya da çevrenin hırsları doğrultusunda değil, onların kapasiteleri doğrultusunda beklentilere sahip olmayı başarmak iyi yapılmış anne babalık görevidir.