Sevgili XYZ,
Eşin ABC ile İstanbul'a geleceğini öğrenmek bizim için tam bir sürpriz oldu. Hem sevindik, hem de çok üzüldük.
Sevindik çünkü İstanbul'un size anlattığımız gibi gerçekten güzel bir şehir olduğunu bizzat yaşayarak görecektiniz.
Üzüldük çünkü biz burada değiliz. Tatile çıktık bile. Halbuki ne güzel, hem bizim evde kalırdınız hem de size İstanbul'u gezdirirdik. Şanssızlık işte. Senin o sevdiğin deyişle, 'inşallah' gelecek sefere.
İstanbul'u ilk kez göreceğinize göre birkaç 'turistik' tavsiyede bulunayım.
Biz Türklerin şansızlığı aslında sizin şansınız. Geçen gün haber vardı: Terör olayları yüzünden İstanbul Beyoğlu'ndaki (yani şehrin merkezi) ünlü bir otelin gecesi 150 liraya (50 Euro'dan az) düşmüş.
Üstelik havaalanından Taksim'e metroyla gitmeniz mümkün. Tek yapman gereken, İstanbulkart denen seyahat kartından almak. Bununla metroya, tramvaya, otobüse, vapura, motora indirimli tarifeyle biner, taksiye dünya para bayılmaktan yırtarsınız. Sırf turistler değil, artık biz de hep öyle yapıyoruz; çok daha hızlı, ucuz, pratik oluyor. Baban hep derdi, toplu taşıma bir şehri en iyi anlatanlardan diye de, nasıl hiç tınmazdık o zamanlar!
Diyelim ki Taksim'de bir otel ayarladınız. Sabah çıktığınızda, girişi meydanın ortasında bulunan fünikülerle Kabataş'a inin, tramvaya binip Sultanahmet'e gidin. Blue Mosque (Mavi Cami) adını verdiğiniz Sultanahmet Camii, ünlü Ayasofya ve Topkapı Sarayı hep o bölgede.
Öğle olduğunda çevredeki bir lokantada döner veya köfte yemek, öğleden sonra bir kafede çay içmek derken Sultanahmet bütün gününüzü alır.
Kariye Müzesi de çok ilginçtir... Bizans döneminde kilise olan bu mekânın duvarlarında olağanüstü dini resimler bulunuyor. Tramvayla çok yakınına kadar gidebiliyorsunuz.
Bir de hani sana bahsettiğim büyük mimar Sinan'ın yaptığı Şehzadebaşı ve Süleymaniye camilerini gezseniz keşke. Süleymaniye'ye gitmişken hemen caminin karşısındaki lokantalarda kuru fasulye de yiyebilirsiniz; Meksika fasulyesine basar doğrusu!
KAPALIÇARŞI VE BOĞAZ TURU
Yolu İstanbul'a düşenlerin alışveriş için ilk aklına gelen yer, tarihi Kapalıçarşı... Ancak oranın bir kötülüğü var: Kazık atıyorlar. Sadece turistlere değil, bize de! Sorup soruşturmadan, kıyaslamadan ve pazarlık etmeden bir şey alma. Aklında bulunsun: Marka ürünler satan zincirler hariç Türkiye'de her malın pazarlığı yapılır.
Eğer turistik değil de otantik bir alışveriş yeri arıyorsanız Süleymaniye'den sonra yürüyerek gidebileceğiniz Zeyrek'teki Kadınlar Pazarı var. Burada büryan kebabı diye çok acayip bir şey yersiniz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan gelen yöresel ürünleri görebilirsiniz.
İstanbul'un bir olmazsa olmazı çevresiyle birlikte Sultanahmet Meydanı ise, diğeri de bildiğin gibi Boğaz...
Eminönü'nden kalkan Boğaz vapurları ve motorları var. Bunlar Beşiktaş'a da uğruyor. Taksim'deki otelden çıkıp bir dolmuşla (İstanbulkart geçmez ama ucuzdur) Beşiktaş iskelesine inebilirsiniz. Ondan sonra gelen deniz aracına atlayıp ver elini Boğaz...
