Kayıt tutmak, zamanı gelince bu kayıtlarla operasyon yapmak basit bir dini örgütlenmenin işi değildir.
Bir istihbarat örgütü gibi olayları arşivlemek, karşı operasyon planlamak, usuller geliştirmek, kişiyi yaşarken öldürmek faşist dönemlerde bile olmamıştır.
Böyle bir teşkilatın eşi ve benzeri dünyada yoktur.
***
Devletin TIR'larını durdurup Türkiye'yi terörist ülke konumuna sokan eski Adana Özel Yetkili Savcısı
Aziz Takçı'nın dili çözüldü.
"Yanlış yapmadım.
Yanlışı olanlar kendi suçlarını bastırmak için bize saldırıyor" dedi.
Yanlış yapan kim?
Cumhurbaşkanı mı?
Milli hükümet mi?
Sen kimsin ki bu milletin seçtiği Hükümet'e çamur atıyorsun?
MİT TIR'larını kim durdurdu Aziz bey?
Hangi akla hizmet için devletin TIR'ını durdurup aradın?
Üstelik ihbar
'mühimmat' olarak yapılmışken örgüt tezgahıyla operasyon düzenledin.
***
"Terörizme engel olduk, yaptığımızın arkasındayız" diyorsun.
Hangi terörü engelledin?
Reyhanlı saldırısını mı?
Hem
'El Kaide' terör örgütü de nereden çıktı?
Kim sana
'Bunlar El Kaide'ye gidiyor' dedi?
TIR'ın şoförü mü yoksa yerlerde süründürdüğünüz MİT'çiler mi?
El Kaide lafını nerenden çıkardın azizim?
Sendeki tutanakları Paralelcilere kim servis etti?
'Doğru iş yaptık' diyorsun.
Türkiye'yi Lahey'e taşıyacak bir operasyonun neresi doğru?
Dilin ıslak yerde nasılsa, Anlat, heyecanlı oluyor.
Elbette herkes yaptıklarının hesabını verecek.
***
Paralel'in sesi
Zaman, ihanetleri tespit edilen ne kadar darbeci polis ve savcı varsa avukatlığına soyundu.
Onları aklamaya çalışıyor.
Beyin yıkama faaliyetini hiç aksatmıyor.
Ama millet salak değil.
Olan biteni görüyor.
Darbeci polisler evinden alınıyor, üzerinde
'sıfır' yazan tişört var…
Bu ne demek?
Demek ki iş planlı...
Bu tişörtler bile tezgahı anlatmaya yeter.
Ekrem Dumanlı yayınlarıyla milleti cambaza baktırmaya çalışıyor.
O farkında değil ama köprülerin altından dere değil, denizler aktı.
Maymunun gözü açıldı.
***
Bay Dumanlı pazartesi günü
'AB uyarı hazırlığında' manşeti atmıştı…
Türkiye Cumhuriyeti devletini ve onun seçimle iş başına gelmiş hükümetini AB ile korkutmak istedi.
'Basına darbe' yalanını söyleyerek.
İşbirlikçileriyle tezgahı kurmuş.
Dumanlı'nın basını yıllardır nasıl kullandığı ortada…
Millete kumpası basın aracılığıyla kurdular.
Dumanlı yazdı, Takçı gibi savcılar da tutukladı.
***
Zaman gazetesinin pazartesi attığı manşetin sesi cuma günü çıktı:
"AB'den Ankara'ya en ağır tepki" Zaman'ın dünkü başlığı buydu.
Belli ki tezgah önceden planlanmış.
Hidayet Karaca ile
Ekrem Dumanlı'nın ismini zikrettiklerine göre…
Ama millet keriz değil ki.
***
Bir yanda CHP medyası, öbür yanda işbirlikçisi Cemaat medyası, yalan ve iftirada sınır tanımıyor…
Çünkü bu seçimlerin son şansları olacağının farkındalar.
Haziran onlar için bir ölüm kalım savaşı demek.
Ne kadar yalan, ne kadar iftira varsa elbette yazacaklar…
Son mermiye kadar vuruşacaklar.
Görevden alınan Paralel savcı ve polisler
'yolsuzluk' kampanyası ile seçimin kaderini değiştirmeye çalışacak.
Ama biz kemençe çalıp geçeceğiz…