Peki neden filizlendiriyoruz? Cevabı aslında çok basit... Çünkü filizlendirme; besinlerin vitamin, protein ve enzim değerlerini artırıyor.
Yani tohum halinde iken kendini koruma altına alıp, uzun süre dayanmak için değerli besinleri saklarlarken; filizlendirilmiş yiyecekler vitamin, mineral, enzim, protein ve yağ asitlerini açığa çıkartıyorlar. İçlerindeki protein ise vücudun ihtiyaç duyduğu gibi ham bir amino asit şeklinde oluyor.
Nasıl filizlendirebilirim?
Benimle aynı jenerasyonda olanlar, ödev olarak evdeki kaloriferin üzerinde, ıslak pamuk arasında fasulye filizlendirmişlerdir. Bu işlem için de izleyeceğimiz yol, okuldayken yaptığımız işlemle çok benzer. Öncelikle filizlendirilmek istenen tohum bir kaba konur ve güzelce yıkanıp ilk suyu atılır. Sonra filizlendirilmek istenilen tohumlar (veya bakliyat ve benzeri ürünler) üzerine su konarak bir süre bekletilir.
Süre ortalama sekiz saat ancak farklılık gösterebiliyor. Bu sürenin sonunda ürünler yıkanır. Düz bir tepsinin altına ıslatılmış, temiz pamuklu bir tülbent/ bez serilir. Suda bekletilmiş tohumlar yayılır. Bir başka pamuklu ıslak bez tohumların üzerini örtecek şekilde serilir. Tohumlar kurumamaları için sık sık ıslatılır, gerekirse arada yıkanarak tekrar bezlerin arasına konur. Ortalama 1-1,5 gün sonunda besinler filizlenir.
ÇİĞ OLARAK TÜKETİLMELİ
Filizlendirdiğiniz ürünleri isterseniz salatalarınızda, isterseniz de yemeklerinizin içine en son ekleyerek tüketebilirsiniz. Ben çiğ olarak tüketilmesinden yanayım. Marul, roka, nohut ve mercimek filizlerini, zeytinyağı ve limon ile sık sık tükettiğinizde, ne kadar enerjik hissettiğinize siz bile inanamayacaksınız...
Kopi Luwak içmeyin!
Son yıllarda hem dünyada, hem de Türkiye'deki yükselişine bakarsak kahveyi sevmeyenimiz neredeyse yok. Durum böyle olunca da dünyanın en pahalı kahvesi diye önümüze koysalar eminim vakit kaybetmeden hepimiz ilk yudumu alıp, tadına bakmak için can atarız. Peki size bu 'dünyanın en pahalı kahvesi'nin memeli bir hayvanın dışkısından toplanarak üretildiğini söylesem; aynı istek, merak ve heyecan hali devam eder mi?
Evet! Yanlış okumadınız, her yıl ancak 250-300 kilo üretilebilen ve bardağı ortalama 220 TL'ye satılan dünyanın en pahalı kahvesi Kopi Luwak, misk kedisinin sindirim sisteminden parçalanmadan geçen kahve çekirdeklerinin yani dışkısının toplanıp işlenmesi ile elde ediliyor. Gastronomi konusunda oldukça maceracı sayılabilecek biri olmama karşın, bu kahveye olan merakım biraz araştırma yaptıktan sonra kayboldu. Neden mi? Çünkü vahşi doğada yaşayan hayvanların dışkılarını bulmak zor olduğundan, Endonezyalı yerel üreticiler tarafından vahşice yakalanıp küçücük ve kötü koşullardaki kafeslere kapatılan misk kedilerine kahve meyvesi yedirilip dışkılarını toplamak kolaylaştırılıyor. Ancak, tırmanma, saklanma, koşma ve benzeri içgüdüleri o dar alanda yerine getiremeyen misk kedilerinin psikolojisi bozuluyor ve kısa sürede de hastalanıp ölüyorlar.
Bir vejetaryen, vegan veya hayvan hakları aktivisti kadar katı kurallarım olmasa da, eğer talep olmazsa üretimi de azalacak olan bu kahveyi, içmezsek bir şey kaybetmeyeceğimizi düşünüyorum. Ayrıca bizim sadece 'keyif almak' için içtiğimiz bu içeceğin, bir hayvana eziyet ederek elde ediliyor olmasını da içime sindiremiyorum.
Eğer bu kahveye talep azalırsa, yakalanıp kafese kapatılan o hayvanlar özgürlüklerine kavuşabilir. Duyduğuma göre Türkiye'de de satışı başlamış olan bu kahveyi içmeyerek, hayvanlara yapılan bu zalimliğe ortak olmamanızı diliyorum.