Vapur Anadolu Kavağı'na kadar gidiyor. Bir süre bekliyor ve dönüyor. Eğer ona binerseniz aradaki sürede Anadolu veya Rumeli Kavağı'nda balık yiyebilirsiniz.
Motorlar ise sizin oralarda 'hop-on, hop-off' denen tarzda. Bir kere bilet alıyor, istediğiniz iskelede inip çevreyi gezdikten sonra gelen diğer bir motorla başka bir yere gidebiliyorsunuz. İki türlü de çok zevkli geçiyor gün.
İki katlı turist otobüsler de var. Taksim'den kalkıp İstanbul turu atıyorlar. Ona da atlanabilir ama sakın şapka ve güneş kremini boş vermeyin; güneş çok acımasız olabiliyor.
Sıcak havadan bunalma durumunda, müze gezmek iyi gelebilir. Tophane'deki İstanbul Modern ile Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi bizim en sevdiklerimiz. Mekân ve lokasyon olarak da çok güzeldir bu müzeler, restoranları da çok tavsiyeliktir.
Hafta sonu boşluk olursa, 'Rumelihisarı'ndaki Borusan Contemporary'ye de uğrayın. Bina tek başına bile insanın akını başından alır, öyle benzersiz bir manzara...
BALAT YÜKSELEN SEMT
Bunlar genel tavsiyeler. Aslında ayrıntıya inmek lazım. Mesela sen antikalara ve ikinci el eşyalara meraklısın. Üsküdar'daki antikacılar çarşısı, Kadıköy'deki eskiciler sokağı da iyidir ama biraz daha paraya kıyma havasındaysan, İstiklal Caddesi'ndeki Galatasaray Lisesi'nin arka tarafına düşen Çukurcuma'yı tavsiye ederim.
Marka kılık kıyafet bizde de var diyorsan, sana bir tüyo vereyim: İstiklal Caddesi'ndeki Terkos Pasajı... Son derece eğlenceli, komik desenli tişörtleri iki euro'dan ucuza alabilirsiniz. Ayrıca o civarda ikinci el giysiler de var.
Eşin ABC'nin kahve tutkunu olduğunu biliyorum. Eğer Karaköy'e giderseniz mutlaka o civarda son yıllarda açılmış olan kafelere uğrayın
Fener-Balat da son dönemde yıldızı yükselen semtlerden, yakında daha da popüler olacak. Henüz turistlerin aklına ilk gelen yerlerden değil; yani keşif olarak anlatırsan havalı olur!
Sevgili XYZ, bu kadar yeter çünkü şuna eminim: İstanbul'a tekrar geleceksiniz. İşte o zaman sizi biz gezdireceğiz. O yüzden zulayı tüketmeyelim!
Şimdiden iyi gezmeler, tatlı tatiller, çok sevgiler... Nur
MODA PEK REVAÇTA
Bir de karşı yaka var: Yani Kadıköy ve Üsküdar. Kadıköy Çarşısı ve Moda pek revaçta... Artık vakti olan turist buraya mutlaka geliyor.
Eminönü, Karaköy, Kabataş veya Beşiktaş'tan motora ya da vapura atladın mı, yirmi dakikada ver elini Kadıköy... Vapura binerken mutlaka bir simit alın ki gemiyi ciyak ciyak takip eden martıları havadayken besleyebilesiniz.
Çarşıdaki gölgeli lokantalardan birinde balık yiyebilir, kömürde pişirdikleri Türk kahvesinden içebilirsiniz. Çiya'yı konuşmuştuk hatırlarsan; ilginç yöresel lezzetler çıkaran ve sizin en prestijli yayınlarda defalarca çıkan lokanta hani. Hâlâ formda ve hâlâ çıldırıyor tüm turistler ona.
Moda'ya çıkarsanız Dondurmacı Ali'ye uğrayın muhakkak; bizim en sevdiklerimizden. Naan sizin eski evin köşesindeki fırını aratmıyor, ekmekleri de hamur işleri de harika. Belfast ile Zeplin'deki bira çeşitlerine de şaşıracaksın kesin.