Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Çocuk ve eğitim

Nedense eğitim denildiği zaman aklımıza sadece okullar gelir. Oysa okullarda, hele de bizim okullarımızda ağırlık öğretimdedir. Eğitim, bizim doğdukları andan itibaren çocuklara gösterdiklerimiz, yaptıklarımız, çevrelerinde izledikleri ve deneyimledikleriyle olmaktadır. Çok basit kurallar, uyarılar onların yaşam sitillerini belirler. Nasıl oturmaları gerekiyor, yemek yerken çatalı hangi elleriyle tutacaklar, dirseklerini nereye koyacaklar, nerede nasıl giyinecekler? Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Bunları bazen fark etmeden yaparız. Bazen yapmamız gerekenleri unutur, çocukların kendiliklerinden öğreneceklerini umut ederiz. Olmaz. Onlara öğrenmedikleri için kızarız. Aklımıza gelmeyen bazı şeyleri öğrenebilmeleri için görmeleri, denemeleri ve bizim o deneyim sırasında onlarla iyi ilişkiler kurmamız gerekir. Ailesiyle kütüphaneye, sinemaya, tiyatroya gitmemiş çocuğun orada nasıl davranması gerektiği konusunda eğitilmesi zordur.

TİYATRO KÜLTÜRÜ
Tiyatro deneyimi çocuklar için çok önemli. Her yaşta gelişimine uygun oyun izlemesi, tiyatro nedir öğrenmesi ama en önemlisi bunu ailesiyle paylaşmış olması gerekir. Ailesinin onu sadece götürüp getirmesi değil, oyun üstüne, tiyatronun anlamı üstüne konuşması, paylaşması eğitimdir. Geçen akşam Devlet Tiyatroları'nın muhteşem bir oyununu izledim. Cevahir'de oynuyor: Sokrates'in Son Gecesi. Üç kişilik bir oyun. Uzun süredir görmek istiyor ama erteliyordum. Sayın Melek Baykal henüz onu izlemediğimi öğrenip, bilet yollayınca hemen gittim. Salon doluydu. Çok hoşuma gitti. Seyircilerin yarısından çoğu gençlerdi. Bu beni çok daha fazla mutlu etti. Çünkü tiyatro, eğitimin önemli bir parçası ve onlara bu kültürü aşılayanlara minnet duydum. En ön sırada genç bir seyirci, oldukça yoğun ve üç kişi arasında geçen konuşmalara yönelik sahnede flaş patlatarak fotoraf çektiğinde ise düşündüm. O gence çoktan, oyundan kalacak en güzel anının bir fotoğraf değil, ruhunda oluşacak doygunluk ve beyninde oluşacak yeni fikirler olduğu anlatılmış olmalıydı. Oyunun içine girmiş oyuncuların ve seyircilerin dikkatini dağıtacağını akıl edememesi ayrı bir konu. Bu oyun çocuklar için değil. Siz büyükler bu oyunu mutlaka görün. Ama çocuklarınızla tiyatroya gidin. Onlarla konuşun. Onlara tiyatro zevkini, tiyatronun felsefeni anlatın. En azından birlikte öğrenin, paylaşın.

KUYRUKTA BEKLEME EĞİTİMİ
Sıra beklemek bazen çok sıkıcı olabiliyor. Ama bir hastalığınız yoksa öğrenilmesi gereken bir davranıştır. Sırada beklemekten en çok sıkılanlar arasında bizi saymak, sanırım haksızlık olmayacaktır. Bir ön sıraya geçebilmek için olmadık şeyler yapan, kavga çıkaran, söylenen insanları hatırlıyor musunuz? Çocuklarımıza da bunu öğretiyoruz. Hatta onları eğitirken sırada beklemek yerine, başkalarının hakkını gasp etmenin akıllık olduğunu söylüyoruz. Geçen gün bir kuyrukta beklerken, bir annenin yanındaki çocuğuna aynen şöyle dediğini duydum: "Burada beklemekle olmaz, sen öne geç, çocuksun bir şey demezler, ben de gelirim." Çocuğuna öğrettiği şeyin olumlu olduğunu, onu atak yapacağını sanıyordu. Oysa basit bir sıra bekleme konusundaki bu yanlışının çocuğuna neler öğretebileceğinin farkında bile değildi. Bu eğitimin sonucu sadece sıra beklemeyi anlamsız bulmasıyla kalmayacak, başkalarının haklarına saygı göstermesi gereken her alana yansıyacaktır. Hatta yasal olmayan şeyleri bile doğal kabul etmesine kadar uzanabilecektir. Sırada beklemenin gerekliliğini anlayamayan bir çocuğun, büyüdüğü zaman haktan, hukuktan anlamasını beklemek hayaldir. Sanırım 10 yaşlarında olan çocuğun verdiği yanıta bayıldım: "Çok ayıp anne, herkes bekliyor." Eğitim ömür boyu sürer. Eğer gerçekten iyi anne baba olmak istiyorsak, kendi eğitimimizi de sürdürmek zorundayız. Bazen anlattığım olayda olduğu gibi çocuklarımız bizi eğitiyor. Ama doğru olanı bizim onlara gerekli eğitimi verebilmemiz. Hem televizyon karşısında oturup hem de çocuklara "Çok izlemeyin," demekle olmuyor. Onlarla geçireceğiniz, paylaşacağınız her an kazançtır. Anne babalığın kolay olmadığı bir gerçek. Ama çok öğretici ve zevkli olduğu da yadsınamaz. Yazıyı, sadece dünyaya getiren anne babaların değil, dünyaya getirdiklerini iyi yetiştirenlerin artması dileğiyle bitirmek istedim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA